22 Kasım 2016

15 yaşındaki kız: "Bu sapık benim kocam mı?"

Doğum yapan çocukları mı kurtaracağız, onlardan doğan çocukları mı?

Sözünde hiç durmuyor AKP. İki taze örnek. Önce ilki, kısaca.

İki yıl önce, o sırada Ahmet Davutoğlu başbakan, halka ve muhalefet partilerine söz veriyor:

“Bir daha Torba Yasa Meclis’e gelmeyecek.”

AKP “Torba Yasa” diye bir ucube üretiyor ve o torbaya birbiriyle uzak yakın ilgisi olmayan ne varsa, dolduruyor. Bir, üç, beş, o kadar tepki topluyor ki, sonunda Davutoğlu söz veriyor.

Ne gezer. Zaten Davutoğlu mu kalmış, kaldı ki, onun zamanında bile, yine aynı “Torba Yasa” şakır şakır işliyor.

Herkesi ayağa kaldıran, “kız çocuklara tecavüz eden sapıklara cezayı kaldıran” yasa önerisi, yine bir gece yarısı, yine “Torba Yasanın” arkasına takılarak, Meclis’e geliyor.

Söz, möz hikâye. Bu kaçıncı aldatmaca?

Sapıklara af

Şimdi sıra sözünden cayma konusunda ikinci örnekte. İlkine göre, karşılaştırılmaz ölçüde vahim. Önce olayı aktarmak gerek. AKP yeni bir düzenleme getirmek istiyor, buna göre:

“-Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16 Kasım 2016 tarihine kadar cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda (...) cezanın ertenlenmesine karar verilir.

-... Suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında infazın ertelenmesine karar verilir”.

Bu üç, beş cümle içinde birden fazla can alıcı nokta var.

  1. Sapıklara evlenme koşuluyla af getiriliyor.
     
  2. “Mağdur” olarak nitelenen kız çocuklarla ilgili, onun hayatı, geleceği, iradesiyle ilgili hiç bir düzenleme yok. Sadece “evlenecek” ve sapık kurtulacak. Ya kız çocuk? Kaderine küsecek.
     
  3. Neden 16 Kasım? Bu açıkça “af”. Dünyanın öteki ucundan Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF) dahil, düzenlemeyi “af” olarak niteliyor.
     
  4. ”Suça azmettiren ve yardım edenler” derken, düzenleme sadece sapıklara af getirmekle kalmıyor, kız çocukların ya da o insan müsveddelerinin yakınlarına da “af” getiriyor.

 

"Yardım edenler" 

Düzenlemede bu “yardım edenler” üzerinde durmak gerek.

Anadolu’nun pek çok yerinde, hele de kırsal kesimde, “ağanın eli tutulmaz.”

Köyde on iki, on üç, on beş yaşında kızı “Ağa” gözüne kestirdi mi, o kızın anası, babası, diğer yakınları kolaysa, “hayır” desin.

“Kız çocuğuna sormadan,” çocuk doğruca Ağa’nın koynunda.

Ağa kız çocuğun ana, babasına üç, beş koyun, bir kaç altın verdi mi, mesele tamam.

Köye gitmeye gerek yok, Anadolu’nun pek çok yerinde, kentlerde ve kasabalarda, yine ya tecavüz ki, çoğunlukla öyle ya da “yakınların yardımıyla” kız çocuklar heriflere peşkeş çekiliyor. Bu arada belki üç, beş kuruş çocuğun yakınlarının cebine iniyor.

1960’lardan itibaren bu konuda yüzlerce öykü, kitap, film var. O dramları anlatan. Tam feodal ilişkiler.

Düzenleme ile şimdi “yakınlar” da, yırtıyor.

O kitaplar ve filmler bugün hâlâ gerçek.

Diyorlar ki, “Türkiye dünyanın on yedinci ekonomisi”, b.k on yedinci, sosyolojik olarak nerede, ben ona bakarım aynı zamanda.

Kim o sapıklar?

Maksat, sapıkları kurtarmak. Adalet Bakanı, bu düzenleme ile “dört bin failin (yani, tecavüz eden sapıkların-y.d.) cezaevinden çıkacağını” söylüyor.

