2024 yılında Avrupa 1936 yılını tekrar ediyor.
Yaklaşık yüz yıl sonra, tam anlamıyla faşizm denilmese de, aşırı sağ çeşitli Avrupa ülkelerindeki her seçimde biraz daha yükseliyor.
İtalya'da, Almanya'da, Portekiz'de ve İspanya'da 1930'larda iyice uç veren faşizm, günümüzde kılık değiştiriyor.
Aşırı sağın partisi, "Neonazi" diyenler de var, Almanya'da AfD (Almanya İçin Alternatif) iki eyalette son parlamento seçimlerinde yüzde 32 oya ulaşıyor. 2013'te yüzde 4.7 oyla Alman Parlamentosu'na giremeyen AfD bugün Hristiyan Demokratları ve Sosyal Demokratları geride bırakıyor, merkezi hükümette koalisyon ortağı fırsatını yakalıyor.
Aşırı sağ partiler son seçimlerde:
Fransa'da yüzde 31.5,
İtalya'da yüzde 26 - 30,
Avusturya'da yüzde 25.7,
Belçika'da yüzde 24.3 oranıyla kurulu düzeni zorluyor.
Bu oranlar en son 1936 yılında görülüyor.
Almanya'da diğer partiler telaşla "AfD'siz nasıl bir hükümet kurarız" arayışında. Bir yandan AfD yükselirken, diğer yandan toplumun çoğunluğu "biz 1933'ü, 1936'yı unutmadık" diyor, yani Hitler'in iktidara yürüyüşünü.
AfD seçmeni
AfD seçmeni daha çok gençler ve orta yaşlılardan oluşuyor. Eğitim düzeyi hayli sınırlı. Ayrıca, düşük ve orta gelir grubundakilerin daha fazla tercih ettiği bir parti.
Düğüm noktalarından biri burada.
Alt ve orta gelir grubunda oldukları için:
Avrupa'nın ekonomik zayıflığı o seçmenleri ürkütüyor.
Güvensizlik yaratıyor.
Onlar güvensizliğin kaynağı olarak sığınmacıları, göçmenleri görüyor.
Sığınmacılardan kurtulmanın yolunu aşırı sağda, aşırı milliyetçilikte görüyorlar.
Almanya'da bugün aşırı sağı en iyi temsil eden AfD her seçimde biraz daha güçleniyor.
Sığınmacıların dışlanması Avrupa ülkelerinde yükselen sağın temel motifi.
Sol ittifak: BSW
Bir dakika, o kadar acele etmeyin!..
Hristiyan Demokratlar (CDU /CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) gibi merkez partiler oy kaybederken...
AfD yükselirken...
Bir başka parti daha yükseliyor:
BSW: Sahra Wagenknecht ittifakı.
Parti, adını kurucusu Sahra Wagenknecht'ten alıyor.
Kim bu kadın?...
Eski Doğu Almanya'da komünist partili, Marks'ın Hegel yorumu üzerine yazdığı tezle yüksek lisans, az gelişmiş ülke ekonomileri üzerine teziyle doktora derecesi alan, Alman anne, İranlı babadan doğma sıkı bir solcu.
Almanya'da Sol Parti milletvekili, bu yılın başında Sol Parti'den ayrılıyor ve kendi adıyla anılan partiyi kuruyor.
NATO ve İsrail karşıtı, Rusya - Ukrayna savaşında Rusya ile masaya oturulması gerektiğini savunuyor. O da göçmenlere karşı, çünkü ona göre, "düzensiz göç Alman işçi sınıfının durumunu kötüleştiriyor".
Bu yılın başında kurulmasına rağmen, Haziran'da girdiği ilk seçimde yüzde 6.2'lik oy oranını yakalayan Wagenknecht iki eyalette yapılan son seçimde yüzde 16.8 ile yüzde 11.8'e ulaşıyor.
Almanya'da aşırı sağ ve sol, birbirine ters iki ideoloji birlikte yükseliyor.
CHP'nin şansı
Almanya'dan Türkiye'ye çizgi çekersek...
Hâlâ tarikat, cemaat, laiklik karşıtı sazlar çalsa da, din ağırlıklı söylemle 22 yıl iktidarda kalmış olsa da...
AKP artık ömrünü tüketen bir parti. Modası çoktan geçmiş, dayandığı dini ideolojiden başka hiçbir varlığı olmayan, eğitimde, adalette, çevrede, ekonomide her gün gözle görünen, fiilen yaşanan ağır tahribatın sorumlusu AKP.
İşte burada şans CHP'nin kapısını çalıyor.
Çalıyor, CHP o zili duymasına duyuyor da, iktidara gelmek için ne yapıyor?...
Şunu yapıyor:
Günlük polemiklere dalıyor. Kaçınılmaz olarak, dalmak zorunda, boşlamak olmaz.
Ve fakat kendi içinde hiçbir işe yaramayan, saçma sapan polemiklerle uğraşıyor.
"Yeniden parlementer sisteme dönülecek" gibi, bir ara dillerden düşmeyen ana hedefi son aylarda siz CHP'den hiç duyuyor musunuz?.. Yoksa, daha çok "CHP'de kim Cumhurbaşkanı adayı olacak" türü, bugün hiç bir getirisi olmayan, kısır lafları mı?..
"Değişim" ama nasıl?
Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerdeki yenilgi sonrasında CHP'de temel slogan "değişim". Doğru bir politika.
Ne var ki, aradan geçen bir yıl içinde "değişim sadece Genel Başkan ve kadrolardaki değişimle" sınırlı ve sığ kalıyor.
CHP'de ideolojik değişim eksik.
Mutlaka sosyalist olmaya gerek yok, değişimin içini doldurabilmek açısından:
1960'lardaki TİP içindeki gelişmeleri gözden geçirmek yararlı olabilir. Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Sadun Aren ve önde gelen diğer partililerin TİP'teki tartışmalarına, yazılarına, anılarına bir kez daha bakmaları, siyasi çıkış yolları üzerine düşüncelerini zenginleştirebilir.
Şimdi Tüzük Kurultayı var. CHP kadrolarındaki iç işleyişi yeniden düzenleyen bir taslak.
İdeolojiyle ilgili bir bölüme rastlamıyorum.
Ülkenin genel gidişatına dönük polemiği, eleştiriyi ihmal etmek olmaz.
Ancak...
Asıl Mevlana'yı anarak:
"Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa, düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek gerek".
Almanların sağcısı da, solcusu da bunu yapıyor.
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|