25 Mayıs 2016

Yüreğiyle aramalı insan...

Referandum istemiyorlar, Anayasa Mahkemesi de istemiyorlar, ne istiyorlar?

Ortalık cayır cayır yanıyor...

Su hemen yanlarında, ama görmeye niyetleri yok...

Bin dereden su getirmeye alışmışlar...

Biliyorum içinize fenalık geldi, inanın benim de geliyor, ama durduramıyorum kendimi...

Tabii ki CHP...

Son model "sıvışma teknikleri"ni izliyorsunuzdur.

Referandum istemiyorlar, Anayasa Mahkemesi de istemiyorlar.

Ne istiyorlar?

Aman "HDP ile yan yana fotoğraf olmasın da ne olursa olsun" istiyorlar.

Dayanamadım, uzun yıllar süren dostluğumuza "sığınarak" şimdi adı lazım değil bir CHP milletvekilini aradım. Ortalık yangın yeriydi dökecek bir tas suları yok muydu, sorayım dedim.

Konuşmalarımızı anlatacak değilim, ama nasıl kıvrandığını gördükçe gerildim.

"Sen solcu değil misin?" sormak gafletinde bulundum.

"Sapına kadar solcuyum" dedi...

Yine dilimi tutamadım...

"Peki o partide ne işin var" dememle konuşma sona erdi...

Ülkenin tüm hücrelerine bir korku sinmiş ki sormayın. Hele şu genel başkanlardan korkuyu bir türlü anlayamıyorum. Beklentiler bu kadar mı büyük, bu kadar mı önemli?

Oysa korkunun olduğu yerde düşünemezsiniz, üretemezsiniz, siz olamazsınız. Yaşıyorum sanırsınız aldanırsınız. Tapındıkça korkularınız artar, gözünüz kör olur, kulaklarınız sağır.

Madenciler yerin altında açlık grevindeymiş, umurunuzda olmaz...

Ölen yavrularımız, sizin için sıradan haberlere dönüşür...

Annelikten, babalıktan men edilen gazeteciler kılınızı kıpırdatmaz...

Altıncılar, HES'ciler doğamızı delik deşik ediyormuş, ne gam...

Zarrab'ın "maceralarını" çizgi film tadında izlersiniz...

Bahçede bir yandan çapa yaparken kendi kendimle cebelleşip duruyordum. Belki de kendi kendimle konuşuyordum, bilmiyorum.

Hani bizim yüreğimiz vardı, hangi arada hangi koşturmacada unuttuk yüreğimizi?

Doymazlıklarımız bizi hangi aymazlıklara sürükledi?

Daha çok, daha çok, daha çok...

Ne diyordu Küçük Prens?

"Senin gezegenindeki insanlar, tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar... Halbuki, aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir..."

Sonra ekliyordu: 

 "Ama yüreğiyle aramalı insan.''

Yüreğiyle...

Ama insan...

Yazarın Diğer Yazıları

"Sözlerim varsa, var demeksin"

Eğer dokunamıyorsak, içine akamıyorsak, anlaşılmadığımızı sanıyorsak, anlayamıyorsak, iletişim kurmayı başaramıyorsak sözcüklerimizi yeniden gözden geçirmeye, daha derinlere inmeye ihtiyacımız var demektir

Şifreli aşklar...

Kafelerde iki sevgili oturuyor. Siz öyle görüyorsunuz. Aslında onlar çok kalabalık. İki sevgili de ellerindeki "sevgiliye" gömülmüş. Yani masada gezinen yığınla insan, yığınla söz var. İki sevgilinin sözleri arada kim vurduya gidiyor. Gözler zaten birbirini görmüyor

Yarım kaldık, sakat kaldık...

Hayallerimin orasını burasını didikleyip öykülere çeviriyordum. Güzel bir film izlemeye hazırlanıyordum. Ta ki, Birhan Keskin'le burun buruna gelinceye kadar

"
"