Dün akşam saat 18-20 arasında telefonum susmuyor, Almanya, İtalya ve İspanya’dan arkadaşlarım arıyor. Bazıları Türk, bazıları değil. Hepsi aynı şeyi söylüyor:
“Rusya bir iddia ortaya attı. IŞİD petrolleri ile Türkiye arasında bağ olduğunu, aynı zamanda o petrollerle Tayyip Erdoğan ailesi arasında bağın varlığından söz ediyor. Rusya elinde kanıtlar olduğunu iddia ediyor”.
İddia aslında yeni değil. Rusya bu iddiayı birkaç gün önce ortaya attığında, Tayyip Erdoğan çok sert karşılık veriyor, hatta “ispat etsin, ben bu mevkide kalmam” diyor.
Bu sözün bir gün sonrasında, dün öğleden sonra, Rusya Savunma Bakanlığı kendi resmi ajansı üzerinden iddialarını sıralıyor.
Rusya Savunma Bakanlığı'nın açıklaması, dün akşam Avrupa TV’lerinde birinci haber. Yurt dışından arayan arkadaşlarım “Türkiye’de ne oluyor” diye soruyor.
Bir şey olmuyor, bugün yarın ya Tayyip Erdoğan’ın kendisi ya Başbakanlık ya da Enerji Bakanlığı bu yönde bir açıklama yapar herhalde.
***
Bu baroların hepsi PKK’lı
“Tahir Elçi’nin hunharca katli hepimizi derinden sarstı”.
Bu cümlenin ardından, dün gazetelere verilen ilanda önemli bir vurgu yapılıyor:
“Başkalarının haklarını korumaya ve hukukun üstünlüğü ilkesinin tanınmasına yönelik çalışmalarının önünde saygıyla eğiliyoruz”.
Geçen gün ilk ilanı Paris Barosu veriyor, Tahir Elçinin öldürülmesinden duyduğu üzüntüyü Türk Halkı ile paylaşıyor.
Türk halkına Tahir Elçi PKK sempatizanı olarak tanıtılıyor. Bir TV’deki konuşması sonrasında resmen linç ediliyor.
Türkiye’de hukukun üstünlüğünü savunduğu için linç edilen Tahir Elçi dün bir ilanla Hollanda’dan Filipinler’e, Kanada’dan Galler’e kadar pek çok baro ve serbest avukat örgütleri tarafından olağanüstü saygıyla anılıyor.
Uzun süredir ilk kez
Günlük yaşamında son derece sade ve kendi halinde biri olan Tahir Elçi gerçekte ömrünü insan hakları idealine adıyor, her koşulda hukukun üstünlüğünü ön planda tutuyor.
Türkiye’de kamuoyu onu o kadar tanımıyor, “bizim mahallede insan hakları ve hukuk nedir ki?” Dünya hukukçuları ise, onun mücadelesini yere göğe koyamıyor.
Türkiye bir şiddet ülkesi, bir ölüm ülkesi. Faili meçhul ya da faili belli binlerce insan pisi pisine ölüyor, öldürülüyor. Pek çok değerli insanımız bu iğrenç cinayetlerle aramızdan ayrılıyor. Dünyadan bu cinayetlere zaman zaman tepkiler yükseliyor.
Ama, cinayete kurban giden bir insanımızla ilgili ben ilk kez dünyadan böylesine bir tepki görüyorum. Çok uzun yıllardır görmediğim bir tepki ve bir hukuk adamının dünya tarafından böylesine benimsenmesi.
Farklı ideolojilerden
Bizim gazetelere Tahir Elçi için ilan verenlere bakın:
Hollanda, Kanada, İngiltere, Galler, Fransa, İsviçre, Filipinler, Almanya, İtalya, Yunanistan’dan barolar ve avukat örgütleri, ayrıca Uluslararası İnsan Hakları Örgütü, Avrupa Demokratik Hukukçular Birliği, Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupa Avukatlar Birliği, İnsan Hakları Avrupa Avukatları Enstitüsü.
Bu hukuk örgütlerinin bazıları sosyal demokrat, bazıları muhafazakar eğilimde. Hiç fark etmiyor, her şeyden önce hepsi hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne inanıyor ve onu savunuyor.
Tıpkı Tahir Elçi gibi. Tahir Elçi ile yolları hukukta kesişiyor. O nedenle onun acısını paylaşıyor.
Şimdi birilerinin bu ilanla ilgili yorumlarını öğreniyorum: “Bunlar PKK’lı”.
Pes, kafa ne yazık ki, bu. Şiddet, terör, ölümler burada bu nedenle durmuyor. Hukuka teğet geçmeyen bir zihniyet.
Antalya tam festival
İlgisi yok gibi, ama bileşik kaplar örneği, zihniyeti yansıtıyor.
Antalya Tiyatro Festivali iptal ediliyor. İptalin gerekçesi, Antalya Kültür Merkezi salonları ilaçlanacakmış!
Şu tesadüfe bakın ki, ilaçlama, ne zaman düzenleneceği bir yıl öncesinden belli olan tiyatro festivaline denk düşüyor.
Elbet düşer, çünkü gösterilecek tiyatro eserleri AKP zihniyeti ile taban tabana zıt. Sahnelenecek eserlerden bazıları iktidarı eleştiriyor, bazıları AKP’nin inançlarına uzak.
Oysa, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Menderes Türel sanata düşkün, piyano çalıyor, klasik müzik eserlerini seslendiriyor. İşin içine parti ve ideoloji girdi mi, hiç fark etmiyor, aynı berberden çıkıyor hepsi.
Tahir Elçi hukukun üstünlüğünü savunduğu için PKK’lı, onu saygıyla anan uluslararası hukuk örgütleri de elbette yine PKK’lı, tiyatrolar AKP’yi eleştirdiği için salonlar ilaçlı.
Burası bizim mahalle, bıktıran tekrarlar, küçük oyunlar, büyük cinayetler mahallesi.