17 Haziran 2016

AİHM’den "özel hayat" dersi

Ne işle uğraşırlarsa uğraşsınlar, tanınan insanların özel hayatları toplumu ilgilendirir, onlarla ilgili haber, yorum ve fotoğraflar da buz gibi yayınlanır

Politikacılar, sporcular (oyuncu ya da teknik direktörler), sahne yıldızları (aktörler ya da aktrisler, şarkıcılar, türkücüler, yönetmenler), iş adamları ya da herhangi bir alanda öne çıkmış kamu oyunun gözü önündeki değişik meslek sahipleri genellikle aynı yakınmada birleşiyor.

“Kendileriyle ilgili haberlere, özel hayatlarına ilişkin yazı ve fotoğraflara” çok kızıyor. Hele de, istemedikleri bir yazı ve fotoğraf yayınlandığında, medyaya söylemediklerini  bırakmıyor.

Hakarete varan sözler, “sizin başka işiniz yok mu, ne hakla benim fotoğrafımı çekiyorsunuz, yazdıklarınızın hepsi yalan, git işine kardeşim, çekil git önümden” ve de elbette gazetecilik dersi:

“Sizin bu yaptığınız gazetecilik filan değil, resmen özel hayata müdahale.”

İster Cumhurbaşkanı, ister Başbakan, ister herhangi bir bakan ya da saydığım meslek sahiplerinin bu yakınmaları artık sıradan hale geliyor. Zaman zaman daha da büyük laflar ve itirazlarla. Hatta, zaman zaman yumrukların konuştuğu, kameraların kırıldığı bile oluyor.

 

Günther Jauch evlendi

 

Almanya’da çok ünlü bir TV sunucusu var, Günther Jauch. O da gazeteci, özellikle siyasal tartışma programlarının bir numaralı sunucusu. Programları büyük ilgiyle izleniyor.

Altını yeniden çiziyorum, “o bir gazeteci.”

Jauch 2006 yılında evleniyor. Evlenirken medyaya haber veriyor:

“Bizim düğünümüzle ilgili hiç bir haber ve fotoğraf yayınlanmasını istemiyoruz. Bu bizim özel hayatımız ve özel hayatımıza müdahale edilmesini istemiyoruz.”

Jauch çifti sadece yakın dostlarını çağırdıkları bir törenle evleniyor.

 

Bunte dergisi

 

Onların “haber istemiyoruz” uyarısına rağmen, Bunte ki, hem magazin, hem siyaset içerikli bir dergi, evlilik töreni ile ilgili haberler, yazılar ve fotoğraflar yayınlıyor.

O kadar sıkı önleme rağmen, tam gazetecilik başarısı.

Jauch çifti küplere biniyor ki, “o bir gazeteci”, “bu gazetecilik filan değil, etik kurallara aykırı” diye ver yansın ediyor.

Orada kalmıyor.

Bunte aleyhine maddi ve manevi zarar gördükleri gerekçesiyle toplam 325 bin Avro tutarında tazminat davası açıyor.

Gazeteciliği en çok koruması gereken bir kişi, mesleği zaten gazetecilik, üstelik anlı şanlı bir sunucu, gazetecilik aleyhine mahkemeye gidiyor.

Aslında Jauch kendisiyle ilgili haberlere genellikle açıklama gönderen bir alışkanlığa sahip. Bu kez açıklama yerine dava açıyor.

 

Alman mahkemeleri

 

Önce Alman Sulh Mahkemesi, ardından Alman Anayasa Mahkemesi aynı kararda birleşiyor:

“Davanın reddine...”

Her iki mahkemenin gerekçesi aynı:

“Özel hayatın gizliliği burada geçerli değildir, dergi ifade özgürlüğünü kullanmıştır.”

Jauch bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuruyor. AİHM daha geniş bir yorumla benzer bir karara imza atıyor:

Jauch tanınmış bir TV sunucusudur. Onun evlilik haberleri toplumu ilgilendirir. Tanınmış insanların özel hayatı ve onların kişisel hukuku arasında bir denge vardır. O denge basının ifade özgürlüğünden daha önde değildir. Basın ifade özgürlüğünü kullanmıştır.

Kaldı ki, yayınlanan haberlerin içeriğine itiraz edilmemiştir.

Davanın reddine...”

Yanılmıyorsam, AİHM kararı çok yeni, hatta dün bile olabilir.

 

Bizde çok sık rastlanıyor

 

Bu örneği aktarmamın nedeni açık.

Bizde gün geçmiyor ki, magazin, spor ya da siyaset sayfalarında, birileri kendileriyle ilgili haberlere, çekilmek istenen fotoğraflara itiraz etmesin. Dediğim gibi, hatta kavga etmesin.

Sarıldıkları ana konu, “özel hayat.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ortada. AİHM kararı olduğu için bundan böyle bizi de bağlıyor. Bizde de, geçerli.

Cümle aleme bir kez daha duyurulur:

Ne işle uğraşırlarsa uğraşsınlar, tanınan insanların özel hayatları toplumu ilgilendirir, onlarla ilgili haber, yorum ve fotoğraflar da buz gibi yayınlanır.

Mahkeme kararı ile sabit.

Gerisi hikâye.

Nokta.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"