"Trenle gitmiyor.
Evinin bulunduğu Wilnington'dan 20 Ocak'ta yemin ederek, göreve başlayacağı Washington'a Başkan Biden bu kez trenle gitmiyor."
Oysa, yıllar yılı evinden Washington'a bir buçuk saat süren tren yolculuğu ile gidiyor.
Ancak, 20 Ocak günü Amerika'nın iç istihbarat ve güvenlik gücü FBI onun gidiş aracını ve yolunu değiştiriyor, "her ihtimale karşı, önlem olmak üzere."
O önlemler Washington ve Beyaz Saray ve Kongre çevresinde de, alabildiğine artırılıyor. Beyaz Saray ve Kongre bölgesi kapatılıyor, tırmanması imkansız, dikenli demir perdeler çekiliyor.
Ayrıca on beş bin ulusal muhafız!..
Bu olağanüstü önlemler dizisi neyin nesi?..
"Yeni Başkan Biden törenle göreve başlayacak!.."
Kendi ülkesinde!... Kendi başkentinde!..
Bu kadar anormal bir durum.
Komutanların açıklaması
Genelkurmay Başkanı ile kara, hava, deniz kuvvet komutanlarına ek olarak, deniz piyadeleri, sahil güvenlik, uzay kuvvetleri komutanları ve Genelkurmay Başkan Yardımcısı olmak üzere, Amerikan Silahlı Kuvvetlerinde komuta kademesi beş general ve üç amiralden, sekiz komutandan oluşuyor.
Kaybettiği seçime rağmen, Trump'ın "gitmem de, gitmem" diye tutturması yetmiyor, o düşüncesini uygulamak amacıyla, kendi yandaşlarını sokağa döküyor, onları Kongre'nin basılmasına yönlendiriyor.
"Açıkça, sivil darbe teşebbüsü."
Amerika'da faşizmin ayak sesleri...
6 Ocak günü yaşanan o "isyan provasından" sonra, Amerika'da hiç görülmeyen, başka bir olay yaşanıyor:
"Adil ve demokratik yöntemle yapılan seçimi Başkan Biden kazanmıştır. Yeni Başkomutanımız Başkan Biden'dır. Ordu Başkan Biden'nın emrindedir.
Ordu sivil liderliğin emrine uyacak, Amerikan Anayasası'nı yerli ve yabancı düşmanlara karşı koruyacaktır.
Halkın canını ve malını korumaya, kamu güvenliğini sağlamaya yardımcı olacaktır.
Anayasal süreci aksatacak herhangi bir eylem geleneklerimize, değerlerimize ve yeminlerimize aykırıdır.
Meclis'te hukukun üstünlüğüne aykırı eylemlere tanık olan bizler, ifade ve toplanma özgürlüğünün kimseye şiddet, isyan ve ayaklanma hakkını tanımadığı inancındayız."
Ender değil, ordudan hiç görülmeyen bir açıklama.
Ordunun siyaset dışında kaldığı, siyasete hiçbir biçimde karışmadığı bir ülkede, komutanlar seçilmiş Başkana sadakatlerini gösteren böyle bir açıklama yapıyor.
Amerikan demokrasi tarihine geçecek bir açıklama.
İsyana çağrı
Trump 6 Ocak 2021 günü ne yapmak istiyor?..
- Seçimde hile yapıldığını öne sürerek, sürekli "oylarım çalındı" mavalını bir kez daha okuyor.
- Oyların yeniden sayılmasında ısrar ediyor.
- Seçimi kendisinin kazandığını öne sürüyor.
- Taraftarlarını buna inandırıyor.
6 Ocak günü de, seçimden sonra sık sık yaptığı gibi, bu konuları içeren konuşmasının ardından, kendisini dinleyen kalabalığı Kongre Binası'nın baskınına yönlendiriyor.
"Kaybettiği seçime rağmen,
Seçilmiş Başkanı tasfiye denemesi!..
İktidarı zorla ele geçirme denemesi!.."
Açıkça, isyana teşvik!..
Çeşitli ülkelerde, tarihte pek çok görülen ve bundan sonra muhtemelen görülecek olan örneklerin sonuncusu.
"Uzun bıçaklar gecesi"
30 Haziran 1934, Berlin...
Almanya'da faşizmin lideri Hitler arka arkaya yaşanan olaylar, muhalefetin dangalaklığı sonucu ve seçimi tek başına kazanmamasına rağmen, iktidarı ele geçiriyor.
Ancak, o siyasi gücü SA'lar tehdit ediyor.
SA, Sturmabteilung, Fırtına Birlikleri...
"SA'ların ortadan kaldırmak, yerine SS'leri getirmek istiyor."
SS, Schutzstaffel, Koruma Birlikleri...
Ama, önce iktidarını sağlamlaştırmak üzere SA'ların tasfiyesi...
Faşizmin tarihine "Uzun Bıçaklar Gecesi" olarak geçen 30 Haziran 1934 gecesi, Hitler siyasi rakiplerini ve elbette SA komutanlarını öldürtüyor, SA'ların sonunu getiriyor.
O gece, kıyıda köşede demokrasi adına ne kalmışsa, hepsini tasfiye ediyor.
Almanya İkinci Dünya Savaşı'nda yenilgisi ve Hitler'in intiharına kadar, 30 Nisan 1945, demokrasi ile vedalaşıyor.
Benzerlikler
6 Ocak 2021 günü Trump'ın Washington'daki denemesi elbet bir cinayet furyası değil, bununla birlikte:
- Demokrasiye veda denemesi,
- İktidarı zorla ele geçirme denemesi,
- Dolayısıyla, rakiplerini öldürtmek değil ama, tasfiye denemesi.
- Kendine bağlı çapulcular silahla olmasa bile, bastıkları Kongre odalarını dağıtarak, korku salarak, camları çerçeveleri indirerek, seçim sonuçlarının, Trump adına değiştirilmesini talep ediyor.
Bir anlamda:
"Washington'da Uzun Bıçaklar Günü..."
Seçim kazanmıyor
Berlin'deki o tarihle, Washington'daki o tarih arasında bir başka benzerlik var.
"Hitler seçimi kazanmıyor ve aslında hiçbir zaman seçim kazanmadan, Almanya'yı on iki yıl boyunca, dünya ile birlikte, felakete sürüklüyor."
2020 Kasım'ında Trump da seçimi kazanmıyor ama, Amerika'yı hâlâ yönetmeye yelteniyor.
Demokrasiyi ayaklar altına almanın cezası Amerika'da ve Batı ülkelerinde hiç hafif değil.
Kuvvetle muhtemel ki, Trump bunun cezasını demir parmaklıklar arkasında ödeyecektir.