12 Temmuz 2022

AİHM'in Kavala kararı: Türkiye'nin 200 yıllık çabası

Hem AİHM kararını hiçe saymak, hem Avrupa Birliği'nde olmak mümkün değil

Ocak 1999.

"Adil yargılama istiyorum."

Diyen kim?..

Recep Tayyip Erdoğan.

Adil yargılamayı kimden istiyor?..

"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM)."

Bu Erdoğan'ın ilk başvurusu. Okuduğu şiir nedeniyle mahkum olan, mahkumiyeti onanan, bunun üzerine AİHM'e başvuran Recep Tayyip Erdoğan!..

Şubat 2002.

"Adli sicil kaydımın, sabıkanın silinmesini istiyorum."

İsteyen kim?..

Recep Tayyip Erdoğan.

Kimden istiyor?..

"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden."

Hangi gerekçeyle?..

"Özgürlüklere sınırlama getirildiği ve hukuk dışı yollarla halkın iradesinin önüne geçildiği" iddiasıyla.

Bu Erdoğan'ın AİHM'e ikinci başvurusu.

"Milletimizin özgürlük mücadelesi"

Eylül 2002.

"Milletvekili olmam engelleniyor."

Bunu kim söylüyor?..

Recep Tayyip Erdoğan.

Engelin kaldırmasını kimden istiyor?..

"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden."

AİHM'e başvurusuyla ilgili hangi açıklamayı yapıyor?..

"Hakkımızı son noktasına kadar arayacağız. Bu benim özgürlük ve demokrasi mücadelem olmaktan çıkmıştır. Bu milletimizin özgürlük mücadelesidir."

Bu Erdoğan'ın AİHM'e üçüncü başvurusu.

AİHM'e başvurmak, hakkını AİHM'de aramak, Erdoğan'a göre, ‘özgürlük mücadelesi'.

Önüne ne zaman hukuki bir engel çıkarsa, anında AİHM'e koşuyor.

"Hakkını ve hukuku aramak, adaletin yerine gelmesini sağlamak üzere!..

"Yeni Erdoğan" bile

13 Mart 2017.

Dönemin Aile Bakanı Fatma Betül Sayan'ın Hollanda'da sınır dışı edilmesi, orada seçim propagandası yapmasına izin verilmemesi üzerine, Erdoğan:

"Bunların yaptığı ne AB ilkelerine, ne İnsan Hakları Bildirgesine, hiç bir yere uymaz. Bunlar hukuk tanımazdır. Biz şimdi AİHM'e gideceğiz."

Bırakın ‘eski Erdoğan'ı', 2002'lerin ilk yıllarından sonraki dönemi, 2017'de Cumhurbaşkanı seçildiği zaman bile, ‘yeni Erdoğan' bile hakkını AİHM'de arıyor.

Suçladığı kimse ya da ülkeleri ‘hukuk tanımaz' ilan ederken...

"Hukukun tanınması için AİHM'e başvuracağını" söylüyor.

Yani AİHM Erdoğan için "hak, hukuk ve özgürlük" kapısı. AİHM'e o kadar çok güveniyor.

"Yok hükmündedir"

Kendi hakkını savunmak, adalete ulaşmak için üç kez AİHM'e başvuran Erdoğan...

"Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında AİHM'in ‘derhal serbest bırakılmalı' yönünde verdiği kararlarla ilgili olarak...

Yok hükmündedir" diyebiliyor.

Yani hukuku tanımıyor!..

Bir kaç kez verilen tahliye kararlarının hiç birini yerine getirmiyor.

Dünkü Kavala kararı

Kararlara uymadığı için Osman Kavala ile ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dün "Türkiye'nin imzası bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni yerine getirmediğini" tespit ediyor.

Sözleşmenin 46. maddesi çok açık:

"Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme'nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt eder."

Türkiye bu anlaşmaya sadık kalmıyor, yani uluslararası hukuku hiçe sayıyor.

Oysa:

"Anayasa Madde 90,

Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır."

Anayasa bu kadar açık!..

Buna rağmen, Osman Kavala ve ayrıca AİHM'in yine tahliye kararına rağmen, Selahattin Demirtaş da tahliye edilmiyor.    

Daha yeni, 3 Şubat 2022'de, yine Osman Kavala'nın bir kez daha tahliye kararı üzerine Erdoğan:

"Esasen AİHM bizim mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar veremez."

Madem veremez...

Erdoğan'a sormak gerek:

"Hakkını aramak için kendisi neden AİHM'e gitti?.. Hem de üç kez, neden?.."

Kaldı ki, Anayasa'nın 90. maddesi orada duruyor.

Batı'dan kopmak

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin verdiği karar "olağanüstü ciddi ve tarihsel bir karar".

Türkiye AİHM kararına hâlâ uymaz ve yine kendi bildiğini okursa ki, Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün  karar sonrasında dün yaptığı ilk açıklama buna işaret ediyor...

"Türkiye bir kavşak noktasına doğru gidiyor.

Hak ve hukuku hiçe sayan, adaleti görmezden gelen bir ülke konumunda,

Demokrasiye, insan haklarına, temel hak ve özgürlüklere onulmaz biçimde veda etmek..."

Bunu bir adım ileriye götürürsek...

Avrupa Konseyi son aşamada Türkiye'nin üyeliğine son verirse...

"Türkiye Batı'dan kopma sürecine girebilir.

1839 Tanzimat Fermanı ile başlayan, 200 yıllık Batılaşma çabası son nefesini verebilir."

Çelişkili ifadeler

Batı'dan kopmaya doğru yol alırken, Erdoğan'ın bir sözü diğerini tutmuyor.

21 Kasım 2020'de:

"Biz kendimizi başka yerde değil, Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa Birliği ile kuracağımızı tasavvur ediyoruz."

Yani, Batı'ya bağlı!..

13 Ocak 2022...

Avrupa Birliği ülkelerinin Ankara'daki büyükelçileri ile yaptığı toplantıda:

"Avrupa Birliği bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor."

Yani, Batı'ya bağlı!..

Hem AİHM kararını hiçe saymak, hem Avrupa Birliği'nde olmak mümkün değil.

Kaldı ki...

O zaman kendin için koşa koşa gittiğin AİHM'in Osman Kavala kararını neden uygulamıyorsun?..

Nedir bunun altında yatan?..

Tarih bazen hiç tahmin edilmeyen biçimde yazılıyor.

İnatla ve hukuk dışı, yerine getirilmeyen bir AİHM kararı ve 200 yıllık çaba!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesini, 1969da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyette ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyette önce Yayın Koordinatörü, 1999da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003te Hürriyet Gazetesinde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyetiin çeşitli ödülleri yanında, 2014te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TVnin Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bu karanlıkta Tuncer Bakırhan’ın “demokratik zemini müsait!..”

Orta Çağ benzeri, hiç olmadığı kadar karanlık, karanlık, karanlık günler!..

Acıklı bir güldürü: Asgari Ücret Komisyonu

Kendisine yakın sermaye gruplarının vergilerini defalarca siliyor, onlara defalarca teşvik armağan ediyor. Sildiği milyarlarca lirayı asgari ücretlilere aktarsa... Milyonlarca çalışan hiç böyle “acıklı bir güldürü” izlemek zorunda kalır mı?.

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

"
"