20 Nisan 2022

CEO, bakanlar, zam, göçmenler... Dün küçük dilimi yuttum!..

Ahmet Davutoğlu bu hikâyeyi dün sabah FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu programda anlatıyor. Bütün millet, birinci elden, canlı yayında dinliyor. Günümüz Türkiye'sinden ibretlik bir fotoğraf

"Hazret" bir tarihte Karayolları Genel Müdürü.

2015 yılında Başbakan Ahmet Davutoğlu uzun süredir genel müdürlük koltuğunda oturan o kişiyi görevden alıyor.

Ne oluyor görevden alınınca?..

Aynı kişi Tayyip Erdoğan tarafından Danıştay'a üye olarak atanıyor.

O sırada Kuzey Marmara Otoyolu yapılıyor. 

"Aynı kişi, yani görevden alınan eski Karayolları Genel Müdürü, Kuzey Marmara Otoyolu için resmi görüşmelerde bulunduğu şirketlerin başına geçiyor, şirketlerin CEO'su sıfatıyla."

Ya sonra?..

Sonrası daha heyecanlı.

"Bu kez CEO'luktan ayrılıyor, Tayyip Erdoğan tarafından Ulaştırma Bakanı olarak atanıyor."

Olayı kısaca özetlersek, ortaya müthiş bir fotoğraf çıkıyor:

"Karayolları Genel Müdürü iken, devlet adına bir şirketle görüşüyor, sonra devlet adına görüşmeler yürüttüğü o şirketin başına geçiyor. Ardından Kuzey Marmara Otoyolu'nun yapımını resmen denetleyecek, işletilmesini resmen izleyecek Bakanlığın başına atanıyor, Ulaştırma Bakanı oluyor!.."

Yok, şimdiki Ulaştırma Bakanı değil. Davutoğlu isim vermiyor, ben de vermiyorum, oysa belli.

Ahmet Davutoğlu bu hikâyeyi dün sabah FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu programda anlatıyor. Bütün millet, birinci elden, canlı yayında dinliyor.

Günümüz Türkiye'sinden ibretlik bir fotoğraf.

18 saat trafiğe kapandı

Kuzey Marmara Otoyolu deyince, aklıma bu yılın kış ayları geliyor. Malum, çok soğuk ve karlı bir kış geride kalıyor.

24 Ocak günü yoğun kar yağışı var.

"Ve... Kuzey Marmara Otoyolu o gün 18 saat trafiğe kapanıyor, insanlar yollarda kalıyor, perişan oluyor. Yol 18 saat kapalı!.."

Aynı günlerde konu çok fazla eleştiriliyor. Ulaştırma Bakanlığı ne yapacak?.. Bakanlığın açıklamasına göre, yolu işleten şirkete 6.8 milyon lira ceza kesiliyor.

Önce Karayolları Genel Müdürü, bir ara otoyolu yapan şirketin CEO'su, sonra da Ulaştırma Bakanı olan kişi yol kapanınca, acaba ne düşünmüştür?..

Siyasi ahlak yasası

Davutoğlu'nun dün sabahki açıklamasına dönersek...

Anlattığı bu olay "Siyasi Ahlak Yasası" tartışmalarından çıkıyor.

Davutoğlu cumhurbaşkanının, eski başbakanların, bakanların, genelde bütün siyasetçilerin, hatta il ve ilçe başkanlarının, seçildikleri gün ve siyaseti bıraktıkları gün itibariyle, birinci ve ikinci derecede yakınları dahil, mal varlıklarının açıklanmasını öngören bir yasa taslağı hazırlatıyor.

FOX TV'de dün sabahki programda Davutoğlu:

"Ben bu yasa taslağını Meclis'e gönderince, Erdoğan bana, ‘il ve ilçe başkanı bulamazsın'  dedi, sonra da, ‘Meclis'ten geçse bile, ben onaylamam' diye ekledi."

Davutoğlu'nun birebir iddiaları, günahı boynuna!..

