“-Taliban’ı yeteri kadar sert bulmuyor.
- Sadece Afganistan’da değil, tüm İslam ülkelerinde tek bir siyasal oluşum kurmayı amaçlıyor.
- Hilafetin kendisine bağlı olduğunu ilan ediyor.
- İslam’ın daha hoşgörüsüz Vahabi/Selefi mezhebine sadık kalıyor, Şiileri dinsiz olarak görüyor.
- Afganistan’ın belli bölgelerini elinde tutuyor ve fakat bütün Afganistan’ı ele geçirmeye çalışıyor.
- Taliban’ı Amerikan kuklası olarak görüyor”.
Kim bunlar?
Taliban gibi en kökten dinci bir terör örgütünü bile, “yeteri kadar sert bulmayanlar” kim?
Önceki akşam Kabil Havaalanı’nı kana bulayan “IŞİD - K” simgeli, “IŞİD’in Horasan” kolu olarak anılan, yine azgın bir terör örgütü.
Taliban amacının Afganistan’la sınırlı olduğunu söylerken, IŞİD-K tüm İslam ülkelerinde “şeriat” ilanından yana. “Şeriat… En katı, en kanlı uygulamalarla”.
İki terör örgütü anlaşamıyor ve Ocak 2015’te birbirlerine savaş ilan ediyor. O tarihten bu yana her fırsatta bölgede çok kanlı çatışmalara giriyorlar.
Taliban Hanefi mezhebine bağlı, tasavvuf inancına sahip. IŞİD - K bunları reddediyor.
Ayrılan militanlar
Taliban’ın din adamları fetvalar verip, “IŞİD - K’ya karşı mücadelenin dinin gereği olduğunu” savunuyor.
Horasan Farsça, “güneşin yükseldiği yer” anlamını taşıyor.
Suriye ve Irak’ta gücünü kaybetmesinden sonra, oralardan ayrılarak, Afganistan’a, Tacikistan ve Özbekistan’a gelen bir grup IŞİD militanı başlangıçta yüz kişiyle sınırlı olan IŞİD Horasan örgütünü kuruyor.
Sonradan bölgedeki çeşitli ülkelerden gelen militanların katılmasıyla, bu arada Taliban’dan da ayrılanlarla giderek güç kazanıyor.
Horasan... “Güneşin yükseldiği yer... İslamın yükseleceği yer!”
Terörle, kanla, zorbalıkla, akla gelemeyecek her türlü insanlık dışı cinayetlerle...
“Taliban ve IŞİD Horasan, ya da kısaltılmış haliyle IŞİD -K... Al birini, vur ötekine!”
Toprak ve ideoloji
2015’ten bu yana iki terör örgütü defalarca karşı karşıya geliyor. Taliban Kabil’i ele geçirince, herkes IŞİD - K’dan saldırı bekliyor ve IŞİD -K ilk saldırıyı önceki akşam Kabil Havaalanı’nda gerçekleştiriyor.
İki terör örgütü arasında hem “ideolojik” ayrılıklar var, hem “toprak kavgası”, yani Afganistan’ı ele geçirme savaşı var.
Bu iki örgüt önde görünüyor, ikisinin de arkasında irili, ufaklı terör örgütleri ve feodal kabileler var. Afganistan tam anlamıyla, “Orta Çağ’daki feodal düzenin uzantısı”. Son derece geri ekonomik yapısıyla, sosyal düzeniyle, feodal ilişkileriyle, dünya genelinde hiç bir geçerliği olmayan değer yargılarıyla ve de asıl ve asıl “her türlü ölçü ve anlayışın ötesindeki dini bağlar ve inançlarla”.
Bu ikisi şimdi hem toprak kavgasına tutuşuyor, hem din kavgasına.
Başka bir kavgaları daha var:
“Bölgedeki Pakistanlı, Tacik ve Özbek kökenli militanları kendine bağlamak kavgası”.
Amerika ürktü
IŞİD - K’nın amaçları ve yöntemleri çarpıcı bir sonuç yaratıyor:
“2019 yılında IŞİD Horasan’ın saldırıları artınca, Amerika Taliban’la görüşüyor. IŞİD’in saldırılarının Avrupa ve Amerika’ya genişleyebileceğinden ürküyor, Taliban’ı destekliyor”.
O destek sürerken, IŞİD – K, Taliban’la işbirliği yaptığını söylediği feodal aşiretlere saldırıyor ve büyük katliamlar gerçekleştiriyor.
“Kabilelerin gözü önünde yakaladığı Taliban yöneticilerinin başlarını kesiyor”.
Yıllar içinde pek çok Taliban ve IŞİD - K militanı birbirini öldürüyor.
Bu kan durmaz
Bu ölçüde karmaşık, farklı mezhepler, farklı etnik yapılar ve fakat tek bir bileşen:
“İslam”.
Onların anladıkları İslam’ı hiç bir Müslüman ülke kabul etmiyor.
İslam’ı farklı yorumladıkları için birbirleriyle savaşıyor, birbirlerinden ayrı terör örgütleri kuruyor.
Hangi terör örgütünün, ne zaman, kimle, ne için işbirliği yapacağı, ne zaman, nerede, kime saldıracağı hiç belli değil.
O nedenle, feodal yapıdaki Afganistan’da kan kolay kolay duracağa benzemiyor.
Nereden bu silahlar?
Terör örgütlerinin kendi inanç ve eylemleri bir yana...
Burada uluslararası açıdan sorulması gereken ve her zaman sorulan başka sorular var:
“- Bu terör örgütleri bu silahları, bu cephaneleri nereden buluyor?
- O silah ve cephaneleri terör örgütlerine hangi ülkeler satıyor?
- Terör örgütleri silah ve cephane satın alacak parayı nereden buluyor?
-Militanlarını besleyecek parayı nereden buluyor?..”
Kendi sattıkları silahlarla vurulan ülkeler, sonradan ayağa kalkıyor ve “teröre karşı savaş” ilan ediyor!
İnsanlık adına, trajikomik sahneler.
Elbette “hayır”
Afganistan şu anda ve herhalde çok uzun bir süre dünyanın en tehlikeli bölgelerinden bir değil, en tehlikeli bölgesi. Çok uzun bir süre oradan daha tehlikeli bir yer yok.
Tayyip Erdoğan dün açıklıyor:
“Taliban ‘güvenliği biz sağlayalım ama havaalanını siz işletin’ diyor. Böyle bir teklifleri var. Şu anda bir kararımız yok. Çünkü orada her an her türlü ölüm mümkün”.
Daha ne? Kendisi de açıkça söylüyor, “orada her an her türlü ölüm mümkün”.
Bunun düşünecek nesi var?
Elbette “hayır!”
İnsanları bile bile ölüme göndermenin alemi ne?
Onca terör örgütü orada aşık atarken...
Terörün yarıştığı ve ne yazık ki, daha da yarışacağı bir ülkede, kimin, ne zaman, nereye saldıracağı belli olmazken...
Ne işletmesi?
Daha ölümcül olan teklifin kendisi. Taliban “güvenliği biz sağlayalım” diyormuş!
Önceki akşam güvenliği nasıl sağladığı belli oluyor. Bu satırların yazıldığı saatlerde, ölü sayısı 100’ü çoktan geçiyor.
Hangi güvenlik?
Elbette “hayır!”