25 Mart 2023

Balyoz mu?.. "Demokrasi Zirvesi'ni" rüyanda görürsün!..

Türkiye son yıllarda demokratik ölçülerde hep geriliyor. Dünyada demokrasi, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü, yolsuzlukla mücadele endekslerinde sürekli puan kaybediyor, giderek en alt lige düşüyor. Kimsenin haritada yerini bile gösteremeyeceği ülkelerin altına iniyor

Haritada şu ülkelerin yerini gösterir misiniz?..

"Gambia, Moritanya, Mozambik, Tanzanya, Honduras, Fildişi Sahili..."

Gösteremeyen pek çok kişi çıkabilir ancak, dünyada ciddi biçimde görünür olan ülkeler. Honduras Orta Amerika ülkesi, diğerleri Afrika kıtasında yoksul, gelişmeye çalışan ülkeler.

Bu ülkelerin ortak niteliği, ondan öte, Türkiye'ye göre üstünlükleri var:

"Demokrasi karneleri iyi, demokratik ülkeler arasında yer alıyorlar".

28 - 30 Mart arasında bir zirve düzenleniyor:

"Dünya Demokrasi Zirvesi".

Pek çok insanın haritada yerini bile gösteremeyecekleri bu ülkeler...

"Demokrasi Zirvesi'ne davetli,

Ama, Türkiye davetli değil".

Başkan Biden'ın girişimi

2020'de göreve başladığında, Başkan Biden bir dergiye yazdığı makalede demokratik kurumları güçlendirmek ve bunu dünyaya yaymak amacını taşıdığını belirtiyor.

Ülkelerin demokratik hassasiyetlerine vurgu yapmak üzere "Dünya Demokrasi Zirvesi" toplamaya karar veriyor.

Yaklaşık yüz on ülkenin davet edildiği ilk zirve İnsan Hakları Günü'nde, 10 Aralık 2021'de. O sırada Covid yaygınlaştığı için toplantı online düzenleniyor.  

Bu yıl ise, fiilen düzenlenen zirveye yüz yirmi ülke davetli.

O yüz yirmi ülke arasında, Türkiye ile birlikte Rusya, Çin, Macaristan, İran, Tunus ve Afganistan davetli değil.

Şu halimize bakın!..

Yolsuzluk ve kuvvetler ayrılığı

Zirveye katılan ülkeler için bazı ölçüler var:

"- Otoriterleşmeye karşı demokrasinin gücü,

- Yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılması, kuvvetler ayrılığı,

- Yolsuzlukla mücadele,

- İnsan haklarına saygı".

Zirveye katılan ülkeler bu ölçüleri yerine getiriyorsa, davet ediliyor, aksi halde, dışlanıyor.

"Değerlendirmemiz net"

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Demokrasi ve İnsan Hakları Direktörü Robert Berschinski  Türkiye'nin neden davet edilmediğine ilişkin soruya:

"Türkiye'de demokrasi ve insan haklarına ilişkin değerlendirmemiz çok net".

Nedir o "çok net" olan?..

Onun yanıtını uluslararası dış politika dergisi veriyor:

"Tayyip Erdoğan bütün gücü elinde topladı, ülkenin demokratik unsurlarını tasfiye etti.

Ama, Mayıs'taki seçimlerde yirmi yıllık iktidarına karşı en büyük meydan okuma ile karşı karşıya".

En alt ve en üst lig

Türkiye son yıllarda demokratik ölçülerde hep geriliyor.

Dünyada demokrasi, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü, yolsuzlukla mücadele endekslerinde sürekli puan kaybediyor, giderek en alt lige düşüyor. Kimsenin haritada yerini bile gösteremeyeceği ülkelerin altına iniyor.

Buna karşılık, Tayyip Erdoğan kendi hayal aleminde dolaşıyor:

"Gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma devrimleri sayesinde Türkiye ülkesi ve milletiyle dünyanın en üst ligine yükseldi".

Dünyanın "en üst ligi" bu ay sonunda düzenlenen ‘Dünya Demokrasi Zirvesi".

Ama, Türkiye o zirveye davet edilmiyor!..

Çünkü, Türkiye'de yargı, yasama ve yürütmenin tek bir kişide toplandığı, adalete erişmenin neredeyse imkansız hale geldiği, basın ve ifade özgürlüğünün, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı bir ülke.

Bunu herkes görüyor.

Onun için dünyanın uygar ve demokratik ülkeleri, bu gibi toplantılarda aralarında Türkiye'yi görmek istemiyor, Erdoğan'ı da davet etmiyor.

Ne Balyoz'u, Balyoz da ne

Al işte dün son örnek, "Balyoz" kararı!..

Al sana "demokrasiye yeni balyoz!.."

Balyoz da ne?..

Yirmi yıl geçmiş, Balyoz mu kalmış?..

2003 yılı Mart ayında İstanbul 1. Ordu karargahında düzenlenen plan semineri, FETÖ'cülerin marifetiyle "hükümeti devirmeye dönük askeri darbe planına" dönüştürülüyor.

Bazı Kuvvet ve Ordu Komutanları dahil, çeşitli rütbelerdeki askerler ile bazı siviller "darbe girişimi" iddiasıyla tutuklanıyor, haklarında Ocak 2010'da dava açılıyor.

Yargılamalar sonucunda darbe planı filan olmadığı ortaya çıkıyor. Mart 2015'te sanıkların beraatine karar veriliyor.

Beraat kararı kesinleşirken, aralarında o tarihteki 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın da bulunduğu yedi sanık için verilen beraat kararı Haziran 2021'de Yargıtay tarafından bozuluyor.

Bozma sonrasındaki ilk dava iki ay önce görülüyor, dün ise, karar çıkıyor. Çetin Doğan dahil, diğer altı sanık hakkında beş ve altı yıla varan mahkûmiyet kararı veriliyor.

Aradan geçen yıllarda Anayasa Mahkemesi "hak ihlali var" diyor.

2003 beyler 2003, aradan yirmi yıl geçiyor, dün mahkeme "zaman aşımı" kuralını unutuyor.

Aradan geçen yıllarda mahkemenin savcı ve yargıçları değişiyor.

Sokağa çıkıp sorsan, "Balyoz davası nedir" diye, yüz kişiden on kişinin bileceğinden emin değilim.

Balyoz mu kalmış, ne balyozu?..

Adalete bak, adalete!..

Aradan yirmi yıl geçmiş, sen hala balyoza takılmışsan, elbette seni kimse hiç bir zirveye çağırmaz, hele de, "Demokrasi Zirvesi'ni" ancak rüyanda görürsün!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Acıklı bir güldürü: Asgari Ücret Komisyonu

Kendisine yakın sermaye gruplarının vergilerini defalarca siliyor, onlara defalarca teşvik armağan ediyor. Sildiği milyarlarca lirayı asgari ücretlilere aktarsa... Milyonlarca çalışan hiç böyle “acıklı bir güldürü” izlemek zorunda kalır mı?.

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

"
"