12 Şubat 2022

94'ü unutma: Altı yetmez, aç kollarını!..

Otoriter rejimden iktidarı seçimle devralmanın anahtarı bütün muhalefetin elinde. Armudun sapı, üzümün çöpü demeden, bir araya gelmek koşuluyla

"Meksika...

71 yıl boyunca otoriter sistem altında inliyor, ızdırap 2000 yılında sona eriyor.

Bir araya gelen, birleşen muhalefet...

Önce yerel seçimleri kazanıyor."

Yerel seçimler ardından yapılan genel seçimlerde iktidara gelen muhalefet bloğu ülkede demokrasiye geçişi yeniden sağlıyor.

"Malezya...

1957'den itibaren 2018 yılına kadar otoriter rejimle yönetiliyor.

61 yıl boyunca Malezya'da muhalefet parçalı.

2018 seçimlerinde ‘Umut İttifakı' çerçevesinde yedi muhalefet partisi bir araya geliyor, seçimlere kazanıyor ve Malezya demokrasiye geçiyor."

Otuz beş ülkenin on beşi

Son yıllarda dünyada demokrasiler ciddi tehlikelerle karşı karşıya, pek çok ülke otoriter sistemlerin tehdidi altında.

Yeni yazılan siyasal içerikli kitapların, makalelerin önemli bölümü bir yandan bu tehdidi anlatırken, diğer yandan "demokrasiye yeniden dönüşün" formülleri, yöntemleri üzerinde duruyor.

O formüller ve yöntemler sır değil, Kaf Dağı'nın ardında hiç değil:

"Muhalefetin birleşmesi...

Ve...

Muhalefetin birleşmesi...

Ve...

Muhalefetin birleşmesi.."

Son yirmi yılda "muhalefetin birleşmesi" sonucunda otuz beş ülkeden on beşinde demokrasiye geçiliyor.

Gana, Malezya, Meksika, Peru, Tayvan, Slovakya bunun örnekleri.

Konu inceleyen makalelerden biri de, "Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES)" tarafından yayımlanıyor.

‘Demokrasiye Geçiş İçin İttifak ve Mutabakat Senaryoları' başlığını taşıyan raporu Prof.Dr. Murat Somer, Seren Selvin Korkmaz ve Edgar Şar kaleme alıyor.

Yukarıda ülkelerle ilgili verdiğim örnekleri ben bu makaleden yararlanarak, aktarıyorum.

Önce 94'e gidelim

"Otoriter rejimden demokrasiye geçişin altın anahtarı muhalefetin birleşmesi."

Her türlü senaryonun tek ve vazgeçilmez koşulu birleşmekten geçiyor.

Tersi olursa, kaybetmek her zaman mümkün.

1994 İstanbul Büyükşehir Belediye seçimi "dağınıklığın" tipik örneklerinden biri.

Gerçi, o seçim genel seçim değil. Otoriter rejim yok, otoriter rejime karşı bir direniş ya da tavır filan da yok.

Ancak, dağınıklığın maliyeti 1994 yılında başlıyor, o açıdan unutulmaması gereken bir örnek.

1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını Refah Partisi adayı Tayyip Erdoğan kazanıyor, yüzde 25.19 oy oranıyla.

Toplam oyların ancak dörtte birini alıyor ve fakat seçimi kazanıyor.

Diğer partilerin adayları?..

"ANAP yüzde 22.14, SHP yüzde 20.3, DYP yüzde 15.46, DSP yüzde 12.38."

Diğer partilerin dağınıklığı sonucu aradan Tayyip Erdoğan çıkıyor.

O seçim Erdoğan'ı bugünlere getiren siyasal yolun başlangıcı.

Dolayısıyla, ülkeyi bugünkü siyasal ve ekonomik krize sürükleyen yolun da başlangıcı. 

Gelelim bugüne

Bugün bizim siyasal tarihimizin çok ve fakat çok önemli günlerinden biri.

