“Yirmi yıl boyunca halka yalan söylediler. 1970’lerde Vietnam’da olduğu gibi. Afganistan’da savaşmaya değer, savaşta biz üstünüz, dediler”.
Afganistan’da her gelişmeyi “sahte fotoğraflarla” Amerikan halkına ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
İki bin sayfalık doküman, Amerika’nın ‘Afganistan Dosyası’. Afganistan’da savaşan komutanların, Beyaz Saray’da görev yapan danışmanların, diplomatların açıklamalarıyla oluşan bir doküman.
Ünlü gazete “The Washington Post” muhabirlerinden Craig Whitlock o dosyayı ele geçiriyor ve gazete orijinal belgelerden oluşan dokümanları 9 Aralık 2019’da yayınlıyor. Yaklaşık yirmi ay önce.
Doküman, aslında sanki “itirafname”.
Örneğin, üç yıldızlı general Douglas Lute’un sözü ki, o general “Bush ve Obama döneminde Beyaz Saray’da Afganistan danışmanı” olarak görev yapıyor:
“Biz Afganistan’da ne yaptığımızı bilmiyorduk”.
Yine Bush ve Obama’nın, yine Afganistan danışmanı bir diplomat James Dobbins hatayı kabul ederken, işgalci tutumdan yine de vazgeçmiyor:
“Amerika gelecek sefer başka bir ülkeyi işgal ettiğinde ya da orada karışıklık çıkardığında, bir daha Afganistan’daki hatalara düşmeyecek. Biz yoksul ülkeleri zengin etmek, otoriter ülkeleri demokratik yapmak için işgal etmiyoruz. Biz şiddet kullanan ülkelere barış getirmek için işgal ediyoruz ancak, Afganistan’da çuvalladık”.
Hale bakın!
‘Barış getirmek için işgal! Yani şiddet! Ama, barış için şiddet”
“Düzen getirinceye kadar”
The Washington Post’ta yayınlanan dosyadan devam edersek...
“Barış getirmek için” Amerika Afganistan’a 2001’den itibaren:
“ - 775 bin asker gönderiyor. 2.400 askeri ölüyor, 20.589 askeri yaralanıyor.
- Amerikan Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları Afganistan’da 978 milyar dolar harcıyor, buna CIA ve diğer kuruluşların harcamaları dâhil değil”.
Bu kadar insan, bu kadar para? Ortada bir iddia var.
17 Nisan 2002 tarihinde, dönemin Savunma Bakanı Rumsfeld’in bir talimatı:
“Afganistan’a düzen getirinceye kadar, orada kalacağız”.
1 Aralık 2009’da Başkan Obama tam tersini söylüyor:
“Afganistan’da savaşmanın anlamı yok. Afganlılar kendi ülkelerinin sorumluluğunu kendileri üzerine almalı”.
Başkanlar Bush, Obama ve Trump halka hep aynı şeyi söylüyor:
“Afganistan’da yeni bir ülke kurmak tuzağına düşmeyeceğiz”.
Buna rağmen, savaşmaya devam ediyorlar.
Yaklaşık yirmi ay önce yayınlanan belgelere göre, Amerikalı general, diplomat ya da Afganistan danışmanları ortak teşhiste buluşuyor:
“Afganistan’da derebeylik, monarşi ve İslama uygun yaşayan halk için demokratik bir ülke kurmak çok zor, çok uzak ve yabancı”.
Sonuç malum!
Bir trilyonluk maden
Amerika Afganistan’dan çekilirken, “Rusya ve Çin’in Afganistan aşkı” depreşiyor. Taliban’la hemen ilişki kuruyor ikisi de.
Neden?
Geçenlerde CNN derliyor haberi, “ülkenin yaklaşık bir trilyon dolar değerinde işlenmemiş maden rezervi var”.
Demir, bakır, altın gibi rezervlerin yanı sıra, dünyanın en büyük “lityum” rezervine sahip.
Lityum...
“İklim değişikliği ile mücadelede büyük önem taşıyan şarj edilebilir bataryalar ve benzeri teknolojide kullanılıyor, önümüzdeki yıllar için lityum vazgeçilemez madenlerin başında geliyor”.
Lityumla beraber bakır da, yine aynı doğrultuda kullanılabilir madenler arasında.
Bir trilyon dolarlık maden...
Taliban gerici bir terör örgütüymüş filan...
Rusya ve Çin’in umurunda değil, onların gözü o madenlerde.
“Onların aşkı Taliban aşkı filan değil, lityum, bakır ve altın aşkı!”
Günde iki dolar
Bir trilyon dolarlık zenginlik yer altında kuzu kuzu yatıyor ancak, işletilemiyor. Öyle ki:
“IMF’ye göre, Afganistan’ın maden geliri yılda sadece bir milyar dolar düzeyinde”.
Ve yine IMF tahminlerine göre:
“O bir milyar doların yüzde 30 - 40’ı yolsuzluğa gidiyor”.
Halka ne kalıyor?
“Kişi başına, günlük iki dolar”.
Korkunç bir yoksulluk.
O yoksulluğu Taliban şeriat düzeni ile insanlık dışı uygulamalarıyla...
Terörle mi aşacak?
İç karmaşa
Taliban’ın insanlık dışı uygulamalarına direnmeler hemen başlıyor. Direnenler ise adi cinayetlerle öldürülüyor. Elleri arkadan bağlayıp, boğaz keserek, kafasına kurşun sıkarak.
O şiddet ve zorbalığa rağmen Taliban’ın kendisine uygun bir düzen kurması kolay olmayabilir. Nedeni şu:
“Şu anda tek tek direnmelerin yerini, bir süre sonra Şii Hazarlar ile kuzeyde yaşayan Tacikler, Özbekler, Türkmenler gibi farkı etnik grupların direnmeleri alabilir. Toplu direniş ülkeyi bir iç savaşa bile sürükleyebilir”.
Bu görüş Afganistan uzmanı olan diplomatların görüşü.
Bir iç savaş durumunda ise...
“Rusya ve Çin’in aşkı yarıda kalabilir”.