"Bugün hepimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün sayesinde buradayız.
(...) Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük kurucusu Atatürk'ün şu sözlerine katılıyoruz, 'egemenlik korku üzerine kurulmamalıdır.'
(...) Batılı güçlerin Türkiye'yi parçalamaya çalışıp, küçük bir ülke haline getirmek istediklerine karşılık, Atatürk'ün yaptıklarını hatırladıkça, kendisinin büyüklüğünü bir kez daha anlıyor ve etkileniyorum.
(...)Türkiye'yi demokrasiye bağlı bir ülke haline getirdiği için Atatürk'ün büyüklüğü gözümde daha da artıyor.
(...) Yazarlar ve gazeteciler kendilerini özgürce ifade ettiklerinde, sadece temel haklarından birini kullanmakla kalmayıp, ekonomik kalkınma için önemli olan düşünce alış verişini de, körüklemektedir. Barış böyle korunur."
Huzurlarınızda Amerika'nın yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken.
Hayır, bu sözler doğrudan doğruya ona ait değil. Bu sözler 15 Kasım 1999 günü, dönemin Amerikan Başkanı Bill Clinton'ın Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmadan bazı bölümler. Clinton o konuşmasının hemen her iki, üç paragrafında bir Atatürk'ten övgüyle ve saygıyla söz ediyor.
Clinton'ın bu konuşmasını Antony Blinken yazıyor.
Blinken, Amerika'nın yeni Dışişleri Bakanı.
Atatürk sevgisi, demokrasi hayranlığı
Blinken tam bir Atatürk hayranı, Türkiye'yi avucunun içi gibi bilen biri.
Zaman zaman Türkiye'ye gelip gidiyor. Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde "Türkiye'nin Kuzey Irak'taki faaliyetleriyle ilgili" görüşmelerde bulunmak üzere Amerika Ankara'ya bir heyet gönderiyor. O heyetin başında Blinken var.
"Bizimkilerin Blinken'ı çok ama çok dikkate almasında yarar var:
- Atatürk'e duyduğu saygı ve sevgiden dolayı,
- Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'ten dolayı,
- Atatürk ve silah arkadaşlarının yürüttüğü Kurtuluş Savaşı'ndan dolayı."
Hani var ya, "iki ayyaş" gibi sözler Amerika'nın yeni Dışişleri Bakanı'na göre değil!..
Blinken'in Atatürk'e duyduğu saygı ve sevgiyi bizimkilerin dikkate almasında yarar var!..
Ayrıca, Cumhuriyet ve demokrasi değerleri onda epey önde gidiyor.
Temel hak ve özgürlüklere, basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne çok değer ve öncelik veriyor.
"Bizimkilerin" bunları bilmesinde yarar var.
Sonra "baltayı taşa vurmak" gibi durumlar içinden çıkılmaz durumlara dönüşebilir!..
"Sözde müttefik"
İşte, o Blinken...
Önceki gün Başkan Biden'ın yemin töreni sonrasında Amerikan usüllerine göre, Senatoda soru - cevap seansında, daha ilk dakikalarda sözü Türkiye'ye getiriyor:
"Sözde müttefikimiz Türkiye'nin S - 400 hava savunma sistemini stratejik rakibimiz Rusya'dan satın alarak, Rusya ile aynı çizgiye gelmesi kabul edilemez.
Var olan yaptırımları gözden geçirerek, daha fazla ne yapılması gerektiğine ilişkin bir karar vermek zorundayız."
Daha göreve başlamadan, daha koltuğuna oturmadan Blinken'ın söylediği sözler, "sözde müttefik" nitelemesi, Biden yönetimi ile Ankara'nın işinin, tahmin edildiği gibi, kolay olmayacağını gösteriyor.
Batı basını
Biden'ın yemin töreniyle ilgili haberleri verirken, Batı Basını Blinken'ın bu çıkışına da, geniş yer ayırıyor, üzerine yorumlar yazılıyor.
O yorumlardan birinde:
"Tayyip Erdoğan ciddi baskı altında, şu nda onun müttefiklere ihtiyacı var.
2017 yılında yeni Başkan Joe Biden Ankara'yı ziyaretinden sonra Erdoğan'ı 'otokrat' olarak nitelemiş ve "yürüttüğü politikanın bedelini ödemek zorunda" demişti.
NATO kurallarına aykırı olarak Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S - 400'lerden dolayı, Kongrenin karar verdiği yaptırımlardan hareketle, Biden Türkiye'yi başka yaptırımlarla tehdit ediyor." (21 Ocak 2021 tarihli Die Welt gazetesi, Internet sayfası, Christoph Schiltz ile Marion Sendker imzalı yorum).
"Enflasyon yüzde 37"
Aynı yorumda Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri, Erdoğan'ın AB ile yeniden bir araya gelmek isteği eleştirel biçimde kaleme alınırken:
"Türk ekonomisi şu anda acil olarak yatırımlara ihtiyaç duymaktadır ki, o yatırımlar ancak Avrupa Birliği'nden gelebilir.
Resmi olmayan enflasyon oranı şu anda yüzde 37 dolayındadır. Ayrıca, iş görebilen her dört yetişkinden biri işsiz durumdadır."
İster Amerika ile ilişkiler, ister AB ile, Türkiye'yi Batı'da artık hiç iyi gözle bakılmıyor. Buna benzer pek çok yorum yayınlanıyor.
Temelinde "demokratik rejimden büyük sapma" yatıyor.
Biden zaten Erdoğan'ı "otokrat" olarak niteliyor, muhtemelen Blinken da, aynı düşüncede.