Dün Anayasa Mahkemesi... Hani sporda denir ya, "tüm zamanların rekoru" diye... İşte, Anayasa Mahkemesi "hukuk alanında tüm zamanların rekorunu kırıyor!.." Tarihe geçecek ibretlik bir karara imza atıyor. Diyor ki:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ulusal mahkemeler yerine geçerek, ulusal hukuku ilk elden yorumlaması uygun görünmemektedir."
Ne?.. Neeee?.. Ne?... Devam ediyor:
"Kanun hükümlerinin anlamlandırılması ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM’e göre çok daha iyi konumdadır."
Ne?.. Neeee?.. Ne?..
AİHM’in verdiği bir karardan yola çıkarak bu muhteşem hükme varıyor.
Yahu 2004 yılında "AB’ye uyum" çerçevesinde, Anayasa’nın 90. maddesine eklenen hükümle, "çıkabilecek uyumsuzluk halinde, milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır" diye davul çalan siz değil misiniz?..
Bununla ilgili pek çok panelde "AİHM’in üstünlüğünü" savunan siz değil misiniz?..
Pek çok konuşmada "AİHM kararlarını örnek gösteren" siz değil misiniz?..
On altı yıl içinde AİHM’in sayısız kararını "uygulayın" diyerek, yerel mahkemelere baskı yapan siz değil misiniz?..
Okuduğum habere inanamıyorum...
Şimdi bu kararla Anayasa’yı ihlal etmiyor musunuz?..
Diyorum ya, "tüm zamanların hukuk rekoru" diye...
Avrupa Birliği ile Batı ile ilişkiler artık dokunsan, kopacak gibi. O ilişkiye bir darbe de, Anayasa Mahkemesi vuruyor.
Bu kararı ile Anayasa Mahkemesi "tek adam rejimine" olağanüstü katkıda bulunuyor ve AİHM yolunu kesmeye, AİHM güvencesini kaldırmaya çabalıyor.
* * *
Sustukça Özgürsün!..
Paralar, banknotlar şıkır şıkır!..
Yeni basılmış!..
Üstünde Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Murat Uysal’ın imzası var.
Para yok ya, bas babam bas!.. Para bas!..
Para o kadar yok ki, hani pandemi yeni çıktığında, "SMS üzerinden halktan 10’ar lira" istiyorlar ya!.. Dünyanın hiç bir yerinde görülmeyen ucube bir istek!.. Ne var ki, o istek mantığı, ekonomisi, pratiği, nihai yararı olmadığı için çuvallıyor. Adamın kendisinde yok ki, sana versin, dolayısıyla vermiyor!..
Onun için bas babam bas, para bas!..
10’ar lira tezi çuvallayınca, son zamanlarda bir kaç yeni uygulamaya gidiyorlar.
İçkiye, sigaraya zam üstüne zam yapılıyor.
Yaklaşık sekiz yüz üründe gümrük vergisi arttırılıyor.
Ne var ki, para basarak, zam yaparak sorun çözülmüyor, çünkü "Avro’ya, dolara ihtiyaç var", onu da veren yok!..
Hele de, "Ayasofya" kararından sonra, bu iş artık aslanın ağzında.
* * *
TÜİK'e işsizlik Nobel'i
Geçen hafta TÜİK işsizlik oranlarını açıklıyor.
Aleyyyy hop, işsiz sayımız azalıyor!.. Pandemi var, büyük otellerden çay ocaklarına, berberlerden lokantalara, AVM’lerden ulaştırma firmalarına, uçaklara kadar irili, ufaklı binlerce iş yeri kapanıyor, mal ve hizmet akımı olağanüstü kısıtlanıyor, hatta duruyor ama, işsiz sayısı düşüyor!..
Bu mucizeyi TÜİK başarıyor!..
Yine TÜİK’in verilerinden hareketle:
Geçen yıl çalışan sayısı 28 milyon 100 bin kişi iken, bu yıl çalışan sayısı 25 milyon 600 bine düşüyor. Çalışan sayısı 2.5 milyon kişi azalıyor ama, işsiz sayısı düşüyor!..