Erdoğan cevap vermek zorunda

Bu çok çarpıcı ve ciddi iddialar karşısında, her zaman gürleyen Erdoğan ne yapar?.. Bu iddialara yanıt verir mi?..

"Vermek zorunda!..

1-Otoyolu yapan şirketin yöneticisi konumunda olan kişiyi neden Ulaştırma Bakanı olarak atıyor?..

2-Siyasi Ahlak Yasasına neden karşı çıkıyor?.."

Muhalefet Siyasi Ahlak Yasasını zaman zaman dile getiriyor, tartışma yaklaşık on yıldır sürüyor ve bir sonuç çıkmıyor. Neden?..

Şimdiki Ulaştırma Bakanı

Hazır "Ulaştırma Bakanı" demişken...

"Şimdiki Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu..."

Onun da, karnesine bir zayıf not düşülüyor.

Daha geçen hafta...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul'da ulaşıma yüzde 40 zam yapınca...

Bir kaç ay içinde yüzde yüzü aşan benzin ve mazot zamları sonrasında, bütün mal ve hizmetlere, bu arada kendisine bağlı ulaşım hizmetlerinde, sanki hiç zam yapılmamış gibi, Karaismailoğlu çıkıyor, gayet pişkin bir ifade ile:

"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin toplu taşıma yaptığı zam çok yanlıştır."

Toplu taşımaya zam çok yanlış ise...

"Ulaştırma Bakanlığı kendisine bağlı Yüksek Hızlı Tren biletlerine üç buçuk ayda, daha dün üçüncü zammı yapıyor, toplamında yüzde 51 oranında zam!..

Ve bu zam resmen açıklanmıyor, zammı insanlar bilet almaya gittiğinde, öğreniyor!.."

Zammı açıklamayarak, halktan saklamak, halka saygısızlık birinci madde.

İkincisi ise:

"Bakanın siyasi pişkinliği!.."

Ve bunun adı "siyaset!.."

Senin muhalifin yaptı mı, "yanlış", peki sen yapınca ne?.. Üstelik, senin lafının dumanı tüterken...

Ayıp be!..

Başka taze örnekler

Yönetimin çivisi çıkınca, bu kendisini her alanda gösteriyor.

Alın, işte dün...

Çalışma Bakanı Vedat Bilgin "emekliye bayram ikramiyesi ile asgari ücrete zam yok" diyor.

Daha birkaç hafta hem Bakanın kendisi, hem AKP Grup Başkan Vekilleri ve hatta hem Erdoğan bu zamlarla ilgili açık kapı bırakıyor. Ama, şimdi zam filan yok.

Ya da "Suriyeli göçmenler..." 

Bakın Erdoğan'ın açıklamalarına...

"Hiçbir açıklaması birbirini tutmuyor, son bir hafta içinde bile, ‘burada kalacaklar, hayır gidecekler', v.s.."

Ya da "Man Adası"nda" bir Sterlin'e kurulan şirkete ilişkin Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarıyla ilgili...

Erdoğan o iddialar üzerine Kılıçdaroğlu'nu mahkemeye veriyor ve:

"İspat edersen, ben Cumhurbaşkanlığından istifa ederim."

Kılıçdaroğlu Yargıtay'da beraat ediyor.

Erdoğan şimdi istifa edecek mi?..

Bunların hepsi aynı güne sığınca...  

Ne yapayım, ben dün küçük dilimi yuttum!.. 

"Pes" bile diyemedim!..

Yazarın Diğer Yazıları

Bahçeli’nin baştankara çıkışına karşı: İspanya modeli

Hiçbir partiyle konuşmadan hatta, belki kendi partisinin organlarıyla bile görüşmeden, Bahçeli’nin çıkışı elbette pek çok kuşkuyu beraberinde getiriyor. Ortada devlet kurumlarının hazırladığı böyle bir plan var mı?..

Erdoğan uğruna: Bahçeli 55 yıllık birikimi sildi attı

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız. Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı

Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor

"
"