Ya, çok merak ediyorum:

“Kim bu sapıklar?”

Ne yerler, ne içerler, nerede yaşarlar, hangi kodese tıkılmışlar, kaç yaşındalar ve hepsinden önemlisi:

“AKP ile bağları var mı yok mu?”

“Varsa, ne gibi bağları var?”

“Sapıklardan ya da yakınlarından gelen bir talep mi var?”

“Kime, ne zaman, hangi yollardan gelmiş bu talep?”

Herhalde zembille inmiyor, bir nedeni olsa gerek.

Gece yarısı demeyip, “Torba Yasanın” dibine böyle bir öneriyi eklemenin ve bu herifleri affetmek için bu kadar acele etmenin altında ne yatıyor?

Kim bu sapıklar?

Avrupa'da üstümüze yok

Resmi istatistikler ortada. Çocukların cinsel istismarı her yıl ürkütücü biçimde artıyor.

2013’te:

19 bin 757 cinsel çocuk istismar vakası mahkemelere düşüyor, 14 bin 417’si mahkumiyetle sonuçlanıyor.

2014’te:

24 bin 825 çocuk istismar vakası mahkemelere düşüyor, 13 bin 968’i mahkumiyetle sonuçlanıyor.

2015 ve 2016 rakamları henüz yok. Muhtemeldir ki, daha da artmış olabilir. Böylesine şiddet dolu, tatminsiz ve işsiz bir toplumun geldiği acı noktalardan bir diğeri.

Ve... Türkiye çocuk istismarı, çocuklara tecavüz açısından Avrupa’da birinci.

Dünyada on yedinci ekonomi imiş, b.k on yedinci, şu hale bakın, on yedinci ekonominin toplum yapısı mı bu?

Tecavüzler sonucu, 15 yaş altında doğum yapan çocukların sayısı 2012’de 21 bin 992. Korkunç rakamlar.

Doğum yapan çocukları mı kurtaracağız, onlardan doğan çocukları mı?

Şu yaraya bakar mısınız?

Şimdi bu korkunç gerçeğe sebep olan sapıklar dışarı çıkacak, tecavüz ettikleri çocuklarla evlenecek. Evlenirler, hem de koşa koşa. Üç gün sürmez, evde tekme tokat gırla gider.

Ya tecavüze uğramış kız çocuğu? “Kızım böyle bir kepazeliğe razı mısın, değil misin?” Onun fikrini almak kimsenin aklından geçmiyor.

Onun hayatı, “bu sapık benim kocam mı” sorusuyla geçecek.

Hayat mı, cehennem mi?

Sen o çocukları bu cehenneme mahkum edemezsin.

Yap-boz bıktırdı

Başlangıçta belirttiğim, sözünden cayma bu işin neresinde? Şimdi sıkı durun.

Şimdi getirilmek istenen düzenleme 1926’da Ceza Yasasına giriyor.

1926’dan bu yana ceza yasasında bulunan bu kuralı AKP 2005’te kaldırıyor, “insan haklarına aykırı” gerekçesiyle, “çağdaş hukuka aykırı” gerekçesiyle.

Evet, kaldırıyor.

Kendisinin ceza yasasından kaldırdığı kuralı, şimdi yeniden getiriyor. Yani, “insan haklarına aykırı” düzenlemeye geri dönüyor.

Bunun tanığı, 2005’te Ceza Yasasını yapanlardan Ceza Hukuku hocası Prof. Dr. Adem Sözüer.

AKP bir yapıyor, bir bozuyor, bu da ne ilk, ne de son olacağı benziyor.

Bu onların çelişkisi, “bize ne” demek mümkün değil çünkü, sapıklar dışarıya çıkacak, cezadan kurtulacak, ya o tecavüze uğramış kız çocuklar?

Yok, bu sapıkların kimliklerini çok merak ediyorum. On dört yıllık bir iktidara böyle bir düzenleme yaptırma gücünü nereden buluyorlar, suyu bir süre sonra nasılsa çıkar.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"