15 Aralık 2015

“Askeri Çekmem”, Tıpış Tıpış Çekersin

Erdoğan “Türkiye Musul’dan askerini geri çekmeyecek” diyor, üç gün sonra askeri Irak’tan çekmek zorunda kalıyor

1-Amerikan Başkan Yardımcısı Biden üç gün önce Ahmet Davutoğlu’nu arıyor, lisani münasiple:

“Haydi kardeşim, çekil Irak’tan. Daha fazla uzatma bu işi”.

2-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin şimdiki Başkanı Amerikalı, aynı gün açıklama yapıyor:

“Irak bize başvurmuş, Türkiye’nin askerlerini Irak’tan çekmesini istemiştir. Bu mektubu biz Güvenlik Konseyinin üye ülkelerine dağıtmış bulunuyoruz, konuyu kısa sürede görüşeceğiz”.

3-Aynı gün Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bağdat’a giderek, Irak Başbakanı ile görüşüyor.

Eş zamanlı üç olay. Üçü de aynı doğrultuda. Bu üç sonrasında Türkiye Musul’dan askerini, topunu, tüfeğini, tankını dün geri çekmek zorunda kalıyor.

Üç olayın üçü de, Türkiye’yi fena sıkıştırıyor. Sadece Biden değil, başkaları da, Türkiye’ye “Iraktan askerini çek, yalnız kalacaksın” uyarısında bulunuyor.

 

Sıradan değil

 

Güvenlik Konseyi'nin Amerikalı Başkanı'nın “Irak’ın mektubunu üyelere dağıttık” sözü, sıradan gibi gelen bu cümle, aslında tam bir diplomatik uyarı. Cümlenin anlamı şu:

Türkiye’nin çekilmesini isteyen mektup görüşülecek ve yüzde yüz “Türkiye, Irak’tan askeri çek ” çağrısı ile sonuçlanacak.

Biden, Davutoğlu’nu bu nedenle arıyor, bir uyarı olarak.

Dışişleri ve MİT Müsteşarının Bağdat dönüşü sonrasında Başbakanlığın açıklaması aslında Bağdat’la anlaşmazlığın giderilmediğini ve Bağdat’ın askerin çekilmesini ısrarla istediğini gösteriyor.

Ve Ankara dün Musul’dan askeri geri çekmek zorunda kalıyor.

 

Erdoğan ofsaytta

 

Ancak, önemli bir nokta var.

Tayyip Erdoğan kim bilir kaç kez, bazı konuşmalarında ve kendisine yöneltilen sorulara karşılık olarak, ayrıca El Cezire TV’sine verdiği röportajda ısrarla “Türkiye Musul’dan askerini geri çekmeyecek” diyor. Daha üç gün önce.

Üç gün sonra Türkiye askerini Irak’tan geri çekmek zorunda kalıyor.

Davutoğlu geçenlerde “dünyanın her yerinde Türkiye’nin başı diktir” diyor.

Doğru, çok belli, kimse yüzüne bakmıyor, ayrıca herkes Türkiye’ye ders vermek için bahane arıyor.

Bu arada askerini Irak’tan çekerek, Ankara, Güvenlik Konseyi'nde tarihe geçecek bir hezimetten kurtuluyor.

Sen istediğin kadar, “çekmem” de, adama böyle çektirirler.

 

                                          ***

 

 

Can ve Erdem hala tecritte

 

Çiçek veriyor bir gardiyan Kemal Kılıçdaroğlu’na Silivri Cezaevinde. Pek alışılmış bir nezaket değil.

Can Dündar ile Erdem Gül’ü ziyaret eden Kılıçdaroğlu ve CHP ekibi önce cezaevi müdürünün odasında ağırlanıyor, son derece nazik. Sanki misafirliğe gelmiş gibi. Sonra açık görüşe geçiyorlar.

Can Dündar ve Erdem Gül bu ziyaretten memnun kalıyor, gösterilen ilgiye teşekkür ediyor. Demokrasiye ve basın özgürlüğüne inanan çevreler, belki ilk kez bu ölçüde, iki meslektaşımıza sahip çıkıyor. Gereği yapılıyor.

Davası açılmadan, mahkemesi bile görülmeden hapse atılan salt gazetecilik. Bütün dünya bu rezilliğin farkında.

Can Dündar ve Erdem Gül kendileriyle ilgili haber ve yorumları sürekli izliyor.

Ve ikisi de, hala tek başına hücrede. Adalet Bakanının verdiği söze rağmen. O sözün üzerinden bir haftadan fazla zaman geçmesine rağmen.

 

Devlet sırrı

 

AKP gazetecileri hapse atmak için yeni bir plan, bir tasarı hazırlıyor.

Devlet sırrını açıklayana dört yıl, yazan gazeteciye altı yıl hapis cezası öngören bir tasarı. Maksat, hiçbir şey açığa çıkmasın. Peki, devlet sırrı ne? Nedir devlet sırrı? O tanım şu anda sır, bilinmiyor. Neler devlet sırrı kapsamında, o da bilinmiyor.

Son zamanlarda “haber” ile ilgili bir tanım çıkıyor ortaya, demokrasiden uzaklaşmış ülkelere özgü bir tanım:

“Haber, otoriter ülkelerde bazı kişilerin, bazı yerlerde yok etmeye çalıştığı bir şeydir”.

Bugünkü Türkiye’yi anlatıyor. Haber yaptın mı, içerdesin, son iki örnek Can Dündar ve Erdem Gül. Haber yapmaya çalıştın mı, gelsin devlet sırrı, yine içerdesin.

 

Ümit Boyner

 

Kılıçdaroğlu İstanbul’a Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret için geliyor. Muhtemelen 26 Aralık’ta yeniden geliyor, CHP İstanbul İl Kongresi için.

Seçim döneminde özveri gösteren Murat Karayalçın İl Başkanlığını üstleniyor. Karayalçın şimdi aday olmuyor. Seçimde İstanbul’da CHP’nin oylarını 303 bin arttırıyor. Ve yeniden Ankara’ya dönüyor.

CHP İl Başkanlığı için birkaç aday var. Son günlerde, CHP kulislerinde sürpriz bir isim dolaşıyor. İl Başkanlığı için adı geçen kişi TÜSİAD eski başkanı Ümit Boyner. Kendisi şu anda aday değil, yine de, ismi giderek daha fazla geçiyor Ümit Boyner’in.

Gün ola, harman ola.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"