TÜİK’e istatistik Nobel’i verilse, yeridir!..
* * *
Saat başı dokuz hak ihlali
Bu koşullarda gelsin "otoriter rejim", gelsin temel hak ve özgürlükleri iyice askıya almak.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi bir rapor hazırlıyor. Rapor ibretlik tespitlerle dolu. Örneğin:
- 2017 ile 2019 arasında saatte 9 kişi hak ihlaline uğradığını öne sürerek, Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor.
- 2017 ile 2019 arasında hak ihlali gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne toplam 478 bin 407 başvuru yapılıyor. Bu başvuruların yüzde 51’i, "tek adam rejimine" geçildikten sonra.
- İşkence ve kötü muamele iddiasıyla 2012 yılında Anayasa Mahkemesi’ne başvuru sayısı sadece 4. 2019 yılında 4 bin 181. Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayan ve fakat işkence ve kötü muamele gördüğünü öne sürenlerin toplam sayısı 9 bin 646.
- İşkence ve kötü muamele verilerine "tek adam rejimi" itibariyle bakarsak, 2017 ile 2019 arasında toplam 8 bin 478 başvuru var. Rejimin otoriter niteliğine yeni bir işaret olmak üzere.
- Veriler felaket!.. Adil yargılama hakkının ihlali gerekçesiyle 2012 ile 2019 arasında toplam 222 bin 637 kişi Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor. Bu başvuruların 99 bin 994’ü "tek adam rejimi" döneminde, son iki yılda.
- Yaşam hakkı ihlali gerekçesiyle 2012 yılında Anayasa Mahkemesine 18 kişi başvuruyor. 2019 yılında bu başvuru sayısı 2 bin 352’ye yükseliyor.
Ve ifade özgürlüğü
Bu veriler siyasal sistemin barometresi, "tek adam rejiminin" otoriter niteliğini gösteren resmi veriler. CHP Genel Başkan Yaradımcısı İlgezdi bunları derliyor ve ortaya bu akıl almaz veriler çıkıyor.
O veriler içinde göze batan bir başka gerçek ifade özgürlüğü ile ilgili.
"İfade özgürlüğü ihlal edildiği gerekçesiyle 2012 yılında Anayasa Mahkemesi’ne sadece 7 bireysel başvuru var.
2019 sonu itibariyle bu alandaki başvuru sayısı 3 bin 921."
"Tek adam rejimi" insanların kendilerini özgürce ifade etmelerine izin vermiyor. Sesini çıkardın mı, soluğu mahkemede alıyorsun. Yani:
"Sustukça özgürsün!.."
65'ten geriye 10 kaldı
AKP’nin dilinden düşürmediği "ileri demokrasinin" bir başka yansıması HDP’li belediyelerde yaşanıyor.
Geçen yıl 31 Mart yerel seçimlerinde HDP 67 belediye başkanlığı kazanıyor. Şimdi 15 ay sonra şu döküme bakalım:
- HDP 65 belediye kazanıyor, ama 6 belediye başkanı için Yüksek Seçim Kurulu mazbata vermiyor.
- Kalan 59 belediyeden ikisinde belediye başkanları HDP’den ihraç ediliyor.
- Kalan 57 belediyenin, dün Diyadin Belediyesine atanan kayyımla birlikte, 47’sine kayyım atanıyor.
- 65 belediyeden HDP’ye kala kala 10 belediye kalıyor.
AKP’nin her kesiminden, en tepesinden en az yetkilisine kadar, "demokrasi sandıktır" diye sayısız kez tekrarlanan sözün şu an HDP açısından tablosu bu!..
E, bu durumda işsiz sayısı da azalır, para da basılır, Anayasa Mahkemesi önünde kuyruklar da uzanır, içkiye ve sigaraya zam da yapılır, gümrük vergileri de artırılır...