"Büyük cephe yaratıyoruz..."
Bu cümle önemli bir CHP’liye ait. CHP içinde önemli bir görevde bulunan bir milletvekiline... Bu cümle birden çok anlam içeriyor. Ama, önce olayın kısa özeti.
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreterliği'ne ilişkin yaptığı atamayla bağlantılı bir cümle.
İki gün önce Belediye Başkanı İmamoğlu, Genel Sekreterliğe Can Akın Çağlar’ı getiriyor. CHP açısından çok tartışmalı bir isim. Neden?
Çünkü:
1- Can Akın Çağlar AKP’nin iktidara gelir gelmez 2003 yılında Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'ne atadığı bir isim. "AKP’nin bürokratı".
2- Çağlar bankada genel müdürken, CHP milletvekilleri Aykut Erdoğdu ve Sezgin Tanrıkulu Sayıştay raporlarından hareketle, 2014 yılında onu "yolsuzluk yapmakla" suçluyor.
3- İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu o tarihte attığı tweet'le "Ziraat Bankasının verdiği kredileri somut belgeleriyle açıklıyor" diyerek, Çağlar’ı suçlayan iki CHP milletvekiline destek veriyor.
4- Çağlar genel müdür iken bir AVM’ye kredi veriyor. Ancak, bir süre sonra o AVM iflasını istiyor. Mahkeme iflası geri çeviriyor. Dosya Yargıtay’a gidiyor. Şu anda Yargıtay’da oluşturulan on üç kişilik bilirkişi kurulu olayı inceliyor. Henüz bir karar yok.
Denetleme
Çağlar’ın genel müdürlüğü atanmasıyla birlikte, her kurum gibi, Ziraat Bankası da olağan denetlemelerden geçiyor. O denetlemeler sırasında göze çarpan temel bir kaç özellik şöyle:
"- Herhangi bir kredi yolsuzluğuna rastlanmadı. En azından ilk beş yıllık denetlemelerde hiçbir kusuru yok.
- Kişi olarak, risk almaktan kaçınıyor.
- Bankanın temsil giderlerini harcamakta bile, çok dikkatli.
- Görevde iken, haftanın birkaç gününü İstanbul’da geçiriyor, yani biraz tembel olduğu söyleniyor.
- Bankadaki görevinden sonra BDDK’ya geçiyor. Yolsuzluğa konu edilen AVM dosyası BDDK’ya geldiğinde, "ben burada iken, o dosyanın buraya gelmesi, benim şimdiki görevimle bağdaşmaz, etik olmaz" diyerek, BDDK’dan istifa ediyor.
Bankayı ve onu denetleyenlerin Çağlar’a ilişkin verdikleri karne "temiz" görünüyor. Sorun başka.
CHP rahatsız
Böyle olmakla birlikte, CHP milletvekillerinin onun hakkında yaptıkları suç duyurusu, CHP milletvekili Dursun Çiçek Ergenekon kepazeliğinden hapiste iken, onun eşini Ardahan’a sürmesi ve de "eski bir AKP bürokratı olması" CHP içinde ciddi rahatsızlık yaratıyor.
O rahatsızlık İmamoğlu’na dönük CHP içinden şu soruyu öne çıkartıyor:
"Başka kimse bulamadı mı?.."
Aynı soru CHP dışındaki kamu oyunda da yankılanıyor. Aynı soru sosyal medyada bol bol ortaya atılırken, belli gruplar içinde de tartışılıyor.
Özellikle, eskiden devletin çeşitli kademelerinde liyakatla görevde bulunmuş olanlar...
Kılıçdaroğlu biliyor mu?
Atamaya karşı çıkan bu gruplardan birine, aynı grubun üyesi bir CHP milletvekili mesaj atıyor:
"Bu siyasi işleri fazla karıştırmayın!.."
O CHP milletvekili kendi arkadaş grubunu uyarıyor, "atamaya karşı çıkmayın ve tartışmayın" anlamında!..
Bence bu atama hikâyesinin en çarpıcı ipuçlarından biri bu uyarı.
Neden çarpıcı?.. Çünkü, akla şu soruyu getiriyor.
Ama, önce şu bilgi:
"Atamadan CHP’nin en üst karar organı olan MYK üyelerinin bilgisi yok, onlar da atamayı medyadan öğreniyor."
Şimdi o soru:
"Çağlar’ın atanacağını Kemal Kılıçdaroğlu biliyor mu?.. Onun bilgisi var mı?.."
CHP içinde epey bir araştırma yapıyorum, edindiğim izlenim şu:
"Bence, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu atamadan haberi var, önceden bilgi sahibi."
Mali neden
Kılıçdaroğlu eğer biliyorsa, parti içinde tartışma yaratacağını bile bile, bu atamaya neden izin veriyor?.. Sorunun yanıtı şöyle geliyor:
"Bir siyasi manevra, iki mali neden."
Önce, mali neden... İddia o ki:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kredi ihtiyacı var, bunu karşılamak açısından mali piyasaları bilen, o piyasalarda iş görmüş bir uzmanın genel sekreterliğe atanması uygun olabilir. Kılıçdaroğlu bu tezden hareketle Çağlar’ın atamasına onay vermiş olabilir."
Burada akla hemen gelen bir itiraz var:
"İstanbul Belediyesi’ne kredi bulacak başka kimse kalmadı da, CHP eski bir AKP bürokratına mı kaldı?.."
Bence çok doğru ve haklı bir itiraz.
Siyasi neden
Şimdi en baştaki cümleye geliyorum, önemli bir CHP milletvekilinin dün bana söylediği cümleye:
"Büyük cephe yaratıyoruz."
Can Akın Çağlar’ın Ziraat Bankası Genel Müdürü olduğu dönemde, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan. Çağlar, Ali Babacan’la geliyor, Ali Babacan’la gidiyor.
Şimdi Çağlar’ı genel sekreter atayarak, şu yoruma gidiliyor:
"CHP Ali Babacan ve hatta Ahmet Davutoğlu ve İyi Parti’ye çiçek atıyor, siyasi olarak geniş bir blok oluşturmanın işaretini veriyor. AKP karşısında büyük cephe yaratmak istiyor, yüzde 51’lik bir cephe".
CHP’yi yönetenler anlaşılan öyle düşünüyor. Atamaya karşı çıkan bir gruba yine önemli bir CHP’linin "bu siyasi işlere fazla karışmayın" uyarısı bu adımı destekliyor.
Burada akla takılan soru şu:
"Türkiye’nin en büyük belediyesi bile olsa, bir genel sekreter atanması, geniş siyasi bir cephe yaratmanın adımı olabilir mi?.."
1- Bence olmaz.
2- CHP kendi içindeki rahatsızlığa böyle bir gerekçe yaratıyor olabilir.
Çok geniş bir kesim gibi, benim hiç hoşuma gitmiyor bu atama!.. Kaldı ki, bir atamayı "geniş cephe" gibi teorilere bağlamak gerçekçi gelmiyor.
"Can Akın Çağlar belki zamanında hurmalar yemiyor, yine de yemediği hurmalar İmamoğlu’nu tırmalıyor."