Kırış kırış yüzü acıya bulanmış kadın, oğlunun tabutuna kapanmış, "Kara topraklar soğuktur, beni de gömün" diye feryat ediyor. Hemen yanında başka bir fotoğraf, o çocuğun komutanı düğünde nikah şahidi…
Bu ne menem bir hayat, gerçekten hayat mı?
Kapkara bulutlar…
İnsanın içi daralıyor. Biraz yağmur olsa, o da yok.
Mengeneyle içinizi sıkıştırdıkça sıkıştırıyorlar gibi…
Tam anlamıyla bunaltı…
Efendim tüm sosyal medyada Genelkurmay Başkanı'nın düğünde şahitliğine büyük tepki gösteriliyormuş. Hulusi Akar'a istifa çağrısı yapılıyormuş…
Öfke çok büyükmüş…
Niye ki…
Demokratik bir ülkede çok doğal olabilecek bir olay bizde neden böyle?
Hiç demokratik olamadık da ondan.
Ezberlediğimiz tümcelerin çoğu yalan çıktı.
"Türkiye laiktir laik kalacaktır."
Türkiye hiç laik oldu mu?
"Türkiye bir hukuk devletidir."
Gerçekten bu ülkede hukuk var mı?
"Adalet mülkün" gerçekten temeli mi?
Soruları dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz.
Bir kişiye, bir kuruma tapınmaya başladığınızda gözleriniz kör olur. Eleştiri ne aklınıza gelir ne de içinizden gelir. Pamuklara sararsınız. Kem gözlere hain bakışlar fırlatırsınız.
Demokrasi, bazı şeyleri tapındıklarınıza havale edip yan gelip yatma yeri değildir.
Demokrasiyi savunmak sahip çıkmak yalnızca bizim görevimiz.
Gerçekten laik bir ülke oluşturmak ve sonra da savunmak yalnızca bizlerin görevi hiç kimselerin değil. Hele tapındıklarımızın hiç değil…
Öncelikle birbirimizi ötelemekten, aklımıza gelen en kötü sıfatlara bulamaktan vazgeçmeli, çocukluk hastalıklarımızı terk etmeliyiz.
Birbirimizi dinlemeli, anlamak için çaba harcamaya alışmalıyız. Burnumuzdan kıl aldırmayan tavırlarımız artık mazide kalmalı.
Yoksa sadece öfkelenmekle, bağırıp çağırmakla, birilerini istifaya çağırmakla yetinip kalırız.
Bugün önemli bir gün. Aliağa'ya termik santral yapmaya kalkışanlara tepki günü. Foça'nın Ilıpınar köyünde buluşuluyor.
Biz işimize bakalım.
Şarkılarla, türkülerle hep birlikte…
Şamanların o öğüdü neydi?
"Ruhunuzda bir sıkıntı bir tükenmişlik hissediyorsanız şarkı söyleyin. Kalbiniz hangi şarkıyı söylemek istiyorsa..."
Hadi başlayalım…
Hep beraber, hep beraber...