"1-Demokratik değil. Halkı eziyor.
2- Serbest pazar ekonomisi değil.
3- Ucuz emeğe dayalı. Sendikal faaliyet sıfır.
4- Teknolojik yeniliğe bağlı.
5- Yabancı sermaye kaçınılmaz biçimde zorunlu."
Ne bu?..
Ana hatlarıyla, birkaç gün önce Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiği ve örnek almak istediği "Çin Modeli".
Bizde durum ne?..
Adı "demokrasi", özünde "otoriter" olan, dünya eşi bulunmayan garip bir "tek adam rejimi".
"Ucuz emek?.." Var, hem de fazlasıyla.
"Sendikal faaliyet?.." Sendikaların adı var, her türlü faaliyetleri gözetim altında, yasal haklarını çok sınırlı kullanabiliyorlar.
"Teknolojik yenilik", pek uğramıyor.
"Yabancı sermaye?.." Gelmiyor, geldiği zaman yatırım değil, spekülatif kazanç amacıyla geliyor.
Çin'e yabancı sermaye geliyor, çünkü Çin bir milyar nüfuslu geniş bir pazar.
Çin modeli özünde:
"Demokrasiyle asla bağdaşmayan bir model."
Nebati'nin maceraları
Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra skandal açıklamalar yapması pek uzun sürmüyor.
Nureddin Nebati hem "kendi Reisi" ile ilişkisine kısa sürede gölge düşürüyor, hem de toplumla "dalga geçer" gibi, ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Ağzını bir açıyor, baltayı taşa vuruyor.
"Çin Modeli" diyen Erdoğan'a karşı, Nebati:
"Çin kendi modeliyle var olabilir ama, bizim modelimiz farklı."
Erdoğan bunu yemez!.. Nasıl yemeyeceğinin zamanlaması Erdoğan'a ait.
Erdoğan aylardır ve her kriz ortamında suçu öncelikle "dış güçlere" bağlıyor. O "dış güçler" in mi, cin mi, gerçi onu biz hiçbir zaman öğrenemiyoruz ama, derken, huzurlarınızda Nebati:
"Dışarıdan herhangi bir saldırı yok, çok net söylüyorum, içeride birkaç spekülatif işlem var."
İyi mi?..
"Reisin" her krizde mutlaka elde tuttuğu kozunu bir anda elinden alıyor.
"Reis" bunu da yemez!.. Nasıl ve ne zaman yemeyeceğini artık "Reis" bilir!..
Toplumla dalga geçmek
AKP'nin arka bahçesi konumundaki bazı vakıf ve derneklerin üyesi olan, "çift maaş alanlar dizisinden" Nebati'nin bir başka özelliği "patron" olması. Tekstil mağazaları var.
Günümüzün "Reis usulü hükümet modeline uygun".
Nasıl ki, Sağlık Bakanı hastane sahibi, Turizm Bakanı turizm şirketi sahibi, eski Ticaret Bakanı ticari şirket sahibi, eski Milli Eğitim Bakanı okul sahibi ise...
"Nebati de, zincir mağazaları sahibi, o da patron."
Hiçbir ekonomi teorisinde yer almayan tezini anlatırken, Nebati:
"Bitersek hep beraber biteceğiz. Karamsar tablo çizenler var. Onlara diyorum ki, sen maaş alıyorsun, en fazla ne kaybedersin?.. Enflasyon altında ezilirsin. Ama, ben bin kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim."
Sen ne diyorsun Nebati?..
Biz zaten çoktan bitmişiz!..
"Nebati, sen patron olarak kendini düşünüyorsun."
O nedenle, patronlarla iyi anlaşıyorsun, seninle toplantıya katılan patronların ağzından bal damlıyor.
Bitişin rakamları
Nebati sen farkında mısın?..
"Ben bütün varlığımı kaybederim" diye, kendi derdine düşmüşken, senin de savunduğun bu saçma modelle geldiğimiz yeri CHP Sözcüsü Faik Öztrak özetliyor:
"Son üç ayda Türk Lirası dolar karşısında yüzde 40, Bulgar Levası karşısında yüzde 37, Pakistan Rupi'si karşısında yüzde 37, Mozambik Metikali karşısında yüzde 41, Afganistan Afgani'si karşısında yüzde 29 değer kaybetti."
Al sana "bitişin" fotoğrafı.
Asıl bitiş: OHAL
"Çin Modeli" boşuna gündeme gelmiyor.
Erdoğan'a yakın bir hukuk hocası baklayı ağzından çıkartıyor:
"Ekonomide Olağanüstü Hal (OHAL) ilanı olabilir."
Sonunda bu akıl almaz "çözümden" söz edilmeye başlanıyor.
Temel hak ve özgürlüklerdeki sınırlamaların ekonomiye taşınması ihtimali ortaya atılıyor.
"Düşünmek bile ürpertici, eğer bu yola gidilirse:
- Bu Türkiye'nin ekonomik iflasının ilanıdır.
- Bu demokrasinin tüm kurumlarıyla, bugün ne kaldıysa, onun sonudur.
- Rejimin daha da sertleşeceğinin habercisidir.
- Halkta olağanüstü moral bozukluğu ve panik yaratmaktır.
- Uluslararası ilişkilerde eşi görülmemiş bir belirsizliktir."
Böyle bir ihtimalden söz etmek bile, AKP'nin "son çırpınışını" anlatıyor.
O çırpınışın maliyeti hepimize çok ve fakat çok ağır.
"OHAL ilanını" ağzınıza hiç almayın!..
Düzgün ekonomik ve akılcı teori varken, bu yollara sapmanın izahı yok.