19 Ocak 2016

AKP’ye AİHM’de 'Nokta'dan' mahkûmiyet

AİHM, 2007'de Nokta Dergisi'ne yönelik aramaya ilişkin davada kararını verdi

13 Nisan 2007 günü saat 12.00’de başlayan arama 16 Nisan 2007 günü sabah saat 05:00’te tamamlanıyor Nokta Dergisi'nde.

Bakırköy Savcılığı'nın emri üzerine polisin Nokta Dergisi'ni arama ve bilgisayarların kopyalama işlemi 65 saat sürüyor.

Derginin aranmasını 12 Nisan’da Genelkurmay Askeri Savcılığı istiyor, Bakırköy Savcılığı hiç zaman yitirmeden, ertesi gün polise arama emri veriyor.

Nokta Dergisi neden aranıyor? “Suçu” (!) şu:

Derginin 23. sayısında “Gene 2004: TSK “Dost” STK’larla işbirliği arayışında ” başlıklı bir haber yayınlanıyor. Bu haberin yayınlanmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından Askeri Savcılığa talimat veriliyor, “ Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na ait bir belgenin sızdırıldığı” iddiasıyla soruşturma başlatılıyor.

Soruşturma son yıllarda artık moda haline gelen “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “yasaklanan bilgileri açıklamak” suçlarına dayandırılıyor.

Bir haberin yayınlanması artık nasıl “örgüt kurmak” ise.

ARAMA EMRİ

Soruşturmanın açılmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi 10 Nisan 2007 tarih ve 2007/345-80 sayılı kararı ile Nokta Dergisinde “arama” yapılmasına karar veriyor.

Arama kararı sadece Nokta Dergisi binası ve eklentilerini değil, onun ötesinde, dergide görevli tüm personelin üstünü, başını, iş yerindeki eşyalarını, onlara verilmiş kurumsal ya da özel bilgisayarlarını kapsıyor.

Hani denir ya, “donlarına kadar arama” emri.

FİKRET İLKİZ’İN İTİRAZI

Ceza ve basın davalarında çok deneyimli bir avukat olan Fikret İlkiz aramaya itiraz ediyor.

“Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi kararının Anayasa’nın 29 ve 30. maddeleri  ile Basın Kanunu’nun 12. ve 25. maddelerine aykırı olduğunu” gerekçesiyle. Arama kararının kaldırılmasını istiyor.

Genelkurmay Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi 24 Nisan’da itirazı kesinlikle ret ediyor.

Kararını İlkiz’e 14 Mayıs’ta bildiriyor.

AİHM’E BAŞVURU

Fikret İlkiz 6 Kasım 2007’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuruyor. İki yönden:

1-Türkiye’deki yasaların gözden geçilerek basın ve yayın hakları önündeki kısıtlamaların kaldırılması, yasaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özellikle 10. maddesinde öngörülen kurallara uygun hale getirilmesi,

2-Nokta Dergisinde çalışan gazeteciler Alper Görmüş, Haşim Akman, Ferda Balancar, Ahmet Şık, Banu Uzpeder ve Nevzat Çiçek’in almakta oldukları ücretlerden mahrum bırakıldıkları ve derginin kapanması nedeniyle işsiz kaldıkları için maddi tazminat olarak zararlarının karşılanması. 

HÜKÜMET: “HUKUKA UYGUN”

AKP Hükümeti, 16 Mayıs 2014 AİHM’e verdiği yanıtta “Nokta Dergisi binasında yapılan arama hukuka uygundur” diyerek, aramayı savunuyor. Şöyle:

“Arama kararı, gizli bilgilerin yayılmasını önlemeyi ve ulusal güvenliği korumayı amaçlamaktadır”.

Ayrıca:

“Gazetecinin haber kaynağını açıklamaya zorlama amacı yoktur”.

Ayrıca:

“Genelkurmay Başkanlığı’nın gizli belgelerini sızdıran kişileri teşhis edebilmek için kanıt elde etmeyi hedeflemektedir”.

Ayrıca:

“Derginin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, Genelkurmay’a bu belgeleri teslim etmeyeceğini ifade etmiştir. Bu durum, başvuranların çalıştığı dergi binasında birtakım suç delillerinin olabileceği yönünde ciddi bir emare teşkil etmektedir”.

Arama kararını AKP Hükümeti canı yürekten savunuyor.

AİHM’İN UZLAŞMA SORUSU

AİHM hükümetin savunması sonrasında avukat Fikret İlkiz’e “uzlaşma talebi olup olmadığını ve tazminat olarak ne miktar istediğini” soruyor.

