25 Temmuz 2023

İnsana, tabiata, ağaca karşı… İmtiyaz koruyan devlet gücü!

Kimin güvenliği? Kimin için güvenlik? Kimin kuvveti? Halkın vergisiyle istihdam edilip kimlerin parasının, menfaatinin, arsızlığının güvenlik kuvveti? Hangi kudretin silahlı kuvveti? Kime karşı, kimden yana güvenlik?

Elbette binlerce örnek var, ama anlamak için sadece birine bakmanız bile yeter.

Neyin örneği?

Milyonlarca yoksul veya mütevazı bir hayata sahip insanın da oyunu alıp oyununu "imtiyazlılar" lehine kuran bir iktidarın icraat örneği.

Devletin kolluk güçlerinin, hani emekçi, köylü halkın, o yoksul, çoğu sıvasız hanelerin çocukları olan askerin, jandarmanın, polisin hangi "imtiyazlar" lehine halka, güçsüz sayılanlara, öteki ve aykırı bulunanlara, hakka, özgürlüğe, tabiata, ülkenin ortak zenginliklerine karşı "iktidar nefretleri"nin ve yağmalarının silahı, sopası yapılmasının…

İmtiyazların, imtiyazlıların özel güvenlik görevlisi gibi kullanılmasının örneği.

Muğla, Milas, Akbelen.

Paşaların güçlü olduğu devirde "En büyük Atatürkçü" geçinerek, en büyük kulüplerden birinin yönetiminde, stat locasında muhtıracı, darbeci paşalarla kol kola poz vererek askeri ihaleler de alarak büyüyen holding…

Paşalar devri bitip Maşalar devri güçlenince, iktidarın yamacında, eteğinde, dizinde, yamaklığında büyük ihalelerle enerjiden madene büyüyen, şişen holding.

Muğla, Milas, Akbelen.

Orman, ağaçlar, halk. Direnen halk ve çevreciler.

Muğla, Milas, Akbelen.

Kömür. Maden.

Muğla, Milas, Akbelen.

Sabahın 5.30'u. Jandarma. Kesim ekipleri.

Temsili düşman kuvvetleri: Ağaçlar ve onları korumak isteyenler.

Dost kuvvetler: Kömür, balta, maden, holdingler.

Muğla, Milas, Akbelen.

Tam bir yıl önce sabah 6.30'da ormana, ağaca, halka karşı yapılan seferin, iktidar-holding ittifakının özel ordusu gibi kullanılan jandarma ile kesimcilerin saldırısının birinci yıldönümünde; o günden bu yana direnen, nöbet tutan vatandaşı gafil avlamak için bu kez 5.30'da sevk edilen "güvenlik" güçleri.

Muğla, Milas, Akbelen.

Kimin güvenliği? Kimin için güvenlik? Kimin kuvveti? Halkın vergisiyle istihdam edilip kimlerin parasının, menfaatinin, arsızlığının güvenlik kuvveti? Hangi kudretin silahlı kuvveti? Kime karşı, kimden yana güvenlik?

Muğla, Milas, Akbelen.

Portekizli Miguel'i bile "meğer tipinden Gay sandıkları için" günlerce içeride tutup darp eden: sıradan halk çocuklarıyken, iktidar nefretinin, maço hiddetinin, erkeklik cinnetinin, kadına ve farklı gördüğü herkese şiddetin "özel güvenlik ve öfke gücü" yapılmış polislerin ülkesi…

Ağaca saldırılırken de, bir kadını dövüp yerde sürükleyeni izlerken de, "farklı oldukları için" ya da işçi, doktor, emekli, öğretmen, kadın, genç boyun eğmek istemedikleri için devlet baskısı ve şiddetine maruz kalanları umursamazken de vicdanı suya düşmüşlerin ülkesi!

Kimin vicdanı direnecek sizin, bizim yerimize; yakıt zamlarına karşı araçlarını bırakıp yürüyen Çinliler mi; benzin zammı ve vergi artışlarını protesto eden Kenyalılar mı; yargının yamultulmasına karşı günlerdir sokakları, meydanları dolduran İsrailliler mi; polisin ırkçı şiddetine karşı öfkesi patlamış "Fransız" Araplar, Afrikalılar, beyazlar mı; akaryakıt zammı protestosunda can vermiş Angolalılar mı?

Tamam, sakin olalım, evde kalalım, provokasyondan aman kaçalım, kaçınalım, şöyle kenara açılalım!

Peki, geçim ve mobbing baskısı altında intihar eden polis memurunun, jandarma uzman çavuş ya da astsubayın hakkını kim koruyacak? Ağaçlara, tabiata, halka karşı menfaatleri, kazançları, ihtirasları, arsızlıkları, servetleri için onları özel güvenlik gücü gibi kullanan holding ağaları, paşaları mı?

Umur Talu kimdir?

Umur Talu, ilk, orta, liseyi Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudu. 1980'de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi'den mezun oldu.

Üniversite döneminde Demiryolu İşçileri Sendikası ve Marmara Boğazları Belediyeler Birliği'nde çalıştı. Günaydın gazetesinde başladığı gazeteciliği, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet, Star, Sabah, Habertürk'te sürdürdü. Muhabirlik, ekonomi servisi yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı, kısa süre Paris temsilciliği yaptı.

Medyakronik başta olmak üzere, çok sayıda web sitesi ile dergide makaleleri yer aldı.

Birkaç dönem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'na seçildi, başkan yardımcılığında bulundu.

İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders verdi.

Türkiye medyasında ilk "ombudsman"lik kurumunun kurulmasını gerçekleştirdi. 1998'de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni hazırladı.

Çalışmaları Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü, iki kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Köşe Yazısı Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Ödülü başta olmak üzere, çeşitli mesleki ödüllere değer görüldü. Aynı yıl, üç farklı gazetecilik örgütünden köşe yazarı ödülü aldı.

Bodrum: Yüzyıllık Yolculuk, Kadınımızın Hatıra Defteri gibi belgesellerde metin yazarlığını yaptı.

Sosyal Demokrasi, Fransa Bölümü (Turhan) Uçuran Bey Postanesi (Milliyet), Dipsiz Medya (İletişim), Bedelli Gazetecilik (Everest), Senin Adın Corona Olsun (Literatür) kitapları yayımlandı. Keynes'in (O. E. Moggridge, Afa Yay.) çevirisini yaptı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

N’olur yine mahvetme bizi!

Sen kimsin, ha kimsin! Haddini bil ABD Başkanı! Kendine gel ey Trump! “Mahvetmek”se biz yaparız, biz herkesten önce mahvederiz

Büyümez ölü çocuklar, göze görünmez ölüler!

Aile Bakanı olsak, hatta o makamlarda kadın, hatta anne bile olsak, “Her şey parasızlık yüzünden değil” der, görev ifa ederiz. Değiliz ki. Aklımıza, kalbimize, öfkemize sığdırmaya çalışıyoruz, ancak ölü olduktan sonra çocukla

Al sana ‘sınırsız’ internet!

Neden bu kadar sahip çıkıyorlar? Sadece Elon Musk’ın müthiş zekasına hayranlıkla mı? Yoksa henüz Trump başkan bile değilken, misal X’in tam da onun sevdiği türden “yalan haberler ve söylentiler”i yayabilme hızından da ötürü mü?

"
"