Joseph K. kapısına dayanan polislere soruyor:
“Benden ne istiyorsunuz?”
-Tutuklusunuz.
-Neden?
-Nedenini söylemek bize düşmez. Soruşturma başladı, vakti gelince her şeyi öğreneceksiniz.
Joseph K.’nın kafası karışıyor, sözde bir “hukuk devletinde” yaşıyor:
“Suçlanıyorum, ama suçum ne bilmiyorum. Beni ne ile itham ediyorlar, bilmiyorum”.
Bu alıntı dünya edebiyatının en seçkin yazarlarından Franz Kafka’ya ait, onun ölümsüz yapıtları arasında yer alan “Dava” adlı romanından.
Kafka bu kitabı geçen yüzyılın başında yazıyor, aradan yüz yıl geçiyor, benzer olaylar günümüzde bizde aynen yaşanıyor. Yüzlerce ve yüzlerce kez.
Doktora tezi
“Hukuk devleti”, “kuvvetler ayrılığı”, “adil yargılanma”, “hukukun üstünlüğü”, “yargıçların tarafsızlığı” gibi, evrensel hukuk ölçülerinin günümüzde anlamlarını yitirdiği bir ortamda bir doktora tezi yazılıyor.
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalında Başar Yaltı tarafından yazılan ve kabul edilen doktora tezi “Hukuk Devleti Perspektifinden Avukatların Adil Yargılama Algısı” başlığını taşıyor.
Tez avukatlara gönderilen belli anket sorularıyla elde edilen sonuçları değerlendiren somut verileri içeriyor.
Sorular SMS üzerinden bütün Türkiye’deki 78 bin avukata gönderiliyor, 3.279 yanıt geliyor. Veriler o yanıtlar üzerindeki çalışmanın ürünü.
Bir kaç gün önce yeni adli yılın açılışı nedeniyle çeşitli konuşmalar yapılıyor, pek azı gerçekçi, çoğu her zaman olduğu gibi, “iktidara alkış tutan, günümüz siyasal rotasına uygun” türde. Öyle uygun, öyle pervasız ki, hem de, hiç “makam farkı” gözetmeksizin.
Bu yılın başında kabul edilen doktora tezindeki veriler tam da bugünler için çok değerli. Ben burada tezden bazı alıntılar yapıyorum.
Katılanların siyasal kimliği
27 Ocak 2017 ile 10 Şubat 2017 arasında uygulanan ankete yanıt veren avukatların meslek kıdemi 5 ile 9 yıl arasında başlıyor, 40 yılın üzerine kadar çıkıyor.
Çeşitli barolarda görev yapan avukatların, kendi bildirimlerine göre, yüzde 26’sı sosyal demokrat, yüzde 21.3’ü Kemalist, yüzde 27.7’si dindar, muhafazakar, milliyetçi, yüzde 10.6’sı sosyalist, yüzde 6.5’u liberal. “Hiç biri” diyenlerin oranı yüzde 12.6.
Avukat... Yüzde 12.6 “hiç biri” diyor ve siyasal kimlik belirtmiyor!..
Kendisini “dindar” olarak niteleyenler ise, daha çok genç avukatlar.
Yanıtlar bu yelpazeden elde ediliyor.
Çok önemli veriler
Anketlerden gelen yanıtlara göre, avukatların:
-Yüzde 76’sı “adil yargılama yok” diyor,
-Yüzde 83.3’ü “yargıçlar tarafsız değil” diyor,
-Yüzde 82.5’u “yargı siyasallaştı” görüşünde,
-Yüzde 81’i “kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı” diyor,
-Yüzde 82’si “hukuk devleti ve kanun devleti kurallarına uyulmuyor” diyor,
-Yüzde 86.2’si “yargı sistemi adaletin gerçekleşmesi için yeterli değil” diyor,
-Yüzde 74’ü “HSYK hakında olumsuz görüş” belirtiyor,
-Yüzde 79’u “Adalet Bakanlığının adil yargılama hakkının hayata geçirilmesinde yetersiz kalıyor” görüşünde.
Avukatlar ayrıca, kendilerinin “fişlendiği” düşüncesinde.
Her gün, çeşitli mahkemelerde, Türkiye’nin her yerinde her türlü davalara giren avukatların günümüzdeki “hukuk uygulamalarına” ilişkin görüşleri özetle bu biçimde.
Bu görüşler “ilk elden” Türkiye’deki hukuk düzenini fazlasıyla yansıtıyor.
Hukuk eğitimi
Fiili deneylerinden yola çıkarak, avukatlara “hukuk fakültelerindeki eğitim” soruluyor.
Hukuk eğitimini “çok yetersiz” bulanların oranı yüzde 10.7, “yetersiz” bulanlar yüzde 26.5, “ne yeterli, ne yetersiz” diyenler yüzde 26, “yeterli” diyenler yüzde 27, “fazlasıyla yeterli” diyenler yüzde 2.7.
Bu oranlar, hukukta yaşadığımız sorunların daha hukuk eğitiminden başladığını ortaya koyuyor.
Eğer, günün birinde gerçekten, evrensel ölçülerde bir “adalet reformu” yapılacaksa, buna önce Hukuk Fakültelerinden, hukuk eğitiminden başlamak gerektiği ortaya çıkıyor.
Yolsuzluk algısı
Doktora tezinde çok ilginç bir bölüm daha var.
Avukatların “hukuk sistemi içinde yolsuzluk” algısı.
Yolsuzluk algısı en az “hukuk devletine” ilişkin kaygılar kadar önemli. Hukukun zedelendiğine ilişkin algılar. Yolsuzluk varsa, orada zaten hukuk yok.
Doktora tezini kaleme alan, bu yönde somut araştırma ile somut verilere ulaşan Başar Yaltı’yı kutlamak gerek.
Tezin sonunda çağını ve sonrasını etkilemiş, ünlü pozitivist hukukçu, Fransız asıllı Leon Duguit’ten (1859 - 1928) tek cümlelik bir alıntı var:
“Devlet hukuka ancak istediği için istediği ölçüde boyun eğiyorsa, aslında hukuka hiç boyun eğmiyor, demektir”.
Bütün hukukçuların, tek tek yargıçların, savcıların, yüksek mahkeme üyelerinin dikkatine ve okumaları önerisiyle...
Vicdanlarıyla baş başa kalarak...