19 Eylül 2021

Ali Erbaş: Bir ilk... Ve toplum rahatsız...

"Siyasi bir figür" haline geliyor, siyasetin tam ortasında yer alıyor, her hali ve tavrıyla "ateşli bir AKP üyesinden" farksız

Kahramanmaraş’ta yaşayan "siyam ikizleri" Sema ve Ayşe Tanrıkulu’yu makamında kabul ediyor, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiriyor, onlara başarılar diliyor.

Hırvatistan İslam Birliği Başkanı Aziz Hasanoviç’i kabul ediyor, acele bir konuşma attırıyor:

"Olmazsa olmazımız, Kur’an ve sünnet çizgisine riayet etmektir. Uluslararası ilahiyat programımız var. Başta Balkanlar olmak üzere, Orta Asya’dan, Afrika’dan çok farklı ülkelerden talebelerimiz var. Hırvatistan’daki Müslümanlar için de, her türlü katkıyı vermeye hazırız."

Türkiye yetmiyor, dışarıya açılıyor!..

Diyanet tarafından düzenlenen "Kerbela Şehitlerini Anma Gününe" katılıyor:

"Muharrem ayının onuncu günü pek çok tarihi hadiseye sahne olmuştur. Hz. Hüseyin’in bugünde şehit edilmesi, Müslümanların ortak hafızasında hüzün mevsimi olarak yer etmiştir."

Ayasofya’nın camii olarak açılışının birinci yılını kutluyor:

"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzalarıyla yayınlanan tarihi kararnameyle Ayasofya-i Kebir Camii-i Şerifi asli hüviyetine kavuşarak, müminlerle buluştu."  

Her derde deva bir Diyanet İşleri Başkanı:

Ali Erbaş. 

Çocuk istismarı

Birilerini kabul ediyor, her yerde hazır ve nazır, her konuşmasında mutlaka dini empoze ediyor:

"Yüce dinimiz İslam, çocuğa yönelik her türlü şiddet ve istismarı menfur bir suç olarak kabul eder. Bu suç hem bu dünyada kanun önünde, hem ahirette Cenab-ı Hakk’ın huzurunda cezasız kalmayacaktır."

Çocuk istismarını da, din üzerinden yorumluyor. Her konuda insanlara din üzerinden ulaşmaya çalışıyor.

 Kitap okumak

Diyarbakır’da Diyanet Vakfı'na ait kitabevini açıyor:

"Kur’an ilk emri okumaktır. İslam Medeniyeti’nin temeli okuma, öğrenme ve öğretmektir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, bu emir doğrultusunda hareket ediyoruz."

Okumakla, kitapla din bağlantısı kuruyor.

Sürekli "din" telkini.

Toplumu "din" ile sürekli yönlendirmek çabası.

 Erdoğan'ın ikinci ortağı gibi

"Siyasi bir figür" haline geliyor, siyasetin tam ortasında yer alıyor, her hali ve tavrıyla "ateşli bir AKP üyesinden" farksız.

Kendisiyle ilgisi olmayan alanlarda boy gösteriyor, örneğin Diyarbakır’da sivil toplum kuruluşlarıyla buluşuyor. O buluşmada, kendisinin konumuna uygun bir olay yaşanıyor.

"Tayyip Erdoğan sivil toplum temsilcileriyle görüşmekte olan Ali Erbaş’ı telefonla arıyor, o telefonla Erdoğan orada bulunan insanlara sesleniyor, ‘Diyanet üzerinden yaşanan spekülatif olayların kendisini üzdüğünü’ belirtiyor."

Ali Erbaş, Erdoğan’ın eli, kolu gibi.

Daha da ilerisi, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in deyimiyle, "Devlet Bahçeli ile birlikte AKP’nin ikinci ortağı gibi."

 TOKİ ve faiz 

Ali Erbaş Erdoğan ve AKP politikalarıyla öyle özdeş hale geliyor ki...

TOKİ evleri kredili satışlara çıkıyor. TOKİ kampanyası "Erdoğan himayesinde ve onun nutkuyla" başlıyor.

Ne var ki, o kredili satışlarda halk "faiz" ödemek zorunda. Gel gör ki, "İslam’a göre faiz haram."

Ali Erbaş acele devrede, bir cuma hutbesi patlatıyor:

"İslam’da faiz kesin olarak haramdır. Ev almak, iş kurmak, bankalardan kredi almak bu kapsamdadır ve caiz değildir."

