İstanbul’da AKP’nin itirazı ne?..
“Sandık kurullarının yasaya aykırı biçimde oluşturulmuş olması...”
Diyelim ki, öyle...
Şimdi gidiyoruz 31 Ocak 2018 tarihine, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) aldığı karara. YSK o tarihte 2018 / 1105 sayılı kararında şunu söylüyor:
“Seçim takvimine göre, sandık kurulları 2 Mart 2019 tarihinde kesin olarak oluşturulmuştur.”
Şimdi Bursa’ya gidiyoruz. Seçimden sonra Bursa’ya bağlı Mustafa Kemal Paşa ilçesinde İyi Parti seçim sonucuna itiraz ediyor:
“Sandık kurulları başkanları belediyede çalışan müdür ve müdür yardımcılarından oluşmuştur, bu durumda sandık kurullarının oluşumu yasaya aykırıdır, o nedenle seçimin iptaline...”
YSK bu itirazı 20 Nisan 2019 günü, yani on beş gün önce karara bağlıyor:
“SANDIK KURULLARININ TEŞKİLİNE İLİŞKİN İTİRAZIN 13.12.2018 TARİH VE 2018 / 1105 SAYILI KARARI İLE KABUL EDİLEN SEÇİM TAKVİMİNE GÖRE, 2 MART 2019 TARİHİNDE KESİN OLARAK KARARA BAĞLANMASI NEDENİYLE SEÇİMİN YENİLENMESİ İSTEMİNİN REDDİNE...”
Yani, 2 Mart tarihinden sonra sandık kurullarının oluşumuna ilişkin itirazlar artık geçersiz. YSK bu kararına dayanarak, İyi Parti’nin Mustafa Kemal Paşa ilçesindeki itirazını geri çeviriyor, SEÇİMİ İPTAL ETMİYOR.
Daha on beş gün önce.
YSK’nın aslında buna benzer yüzlerce kararı var, bu son örneklerden biri.
AKP İstanbul’da sandık kurullarının oluşumuna, bırakın 2 Mart’ı, seçimden sonra ta Nisan ortasında itiraz ediyor.
YSK kendine ait benzer yüzlerce kararını çiğniyor ve AKP’nin itirazını kabul ediyor!..
Nasıl oluyor bu?..
Sosyal medyada ünlü yazar George Orwell’in bir sözü dolaşıyor:
“Hiçbir şey yasa dışı değildi, çünkü artık yasa yoktu.”
Yine de, itirazın kabulü ile ilgili kağıt üstündeki durumun birinci özeti bu.
Birinde hile var, diğerinde yok
Seçimin iptalinde ikinci çarpıcı olay şu.
Dün vurguluyorum, bugün tekrar ediyorum. Tarihe yeniden ve yeniden not düşmek üzere.
Seçimde tek bir zarfta oy kullanıyoruz, o zarfın içinde ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve büyükşehir belediye başkanı pusulası var. Hepsi bir zarfta ve aynı sandıkta.
YSK şimdi şu soruya nasıl yanıt veriyor?.. Daha doğrusu, verebiliyor mu?.. Çünkü, ortalarda yok!.. Sanki buharlaşmış!..
Madem sandık kurulu oluşumu yasaya aykırı, o zaman neden sadece büyükşehir belediye başkanı seçimi iptal ediliyor da, ilçe belediye başkanları seçimi ile belediye meclis üyeleri ve muhtar seçimleri geçerli sayılıyor?..
Neden?..
Büyükşehir belediye başkanı seçiminde hile var, diğerinde yok!..
Ama, hepsi aynı sandıkta!..
Olsun!..
Bunların hiç birinin hukuki yanıtı yok. Aslında hukuki gerekçe aramak da, beyhude.
Tek bir yanıtı var:
Cumhuriyet tarihinin görmediği bir siyasal baskı...
Hukukun iflası, hukukun sefaleti, daha ne derseniz deyin artık.
29 Aralık 2018
Aslında hesaplar beş ay öncesine dayanıyor, bugünün hazırlığı o tarihte başlıyor. Herhangi bir “tehlikeye” karşı, “seçimin kaybedilebileceği bugünleri” düşünerek, hani “ne olur ne olmaz” diye, kendini garantiye almak hesabı.
29 Aralık 2018 tarihinde bir torba yasa içine tek maddelik bir yasa daha sıkıştırılıyor. Düğmeye o zaman basılıyor.
“2019 Ocak ayında süresi dolan altı YSK üyesinin görevi bir yıl ile dört yıl arasında uzatılıyor, bazılarının 2023’e kadar”.
Uzayan görev süreleri işte bugünler için var!..
Hukuki ve demokratik ve de kağıt üstündeki yasalara göre, hiç bir dayanağı olmayan bir kararla, görev süresi uzatılan YSK üyeleri o uzatmanın gereğini yerine getiriyor!..
Nerede bu hukuk fakülteleri
Benim bildiğim, yaşadığım, okuduğum bütün siyasi kitaplarda:
Herhangi bir zamanda, bizim ülkemizde, herhangi bir iktidar hukuku ne zaman hiçe saydıysa, herhangi bir kurum ne zaman buna alet olduysa, üniversiteler, özellikle de hukuk fakülteleri olayın üzerine gider, açıklama yapar, kurumları ve iktidarları hukuka davet eder.
Ben hep öyle gördüm ve okudum.
Ya şimdi?.. Bugün?..
Türkiye’de 84 hukuk fakültesi var.
Kaç tane var, kaç tane?..
Nerede bu hukuk hocaları?..
Ne kadar boş sorular bunlar.
Burada yazılanları sürekli vurgulamak gerek, ama sürekli. Tarihe not düşmek, tarihte en küçük bir boşluk bırakmamak üzere.