Bugün muhalefetteki altı parti lideri, ülkeyi otoriter rejimden kurtarıp, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş amacıyla bir araya geliyor.

"CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti liderleri buluşuyor."

Parlamenter sistemi nasıl kuracaklar, hangi yol haritasını izleyecekler, buluştukları ilkeler neler, birbirlerine olan güveni nasıl sürdürecekler gibi temel konuların ele alınacağı bir buluşma.

Çok umut verici.

Dört vazgeçilmez koşul

Umut vermek yetmiyor, başarmak şart. 

İktidar bloğu muhalefeti bölmek için sürekli uğraşıyor. Gerek demeçlerle, gerekse örneğin Tayyip Erdoğan'ın bir ara Oğuzhan Asiltürk kanalıyla Saadet Partisi'ni yanına çekmek çabası gibi.

Başarı için dört zorunlu koşul var:

"1- Orta hareket etmek.

2- Toplumu kutuplaştırmaktan uzak durmak.

3- Yaratıcı iletişim yöntemleri geliştirmek.

4- Pozitif toplumsal sinerji oluşturmak." (Adı geçen makale, s.14).

Bu ilkeler iyi de, içi nasıl doldurulacak?..

İşte, bir araya gelmenin, buluşmanın özü burada.

O genel anlamda siyaset deneyiminden, diğer ülke örneklerinden ve halktan edinilen pratiklerden özümsenmesi gereken bir konu.

Ana başlık: Tek aday

Hepsi tek tek önemli ama, asıl önemli olan şu:

"Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin TEK BİR ADAY göstermesi, otoriter rejimin sonlandırılması açısından hayati önemde."

Tek bir aday sadece oyların aynı kişide koplanmasını sağlamıyor. Aynı zamanda:

Halkta güven yaratıyor, halkı ikna ediyor, seçimi muhalefetin adayı kazanır, yönünde inanç oluşturuyor.

Tuzağı kırmak

Bugün altı partinin lideri bir araya geliyor.

Çok iyi, çok güzel.

"Ama, yetmez!..

Ve...

Ama, yetmez!.."

Bugün bir araya gelecek altı liderin ve o masada olmayacak muhalefetteki diğer parti liderlerinin başka ortak bir sorumluluğu var:

"O altı lider diğer muhalefet partilerini kucaklayacak...

Diğer partiler de, bu davete katılacak."

Aralarındaki ideolojik farklılıkları aşarak...

Geçmişteki çatışmalarını unutarak...

İktidar bloğunun muhalefeti kutuplaştırma tuzağını kırarak...

Sol ittifak

Altı partinin bir araya gelmesine karşılık, HDP'nin başını çektiği bir başka muhalefet ittifakı söz konusu:

"Sol İttifak."

Tarih, bilim, pratik ve diğer ülke örnekleri hep aynı yönü işaret ediyor:

"Bölünmek yanlıştır!.."

Gönlüm "Sol İttifak'tan" yana olsa bile...

Gönlüm "Sol" olsa bile...

"Sol İttifak başlığı altında, başka bir ittifak kurmak yanlış.

HDP'nin de, TİP'in de, Türkiye Komünist Partisi'nin de, diğer sol partilerin de, kurmayı tasarladıkları Sol İttifak'tan vazgeçmeyi düşünmeleri gerek.

Bu arada Meral Akşener'e ve Mithat Sancar'a selam olsun, İyi Parti ile HDP'nin, hiç bir komplekse ve AKP ile MHP'nin tahrikine kapılmadan el sıkışmaları gerek."

Her yönüyle çökmüş, başta ekonomi olmak üzere, her türlü krizle debelenen bir ülkede...

Otoriter rejimden iktidarı seçimle devralmanın anahtarı bütün muhalefetin elinde.

Armudun sapı, üzümün çöpü demeden, bir araya gelmek koşuluyla.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"