16 Şubat 2016

"İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne..."

Bir yanım Cizre'de bir yanım Suriye'de...

Kulağımda Mariza'nın Fado'su. Bu gece hüzünlü geçecek gibi. Ağlamaklı bir ses içimde yankılanıyor. Belki de ağlıyor Mariza:

"Üzüntüm o kadar kırılgan ki, acımın dinmesine izin verirsem, ızdırabım daha da artacak"

Koca kent uykuya dalınca, sessizlik sanki başka bir sese dönüşüyor. Gündüz karmaşasında duyamadığımız içimizde "fokurdamış" ne varsa ortalığa saçılıyor…

Müzik olmasaymış, şiir olmasaymış, roman olmasaymış hayatımız nasıl olurmuş? Ben bir ek daha yapmak istiyorum. Aman siz içmeyin, ama sigara olmasaymış demeden edemiyorum…

"Acaba" diyorum, şiire müziğe, yazıya olan tutkuyu sigara mı körüklüyor?

Kulağımdan arka arkaya melodiler geçiyor, ama beynimi durduramıyorum. Bir yanım Cizre'de bir yanım Suriye'de…

Başbakan, "Azez'e yaklaşırlarsa en şiddetli tepkiyi görürler. Azez'in düşmesine izin vermeyeceğiz. Çekilmezlerse Menag Havaalanı kullanılmaz hale gelecek" demiş ve eklemiş:

 "YPG Fırat'ın batısına, Afrin'in de doğusuna geçmeyecek."

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, kendini durduramamış Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki YPG mevzilerine yönelik operasyonuna ilişkin, şöyle buyurmuş:

"Sadece Azez-Cerablus arasındaki bölgeyi tehdit eden PYD unsurları değil, Kuzey Koridoru diye çizilen, Kuzey Irak'tan Akdeniz'e ulaşan kuşaktaki bütün PYD unsurları vurulmalıdır" demiş.

Hey beee, "aslan parçası…"

Biri ona sormalı, "bizim elin ülkesinde ne işimiz var?"

Bizi kimse oralara çağırmamış, bizden hiç kimse bir şey istememiş.

Suudi uçaklarının İncirlik'e gelme durumu da işleri çatallaştırıyor.

Bizden kalkan bir Suudi uçağını Ruslar'ın düşürdüğünü bir aklınıza getirin. Felaket…

Kanadalı yazar, şair, söz yazarı ve müzisyen Leonard Cohen'in önemli yapıtı 'Görkemli Kaybedenler'i bilirsiniz. Okumamış olanlara öneririm. Tam burada aklıma bir şey takıldı. Acaba Cohen sigara içiyor mu? Yazı, söz, müzik her şey var hayatında. Acaba sigara mı onu da baştan çıkardı? Neyse konumuza gelelim. Kitaptan çok ilginç bir tümce kaldı aklımda, şöyle:

"Bu bir maskeler dansıydı ve her maske mükemmeldi, çünkü her maske gerçek bir yüz ve her yüz gerçek bir maskeydi..."

Tam da bugünlere özgü. "Büyük büyük" insanlar, sürekli bir şeyler söylüyorlar. Hangisi maske hangisi gerçek yüz. Kim doğruyu söylüyor, söylediği doğru neye göre, kime göre doğru…

 Kulağımda Ahmet Kaya

Sanki bugünler için söylemiş. "Tehlikeli şiir okur, dünyaya sataşırım ben" diyor. Ona sataşılacağı günlere daha varılmamış. Feryat ediyor:

"Beni tutacaklar
Beni yakacaklar
Bana kıyacaklar yar…"

Gözler, kulaklar Suriye tarafına çevrilmiş gibi. Sur'da hala neler oluyor, bilmiyoruz.

Cizre'de bodrum katlarından çıkarılan, bizzat görenlerin anlattığına göre yanmış, parçalanmış, tanınmaz haldeki insan bedenleri nasıl bu hale gelmiş? Neden ayrı ayrı kentlerin morglarına taşınıyor? Aileler, yakınlar perişan. Ölülerini aranıyorlar.

"Analar ağlamasın"dan nerelere geldik. Doğu'da da Batı'da da analar ağlıyor…

 Başta da dedim ya, bu gece hüzünlü geçecek..

Oysa gecenin sessizliğinde en güzel hatıralarla buluşulur. O kocaman sessizliğin, dinginliğin yarattığı balonu hayallerle doldurmak ister, iki şiir okumadan, Bocelli dinlemeden yatağa gidesiniz olmaz.

Ne mümkün…

Küçücük bir yaşam kıpırtısında o çaresiz yüzlerle, viran olmuş yerlerle, Cumartesi Anneleri'yle, sokağa çıkma yasağı konulacağı söylenen Nusaybin'den çoluk çocuk kaçışan insanlarla, morg kapılarında bekleşenlerle, bayraklara sarılmış "çocuk" bedenlerle yüz yüze gelirsiniz.

 Lokmalar ağzınızda büyür, yutamazsınız. Ruhunuzu yardıma çağırırsınız, ona sığınırsınız. Yoksa o da mı çaresiz. Eyvah ki ne eyvah… Yüz yıl ötesinden "cinayet bu" diye haykırır Gorki:

"İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiçbir şey anlamaz hale getiriyorlar…"

Yazarın Diğer Yazıları

"Sözlerim varsa, var demeksin"

Eğer dokunamıyorsak, içine akamıyorsak, anlaşılmadığımızı sanıyorsak, anlayamıyorsak, iletişim kurmayı başaramıyorsak sözcüklerimizi yeniden gözden geçirmeye, daha derinlere inmeye ihtiyacımız var demektir

Şifreli aşklar...

Kafelerde iki sevgili oturuyor. Siz öyle görüyorsunuz. Aslında onlar çok kalabalık. İki sevgili de ellerindeki "sevgiliye" gömülmüş. Yani masada gezinen yığınla insan, yığınla söz var. İki sevgilinin sözleri arada kim vurduya gidiyor. Gözler zaten birbirini görmüyor

Yarım kaldık, sakat kaldık...

Hayallerimin orasını burasını didikleyip öykülere çeviriyordum. Güzel bir film izlemeye hazırlanıyordum. Ta ki, Birhan Keskin'le burun buruna gelinceye kadar

"
"