Geceyi seviyorum...
Yalnızca ben...
Kulağımda müzik, evren benim.
Tüm hayallerin, tüm öykülerin, tüm hüzünlerin, tüm kederlerin özgürce sarmalandığı saatler...
Ya sevinçler, güzellikler?
Ne yaparsam yapayım olmuyor...
"Kuytuda bir kadın ağlar kimin annesi
Bahçeler bağlar harman yanıyor
Kuytuda bir kadın ağlar kimin annesi
Cihan tutuşmuş umman yanıyor..."
Hüsnü Arkan'ın "Kırık Hava"sı, içime akıyor...
O başka şeyler söylüyor, benim önüme başka fotoğraflar geliyor.
Tekerlekli sandalyede, beyaz başörtülü yaşlı bir kadın, gözaltına alınmış, götürülüyor.
Kimin annesi, kimin kayınvalidesi, umurumda değil...
Asistan hekim olarak çalıştığı hastaneden atılan Mihriban Yıldırım, “Beyanımdır: Ne cemaatin, ne sarayın doktoru oldum. Bundan sonra da halkın doktoru olmaya devam edeceğim” diyor. Tertemiz, güleç yüzüyle bize bakıyor, içimizi deliyor.
Devlet Tiyatrolarında,Nobel ödüllü Dario Fo'nun da aralarında bulunduğu yabancı yazarların oyunları yasaklanıyor. Dario Fo, bundan onur duyduğunu belirtip, "Türkiye'de yasaklanan dört yazardan hayatta olan tek kişi benim. Bu benim için ikinci bir Nobel ödülü kazanmak gibi" diyor. Açıklama tüm dünyada yankılanırken, bizim ruhumuz duymuyor.
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz, Twitter hesabından, "15 yıldır tanıdığım, 'o gece' tankın önüne yatan, FETÖ düşmanı Oktay Kılıç'ın evi FETÖ'den aranıyorsa, bu operasyon 'bize' dönmüş demektir!" diyor.
AKP'li Şamil Tayyar, darbenin "A Takımı"nın işbaşında olduğunu söylüyor ve "Operasyonlarda paralelci olmayanları eliyorlar. Daha dün birini ben kurtardım." diye ekliyor.
Şu karmaşaya bakar mısınız?
Cumhurbaşkanı'nın en yakınından, AKP'nin içinden gelen sesler durumun vahametini gösteriyor.
Ergenekon çuvalı yeniden mi açıldı?
Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, 'FETÖ' çuvalına sıkıştırılırken, on dört yıldır kol kola olanlar nerede?
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, "AK Parti'de FETÖ'cü asla barınamaz. Hiç kimse bu kararlığımıza gölge düşüremez." demiş. Sayın Yazıcı, şöyle internette bir dolaşıversin, videoları izlesin, FETÖ'ye toz kondurmayanları görecektir.
Eğer Şamil Tayyar haklıysa durum vahim...
Eğer "bile bile lades" yapılıyor, "sevilmeyenler"in "torbaya atılmasına Ergenekon'da olduğu gibi göz yumuluyorsa bu daha da vahim...
Hüsnü Arkan'ın, Kırık Hava'sı kaçıncı kez döndü, sayamadım.
Bir yanım sevda öyküleri kurdu, bir yanım dert küpü.
Gerçekten, "Bahçeler, bağlar, harman yanıyor"du...
Gerçekten, "Cihan tutuşmuş, umman yanıyor"du...
Ama...
Amma...
"Zulümden korkmak, bize yakışmaz"dı...