AKP’den Kıbrıs’a giden bir ekip yirmi gün süreyle Lefkoşa’da kalıyor ve hemen her akşam Başbakan Ersin Tatar ile görüşüyor. Ekipte yer alanlar arasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın da basın danışmanı bulunuyor.
Başbakan Ersin Tatar pazar günü yapılacak KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı adaylarından biri.
AKP Tatar’a "siyasi koçluk" desteği veriyor, onun seçilmesini istiyor.
Tatar’ın AKP’lilerle görüşmesi Kıbrıs’ta bir gazetede fotoğraflarıyla yayımlanınca, Tatar, herhalde Ankara’da "abisinden" öğrendiği yöntemle kıyameti kopartıyor:
"Yabancı istihbarat örgütleri seçimleri maniple etmeye çalışıyor!.."
Bizim ezbere bildiğimiz bir jargon, yani:
"Dış güçler!.."
Ardından yine ezbere bildiğimiz laflar:
"Devlete ve millete karşı suç işleyenlerle ilgili gereken yasal adımlar mutlaka atılacaktır."
Tatar’ın bu sözleri Kıbrıs’ta gerek siyasiler, gerekse basın kuruluşları tarafından, hak ettiği biçimde, eleştiriliyor.
Tatar’ın sözleri nasıl ama?..
Çok bildiğimiz, artık ezberlediğimiz türde!..
"Abisi" KKTC’de kendi sözünden dışarıya çıkmayacak birisinin Cumhurbaşkanı olmasını istiyor.
Su boruları
Üç gün önce, 6 Ekim’de Ersin Tatar Ankara’ya geliyor, Tayyip Erdoğan ile baş başa görüşüyor.
Nasıl bir tesadüf ise...
KKTC’ye Türkiye’den su sağlama projesinde borularda arıza yaşanıyor. "Arıza aylarca sürüyor."
Neden?..
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı zor durumda bırakmak için.
Nasıl bir tesadüf ise...
Ersin Tatar Ankara’ya geliyor ve boruların onarımı tamamlanıyor. Aynı zamanda Kıbrıs’ta Geçitköy Barajı törenle hizmete açılıyor.
Törene Erdoğan ve Tatar birlikte katılıyor, Erdoğan bir nutuk attırıyor, bu fırsat da kaçmaz, tören devletin televizyonu BRT tarafından canlı yayınlıyor, bu gibi durumlarda cansız yayın zaten olmaz!..
YSK yasakları
Oysa, Yüksek Seçim Kurulu "seçim yasakları kapsamında törenleri yasaklıyor."
Tören yine de, yapılıyor!.. Aday Ersin Tatar baş rolde, "abisi" yanında!..
Buna benzer biz neler yaşadık?..
Aynı seçim zarfından iki konudaki seçimin geçerliğini, büyükşehir belediye başkanlığı pusulasının geçersizliğini bilen bir ulus olarak, YSK karar ve yasaklarının yatsıya kadar sürdüğünü biliyoruz.
Böylelikle ne oluyor?..
"Türkiye’de yaşanan hukuksuzluk KKTC’ye taşınıyor."
O kadar açık ki, zaten hem Cumhurbaşkanı Akıncı, hem diğer Cumhurbaşkanı adayları bu hukuksuzluğu "demokrasinin yüz karası" olarak niteliyor.
Yine bize hiç yabancı değil.
Ve Maraş
Bu hukuksuzluk ve Ersin Tatar’a Ankara’nın verdiği desteğin ardından, son bir destek daha çıkılıyor, 1974 yılından bu yana kapalı olan Maraş’ta kamuya ait sahil bölgesinin bir kısmı halka açılıyor.
KKTC’deki devlet TV’si de, buradaki kanallar gibi, görevinin başında!..
"Canlı bağlantılarla Maraş’ta asfalt çalışmalarını ekrana getiriyor, Erdoğan açılışı destekliyor, Ersin Tatar’ı kutluyor!.."
Destek sadece KKTC devlet TV’sinden değil, aynı zamanda Türkiye’deki yandaş medyadan da, geliyor.
Her şey bildiğiniz gibi!..
Skandal ve istifa
Maraş sahili 46 yıl sonra açılıyor, bundan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın ve koalisyon hükümetinin haberi yok!..
Bakan Özersay açılışı kararının kendisine "birkaç saat önce" duyurulduğunu bildiriyor, konu Bakanlar Kurulu'nda görüşülmüyor.
Olsun, Erdoğan’la görüşülüyor ya!..
Bu skandalın üstüne koalisyon ortağı, Özersay’ın partisi Halk Partisi hükümetten çekiliyor, Özersay istifa ediyor. Özersay aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı adaylarından biri.
AKP, her zamanki gibi, büyük bir başarıyla, KKTC’ye de siyasi bunalım ihraç ediyor.
Tam, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, hükümet düşüyor.
Tatar "bizden"
Hani, filmlerde hep geçer ya... Bir yer adı verip, "oradaki bizim adamımız" hikâyesi...
Başbakan Ersin Tatar da, Erdoğan’ın söylemiyle, "bizden biri."
Maraş’ın açılışı, aylardır arızalı su borularının onarılması, seçim yasaklarına rağmen, barajın törenle hizmete girmesi, hep "o bizden birinin" Cumhurbaşkanı seçilmesi için harcanan çabalar zincirinden.
Şimdiki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı son derece tutarlı, bağımsız bir KKTC için çalışan, o nedenle de, Ankara’nın uzak baktığı, sevmediği bir kişi.
Ersin Tatar ise, hedefini "abisinden" aldığı ilhamla açıklıyor:
"Türkiye ile kardeş devlet esasına dayalı bir ilişki kuracağız."
Bunun Türkçesi şu:
"Abim ne derse, ben onu yapmaya hazırım!.."
Bu hikâye, nasıl bir siyasal bunalım yaratılır, o bunalım nasıl ihraç edilir, nerede olursa olsun, "bizim adamlarımızı" sorumlu koltuklara getirmek için seçim yasakları delinerek, aykırı işlere nasıl girişilir dizisinin son halkası. 32 kısım tekmili birden.
Yeter ki, "adada bizim adamımız olsun!.."