Ve fakat iş TOKİ’den ev almaya gelince, Ali Erbaş aynı hutbede Erdoğan’a yine koltuk çıkıyor:

"TOKİ aracılığıyla devreye alınan son uygulama ise, devletin alt ve orta gelirli vatandaşlara yönelik sosyal konut projesidir. Bu projede amaç faiz geliri elde etmek değil, vatandaşların ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır. Dolayısıyla, söz konusu projeden yararlanmak caizdir."

Neden caiz?..

Çünkü, Erdoğan TOKİ evlerinin satılmasını ve oradan gelir elde edilmesini bekliyor.

Yine "din üzerinden bir yorum."

Sanki burası İslam Cumhuriyeti!..

 Adli yılın açılışı 

Laikliğe aykırı en net tavırlardan biri yeni adli yılın açılışı ve yeni Yargıtay Binasının hizmete giriş töreni.

Törende önce Tayyip Erdoğan, zerre kadar gerçekliği olmayan "hukuk ve adalet" nutuklarından birini daha attıktan ve yeni Yargıtay Binasını övdükten sonra, övgü sırası, hemen yanında duran Ali Erbaş’a geliyor.

Yargıtay Binası ve adli yıl dualarla açılırken, Ali Erbaş:

"Bu eserin açılışını besmeleyle gerçekleştiriyoruz. Hayırlı ve mübarek eyle Allah’ım, bereketli eyle Allah’ım."

"Hayırlı eylemesini" anlıyorum da, bir binanın açılışı ya da adli yılın başlaması nasıl "bereketli’ olacak, onu anlamak biraz zor.

Ve enflasyon

Ali Erbaş’ın "Erdoğan’ın kankası" olma hızına yetişmek mümkün değil.

"Erdoğan’ın siyasi gündeminde ne varsa, Ali Erbaş cuma hutbeleriyle orada."

Bir yılı aşkın süredir enflasyon, özellikle de gıda fiyatlarındaki anormal artışlar halkın belini büküyor. Erdoğan da, ekonomik kararlar yerine, bir yandan "polisiye denetimlerle" bakkalı, kasabı, manavı suçluyor, diğer yandan destek yine Ali Erbaş’tan geliyor. Son cuma hutbesinde konu Erdoğan’ın gündeminin aynısı.

Erdoğan "enflasyonu en kısa sürede kontrol altına alarak, fahiş fiyatların önüne geçeceğiz, fırsatçılarla mücadele edeceğiz" diyor.

Onun sözleri üzerinden 24 saat geçmeden, Ali Erbaş cuma hutbesinde, Erdoğan’ın deyimleriyle, dini de vurgulayarak:

"Allah’a inanan bir mümin, gayr-ı meşru kazanç yollarına başvurmaz. Fırsatçı davranmaz, fahiş fiyatlarla insanları mağdur etmez. Dünya hırsına kapılıp, harama bulaşmaz."

Gıda fiyatlarındaki artış polis baskınları, müfettiş denetimleri, iş adamlarına tehdit telefonlarıyla önlenemeyince, çare bu bu kez...

"Enflasyonu cuma hutbeleriyle önleme dönemi!.."

Zaten saklamıyor 

Siyasete bu ölçüde bulaşmasını, olur olmaz her alanda boy göstermesini, dini toplumun her alanına yayma çabasını kendisi de itiraf ediyor. İmam Hatipliler Kurultayında:

"Hani, inanç sokakta olmasın, mahallede olmasın, insanın içinde olsun, diye bir anlaşı var ya. İnanç insan ile Allah arasında olsun, evine, ticaretine, siyasetine, adaletine, yargısına yansımasın!.. Görüyorsunuz, ortalığı ayağa kaldırıyorlar."

Dinin her alanda yaygınlaşmasını açıkça savunuyor.

Anayasanın "laik devlet" ilkesine açıkça aykırı.

Hiç çekinmesi filan da yok, ne de olsa, en büyük güvencesi Erdoğan.

1923'ten bu yana örneği yok 

Bir siyasi iktidarla bu ölçüde bütünleşmiş...

Bu ölçüde fütursuz...

Laikliğe açıkça aykırı söylemlerde bulunan...

Tam bir siyaset erbabı gibi davranan...

Hayatın her alanında kendini göstermeye meraklı...

"Bir Diyanet İşleri Başkanı...

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana böyle bir başkan yok."

Halkın yarısından fazlası bu tutum ve söylemlerden rahatsız...

Ama, o bildiğini okumaktan şaşmıyor.

Ödülünü de alıyor:

Erdoğan onu yeniden Başkanlığa atıyor.

"En hızlı AKP’li" olarak, onca hizmete karşılık, hak ediyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"