13 Mayıs 2014, Soma’da maden faciası.
301 maden işçisi hayatını kaybediyor, 162 maden işçisi yaralanıyor.
Madeni işleten Soma A.Ş.’nin mal varlığı var. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bu varlıklara el koyuyor.
4 Nisan 2015’te, yani kazadan yaklaşık bir yıl sonra, bugünden yaklaşık üç yıl önce Meclis’te yasal bir düzenleme yapılıyor. Bütün partilerin ve elbette iktidarı katılımıyla.
2015’te kabul edilen yasaya göre:
TMSF bu varlıkları satacak, satıştan elde ettiği gelirle öncelikle maden işçilerinin alacaklarını, yani kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yaralanmadan kaynaklanan alacaklarını, şirketin işçiye olan borçlarını ödeyecek.
Hiç olmazsa işçilere olan borçlar ödenecek. İşçiler açısından çok önemli bir adım.
Sendikaya bak sen
Ne var ki, arada yasanın öngörmediği, kimsenin de o anda aklından geçmeyen bir gelişme yaşanıyor.
Soma’daki sendika işçi adına imza yetkisini kullanarak, TMSF’ye başvuruyor, “biz işçiler adına geldik” diyor.
“İşçiler adına geldik” diyor ama, TMSF’ye şunu söylüyor:
“Biz madeni işleten sendika ile anlaştık, sen şirketin mallarını satma, tazminatları ödeme, şirket bize bir ödeme takvimi yaptı, şirket o takvim çerçevesinde tazminatları ödeyecek”.
İki protokol
TMSF “nasıl ödeyecek” diye soruyor, sendika şirket ile imzaladığı iki ayrı protokolü gösteriyor.
“Şirket bize ödeyecek, biz şirketle anlaştık, siz yeter ki, şirketin mal varlıklarını satmayın”.
Sendika, işçinin değil de, sanki şirketin sözcüsü gibi.
İlk protokolün imzalanma tarihi 11 Haziran 2015, Meclis’te kabul edilen yasadan bir ay sonra. Protokole göre:
İşçilerin alacakları 23 taksitte ödenecek, yanlış okumadınız, yirmi üç taksitte.
“İşçi sendikası” doğrusu, işçinin haklarını “iyi” koruyor!
23 taksit, ancak o 23 taksitten sadece biri ödeniyor.
Sonra ikinci protokol var, 18 Nisan 2016, bu kez 13 taksit, yanlış okumadınız on üç taksitte.
O 13 taksitten kaçı ödeniyor. Önce sadece biri.
Ardından bir taksit daha ödeniyor.
Ödenen toplamda üç taksit.
Ne zaman ödeniyor?
Önce yirmi üç, sonra on üç taksit ve derken ödenen sadece üç taksit.
Peki, o üç taksit ne zaman ödeniyor?
Çok dikkat çekici tarihlerde.
O üç taksitten ilki 7 Haziran seçimlerinde, Tayyip Erdoğan Manisa’ya gitmeden bir gün önce, ikinci taksit referandumdan önce, üçüncü taksit de bir bayramdan önce.
Ödemelerin zamanlaması müthiş değil mi?
Erdoğan gelince ödenir, seçim ya da referandum gelince hiç kaçmaz, elbette ödenir, üçüncüsü de “bayram harçlığı”.
Anlaşılan üçüncü taksit sonrasında ne seçim var, ne Erdoğan oraya gitmiş, ne de bayram ki, diğer taksitlerden şimdilik hiç ses yok.
Sorular ve sorular
Yukarıda aktardığım gelişmeleri CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa milletvekili Özgür Özel önceki gün Meclis kürsüsünden ayrıntısıyla dile getiriyor. (14 Mart 2018, Meclis Tutanakları, s.37).
Özgür Özel dile getiriyor, benim aklıma da şu sorular takılıyor:
-Ortada bir yasa varken, TMSF maden şirketinin mal varlıklarını satmaktan neye dayanarak vazgeçiyor? Yasa varken, hangi yetkiyle?
-Kimse TMSF’ye “sen şirketin mal varlıklarını satmaktan neden vazgeçtin” diye, neden sormuyor?
-TMSF sendikanın şirketle imzaladığı protokolleri neye dayanarak dikkate alıyor?
-Sendika madeni işleten şirketle hangi yetkiyle anlaşmaya varıyor?
-Taksitler neden bu kadar küçük parçalara bölünüyor ve uzun döneme yayılıyor?
-Taksitlerin ödenip ödenmediğini kim denetliyor?
Kazanın üzerinden dört yıl geçiyor, hala tazminatlar ödenecek...
Ve elbette asıl soru:
Hayatlarını kaybeden işçilerin geride kalan aileleri ile faciada yaralanan işçileri ve onların yakınlarını bezdiren özetlenen türlü kuralsız gelişmeler yaşanırken, Başbakanlık, Enerji Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı nerede? Bu sorular neden sorulmuyor ve üzerine gidilmiyor?
Dava devam ediyor
Soma’dan sonra da maden faciaları, daha doğrusu “cinayetleri” birbirini izliyor. Pek çok maden ocağında ihmalin bini bir para.
Bu ihmaller Sayıştay raporlarında vurgulanıyor, öyle afaki değil, resmiyet kazanıyor. Önlem alınmasını isteyen raporlar.
Rapor bu... Gelip geçiyor... AKP iktidarının da önünden geçiyor ve tozlu raflara kalkıyor.
En gerçekçi sözü, Zonguldak’ta bir maden faciasından son anda kurtulan bir işçi söylüyor:
“Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık”.
Soma cinayetinde aradan geçen dört yıl... Yirmi üç ve on üç taksitler...
Dava hâlâ devam ediyor.