31 Aralık 2016

2016'dan meşrebine uygun veda

Yargı bağımsızlığı sizlere ömür

Her yer karanlık. Elektrikler kesik. Karanlık, soğuk ve susuz.Yaz saati uygulaması, dünyada onca ülke arasında sadece Türkiye’de kalıcı hale getiriliyor. Ve sabahları karanlıklar bir türlü bitmek bilmiyor. O kadar tepki, nafile, yanlıştan dönmek yok.

Kış bastırıyor, havalar haftalardır soğuk gidiyor. Yaz saati uygulamasınını üstüne soğuklar binince, doğalgaz ve elektrik tüketimi hızla artıyor.

Fabrikalara ve konutlara doğalgazı yetiştirmek için BOTAŞ elektrik santrallarına yeteri kadar doğalgaz veremiyor. Bu santrallar devre dışı kalıyor.

Elektrik üretiminde doğalgazın payı Kasım’da yüzde 37.9 iken, Aralık’ta yüzde 31.4’e düşüyor.

Sonuç ortada. Soğuklarla birlikte, yaz saatinde ısrar etmenin faturası ağır oluyor.

Elektrik olmayınca, her yer karanlık, pek çok yer soğuk, hatta susuz.

Böylece Türkiye’nin önemli bölümü, başta İstanbul 2016’yı karanlıkta ve karanlıkla uğurluyor. Tam 2016’nın meşrebine uygun olarak.

Ya Enerji Bakanlığı? Bu kadar kötü bir enerji yönetimi olabilir mi? Yaz saati uygulamasında geri adım bir yana, konuyu tartışmaya yanaşmıyor bile. Meşrebine uygun olarak.

En kötü yıl

2016 Türkiye tarihinin en kötü, en karanlık yıllarından biri, hatta en kötüsü.

En başta terör ve terör. Canlı bombalar, çatışmalar, uzaktan kumanda ile patlatmalar, biri bitmeden diğeri gelen acılar, hayatlarını kaybeden insanlarımız, asker, polis, sivil. Türkiye’nin pek  çok yerinde.

Sönen ocaklar.

Yıkılan kentler.

Ayrıca, sınır ötesinde savaş. Suriye ve Irak sınırlarımızın hemen ötesinde bizim askerlerimiz. Orada verilen kayıplar.

Püskürtülen darbe

Terör ve savaş hepimizin gündemine öyle oturuyor ki, 15 Temmuz darbe girişiminin el birliği ile püskürtülmesi bile, ikinci plana düşüyor.

Oysa, bu topraklarda darbe dört kez yaşanmış, hepsi de amacına ulaşmış, çok ağır yaralarla da olsa, darbenin ilk kez atlatılmış olması 2016’da her türlü olayın önüne geçmesi gerekirken, öyle olmuyor, terör ve terör ve savaş yakamızı bırakmıyor.

Ve darbenin püskürtülmesiyle birlikte hayatımız OHAL’e dönüşüyor.

Tutuklamalar

Ardından gelsin tutuklamalar, bir bölümü FETÖ, bir bölümü PKK bağlantılı.

Kamudan ihraçlar, el konulan firmalar.

Asıl ve asıl yok edilen özgürlükler, tutuklanan gazeteciler, yok edilen ifade ve basın özgürlüğü.

Yetmiyor, tutuklu gazetecilerden bazılarının mal varlıklarına bile konuyor.

Kurulan darbe komisyonunda havanda su dövülüyor, buna karşılık FETÖ bağlantısı, nedense hiç bir siyasiye uzanmıyor.

Ama, akla hayale gelmez bağlantılar kurularak, bol bol gazetecilere, yazarlara, aydınlara, akademisyenlere çarpıyor.

Pek çok gazeteci, yazar, aydın, akademisyen işinden oluyor, tutuklanıyor.

2016 temel hak ve özgürlükler, en başta basın ve ifade özgürlüğünün çok ağır darbeler aldığı en karanlık yıl.

Tutuklanmakla kalmıyor, bazı gazetecilerin mal varlıklarına bile el konuyor.

Bütün bunlar yaşanırken, yılın son gününde bile, hala gazeteciler tutuklanırken, Ahmet Şık, ortaya çıkan devasa sorun kendini bir kez daha gösteriyor:

Yargı bağımsızlığı sizlere ömür.

2016’nın karanlıklarını saymakla bitmez.

İşsizliğin artışı, doların tırmanışı, devalüasyon, ekonomide aşağıya giden göstergeler çok ayrı bir fasıl.

Dış dünyada hızla yalnızlık ve çoğu ülkeyle kavga, yine ayrı bir fasıl.

Beşiktaş U21 

Yılın son ayında kendi çapında bir centilmenlik örneği bile, neleri, nasıl özlediğimizi göstermeye yetiyor.

Aralık başında Beşiktaş U21 takımı ile Fenerbahçe U21 takımları yani gençler, karşılaşıyor.

Maçta Fenerbahçe 3-0 yenik durumda, üç oyuncu değiştiriyor. Değişiklikten sonra bir oyuncusu sakatlanıyor, oyundan çıkmak zorunda kalıyor. Fenerbahçe oyuncu değiştirme hakkını kullandığı için maça on kişiyle devam ediyor.

Bunun üzerine Beşiktaş da, bir oyuncusunu, hakemin de izniyle, oyundan alıyor, 10-10 oynamak, sahada eşitliği sağlamak adına.

Müthiş bir fair play örneği. Bu gibi örneklere öyle aç kalıyoruz ki, kıyısından köşesinden böyle hoş bir olaya tanık olduğumuzda, unutamıyoruz.

Buna karşılık, 2016’yı artık unutmak istiyoruz.

2016 karanlık geliyor, insan haklarına, demokrasiye, yaşama sevincine aykırı pek çok tatsızlıklarla karanlık geçiyor ve son bir kaç gündür halkın bir bölümünü elektriksiz, susuz ve soğukta bırakarak, yine karanlıkta gidiyor. Tam meşrebine uygun.

Yılbaşı kutlaması, yılbaşı eğlencesinden o kadar uzağım ki.. Onca meslektaşım hapiste iken, genel anlamda hayat sanki rayından çıkmış iken, hangi eğlence? Aklıma bile gelmiyor.

Haydi, gel artık 2017, gel. Sağlıkla, huzurla gel. Demokrasiyle, özgürlüklerle gel. Dertlerimize deva ile gel.

Hepimize gel.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"