Taksideyim; Geziciler trafiği tıkamış, milim milim ilerliyoruz. Aklım olan bitende. Şoförden rica ediyorum, radyoyu açıyor. Şanslıgünümde değilim sanırım, kutumdan 4.5 milyon dolar değil, Oral Çalışlar çıkıyor. Habertürk’te heyecanlı bir sesle 17 Aralık’ta start verilen yolsuzluk operasyonlarının 28 Şubat’tan farksız bir darbe girişimi olduğunu iddia ediyor ve “artık yeter” diyor. Bu Oral Çalışlar 2009’da “AK Parti’ye yönelik tepkileri de Demokrat Parti’ye, Adalet Parti’ye gösterdikleri tepkiden özü itibarıyla pek farklı değildi … Onlar gibi düşünmeyenlere yönelik temel suçlamaları, ‘şeriatçı’, ya da onların işbirlikçisiydi. Son dönemde bu nitelemeye ‘Fethullahçı’ suçlaması eklendi. Artık yeni kampanyalar birilerinin Fethullahçı olarak suçlanması üzerinden kuruluyor” diye yazan Oral Çalışlar mıydı (“Ergenekon Davası ve Solcular”, Radikal, 21.07.2009)? Yoksa 2010’da “Son dönemde ‘yükseltilen’ en önemli korku ise, ‘Fethullahçılar devleti ele geçiriyorlar’ korkusu... Bu korkuya kapılan kesimlerin … sahip oldukları bilgilerin son derece yüzeysel, tutarsız ve tarafsızlıktan uzak olması da işin ayrı bir boyutu.
‘Gülen cemaati’, eğitim kurumları örgütleyerek, yurtdışında okullar açarak, yatırımlar yaparak genişliyor … Ergenekon davasını ‘devlete karşı’ bir yok etme eylemi olarak gören kesimler, bu davanın Fethullahçıların eseri olduğunu da iddia ediyorlar”Oral Çalışlar mı (“‘Fethullahçılık Tehlikesi’ ve Hukuk”, Radikal, 29.08.2010)? Kafam karışıyor.
Sabah uyanıyorum, gazetelere göz gezdirmeye niyetleniyorum. Yeni Şafak’ın manşeti suratımda bir tokat gibi patlıyor: “Bu bir darbedir. ABD, İsrail ve Fethullah Gülen Hareketi'nin 17 Aralık'ta düğmesine bastığı operasyon, darbeye dönüştü. İkinci adım, yerli sermayeyi hedef aldı. Savcılık, Türk ekonomisine yön veren işadamlarının da aralarında bulunduğu 30 kişiyi gözaltına almak istedi. Hedef hükümetin 2023 vizyonundaki dev projeler” (Yeni Şafak, 26.12.2013).Aklıma bir dizi soru takılıyor.
1. Bu bir darbe girişimiyse, iddialar asılsız, deliller uydurmaysa neden yolsuzluk soruşturmasına adı karışan bakanlar istifa etti? Soruşturmanın sağlıklı yürümesi ve hükümete karşı uygulamaya konulan komplonun ortaya çıkması içinse neden daha ilk günden istifa etmediler?
2. Bu bir darbe girişimiyse, neden Başbakan Erdoğan kapsamlı bir kabine değişikliğine gitti?Neden adı geçen bakanların ardında durmadı, o bakanları “yedirdi”?
3. Bu bir darbe girişimiyse, neden Başbakan Erdoğan daha birkaç ay öncesine kadar kahramanlık destanı yazdığını söylediği emniyet teşkilatını yerle bir etti, yüzlerce polisin görev yeri değiştirildi? İddialar asılsız, deliller uydurmaysa hızla soruşturmanın sonuçlandırılması, masum bakanların aklanmasıprovokatörlerin oyununu bozmaz mıydı? Başbakanın tam tersini yapmasını, Adli Kolluk Yönetmeliğini değiştirmesini nasıl açıklayabiliriz?
4. Bu bir darbe girişimiyse, nasıl Başbakan kolluk kuvvetlerini yargı talimatlarını yerine getirmeden önce amirlerine bilgi vermeye zorlayan – birçok hukukçunun anayasaya aykırı olduğunu iddia ettiği – bir yönetmelik değişikliği yapabilir (detaylar için bkz. Doğan Akın, “Erdoğan ‘yargıya hakaret’ ve ‘adil yargılamayı etkileme’ suçu işliyor”!)? Yargı sürecine açıkça müdahale edebilen, gerektiğinde anayasayı bile ayakları altına alabilen bu kadar güçlübir hükümete nasıl darbe yapılabilir?
5. Bu bir darbe girişimiyse, bir Emniyet Müdürünasıl yargının talimatlarına karşı gelebilir ve yolsuzluk soruşturmasını, yani “darbeyi” engelleyebilir?
6. Bu bir darbe girişimiyse, darbeyi yapanlar kimler? “Yargı-polis cuntası” mı (nedense Başbakan dahil kimse o sihirli sözcüğü, Gülen cemaatini, ağzına almaya cesaret edemiyor)? Kaç kere sorduk, hatırlamıyorum, ama inatla tekrar soralım: Birkaç sene öncesine kadar o cuntayla askeri vesayete karşı birlikte mücadele etmiyor muydunuz? Daha açık ifade edecek olursak, bugün darbe yapanlarla dün elele değil miydiniz?
7. Bu bir darbe girişimiyse, darbeciler Başbakanlık Başdanışmanın ifadesiyle “kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milla bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas” kurmuşsa, neden onların devlet içinde yuvalanmasına izin verdiniz, hatta onlarla başka güç odaklarına karşı mücadele ettiniz, hem de bugünkünden farkı olmayan yöntemlerle? Ergenekon, Balyoz, Oda TV davaları Türkiye’nin “milli ordusuna” karşı bir kumpas mıydı? Yoksa siz de mi darbecisiniz?
8. Bu bir darbe girişimiyse, neden Başbakan bugün bile “Şimdiye kadar bu iktidardan ne istediler de vermedik?” diyor?Bana dokunmayan darbeci bin yaşasın mı diyorsunuz?Barış sağlanırsa darbecilerle işbirliğine devam mı edeceksiniz?
Bu bir darbe girişimiyse, ben bu darbeden bir şey anlamadım! Herhalde Markar Esayan’ın dediğin gibi “post postmodern bir darbe” olsa gerek (“Eski Türkiye’deki Son Kapışma ve Erdoğan”, Yeni Şafak, 26.12.2013). Neyse ki Esayan bunun “eski Türkiye’nin en son ve en büyük kavgası” olduğunu da söylüyor. Erdoğan (o “sivil siyaset” diyor), başarılı olursa eski Türkiye’nin dirilmesi mümkün olmayacak, köklü bir reform dönemi başlayacakmış.
Esayan, Çalışlar gibiler haklı mı bilmiyorum. Ama haklılarsa ben o “yeni” (!) Türkiye’de yaşamak istemem, onu biliyorum!