İlkiz uzlaşmayı geri çeviriyor, 8 Temmuz 2014’te bu soruyu yanıtlıyor:

“Başvurumuzda talep ettiğimiz maddi ve manevi tazminat talebimizi tekrarlıyoruz. Gazeteciler Nokta Dergisinde çalıştıkları sırada her ay; 

Alper Görmüş: 5000 TL. (Genel Yayın Yönetmeni)

Haşim Akman: 3000 TL. (Yazı İşleri Müdürü)

Ferda Balancar: 3000 TL. (Yazı İşleri Müdürü)

Ahmet Şık: 1500 TL. (Muhabir)

Banu Uzpeder: 1500 TL. (Muhabir)

Nevzat Çiçek: 900 TL. (Muhabir) maaş almaktaydılar.

Derginin kapanması nedeniyle bu ücretlerden mahrum bırakıldılar ve işsiz kaldılar”.

Avukat İlkiz her gazeteciye aldığı bu miktar kadar maddi tazminat ve faiz istemini tekrarlıyor. Ayrıca manevi tazminat.

Ve ekliyor: “Uzlaşmak istemiyoruz”.

HÜKÜMETİNİN UZLAŞMA ÖNERİSİ

AKP Hükümet ise, 10 Eylül 2015’te “uzlaşalım” diyor.

Maddi ve manevi zararları karşılığı olmak üzere Alper Görmüş’e beş bin, Ferda Balancar’a üç bin, Haşim Akman’a üç bin, Ahmet Şık’a iki bin, Nevzat Çiçek’a bin beş yüz, Banu Uzpeder’e iki bin Avro ödemeyi öneriyor.

Gazeteciler maaşlarının Türk Lirası olarak aynı karşılığı isterken, hükümetin aynı miktarların Türk Lirası değil, Avro olarak ödenmesini öneriyor. Yani üç bin liraya karşılık üç bin lira değil, üç bin Avro.

Hükümet neden bu kadar cömert? Neden kesenin ağzını açıyor?

Çok basit. Mahkum olmamak için.

Hem o kadar savunuyor, hem de sonradan “ben size istediğinizden daha çok para vereceğim” diyor. Herhalde, mahkum olacağını tahmin ediyor.

İLKİZ REDDETTİ

Hukuken haklı isen, reddedersin. Avukat İlkiz de, onu yapıyor. Hükümetin önerdiği paraları geri çeviriyor, davada ısrar ediyor.

Ret gerekçesi çok önemli:

“Hükümetin çözüm önerisinde basın özgürlüğünün ihlal edildiğine dair bir beyanı yoktur, onun için dostane çözümü kabul etmiyoruz”.

AKP basın özgürlüğünü açıkça ihlal ediyor, ihlal ettiğini biliyor, sonra mahkûm olmaktan ürkerek, davayı kapatmak için daha fazla para öneriyor.

Boşuna, çünkü İlkiz ve o gazeteci arkadaşlar rüşvetin değil, hukukun yerine gelmesi peşinde.

VE MAHKÛMİYET

Hukuki süreç böyle.

Nokta’nın aranması ile ilgili dava AİHM’de sonuçlanıyor. Bugün (19 Ocak 2016) öğleye doğru açıklanan kararda;

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’yi mahkûm ediyor, ifade özgürlüğünü ihlal etmekten dolayı.

AKP döneminde kim bilir, bu kaçıncı mahkûmiyet? Ayrıca;

Alper Görmüş’e 2.750, Haşim Akman ve Ferda Balancar’a 1.650, Ahmet Şık ve Banu Uzpeder’e 850, Nevzat Çiçek’e 500 Avro ödenmesine karar veriyor.

Kararda kimin imzası da var?

Türkiye’nin AİHM’deki yargıcı Işıl Karakaş’ın.

Mahkûmiyet hiç sürpriz değil. AKP dönemindeki hukuk tanımazlığın sonucu.

Yazarın Diğer Yazıları

Apo istedi, DEM yapmadı, Erdoğan bir övgü hazinesi!..

Erdoğan Bahçeli’nin önerisini destekliyor, dolayısıyla Apo’nun önce DEM, sonra Kandil ile fiili diyaloğunu onaylıyor. Öyle ya, terörü sonlandırmaya katkı verecekse, Apo Kandil ile diyaloğa girmeden nasıl çözecek?..

Kandil önce Apo’yu mu dinler, yoksa Amerika’yı mı?

Apo gelecek, DEM Grubunda konuşacak, PKK’ya “silah bırak” diyecek, PKK ve YPG de silah bırakacak!.. Meclis’e gelip konuşması gibi, hiçbir politika ile örtüşmeyen öneri bir yana...

Bahçeli’nin baştankara çıkışına karşı: İspanya modeli

Hiçbir partiyle konuşmadan hatta, belki kendi partisinin organlarıyla bile görüşmeden, Bahçeli’nin çıkışı elbette pek çok kuşkuyu beraberinde getiriyor. Ortada devlet kurumlarının hazırladığı böyle bir plan var mı?..

"
"