Aradan çeyrek yüzyıldan fazla zaman geçti. Gündem değişmedi Aliağa'da. "İlle de termik santral" diyenlere karşı, çevresini, havasını, suyunu savunanlar yine ayakta. Yıllar öncesinde olduğu gibi...
Dünyanın akla gelebilecek ne kadar kirliliği varsa getirip Aliağa'ya doldurmuşlar. Sanki üzerine bir de tüy dikelim dercesine termik santral inadı var...
"Kirliliğin başkenti neresi" diye sorsalar, inanıyorum ki çoğunuzun aklına ilk Aliağa gelir. Petro-kimya, demir çelik, gemi söküm kirliliği, hurda dağları, toz bulutları, genzi yakan tuhaf kokular... İşte size Aliağa...
20 Kasım 1989... “Burada katliam var”, “Doğadaki soykırıma hayır" sloganıyla gerçekleştirilen mitingle santrale karşı ilk hareket başladı Aliağa'da.
Hemen üç gün sonra 23 Kasım'da “Termik santrale karşı enstrümanını al Aliağa’ya gel”, sloganıyla "Termik Konser" çağrısı yapıldı. Yeşiller Partisi, SHP, Bakırçay Belediyeler Birliği, çevre belediye başkanları ve yaşam savunucuları el birliği, güç birliği yaparak tepkilerin tüm ülkeye yayılmasını sağladılar.
10 Aralık 1989'da gerçekleştirilen “Termik Konser”e Ege'nin dışında ülkenin çeşitli yerlerinden duyarlı insanlar katıldı. Sanatçılar da büyük destek verdi. Cem Karaca, Bulutsuzluk Özlemi, Nejat Yavaşoğulları, Ayşegül Aldinç, İlhan İrem şimdi bir çırpıda aklıma gelenler...
Termik santrale karşı eylemler ara vermeden sürdü. 12 Aralık 1989'da İzmir Cumhuriyet Alanı'ndan termik santral kurulması gereken Kozbeyli'ye doğru bisikletlerle yola çıkıldı. En önde Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim. Gece bölgede çadırlar kuruldu, ateşler yakıldı.
24 Aralık 1989... Foça'da termik sanrale karşı halk oylaması. Hemen ardından "Gaz maskeni al Petkim'e gel". 14 Ocak 1990... At arabalarıyla "Yeşile deh, kirliliğe çüş" yürüyüşü. 6 Mayıs'ta elli binden çok duyarlı insanın katıldığı Aliağa-İzmir arasında oluşturulan insan zinciri...
Arka arkaya gerçekleştirilen yorucu eylemlerin planında, yürütülmesinde büyük katkıları asla unutulmayacak genç yaşlarında yitirdğimiz sevgili dostlarım Yeşiller Partisi'nden Savaş Emek, çevre avukatlarından Noyan Özkan'ı özlemle, sevgiyle anıyorum.
Ve yetkililer "pes" etti...
Zamanın ANAP hükumetinin Japonya’ya yaptırmayı planladığı Aliağa termik santrali, insan zinciri eyleminden iki gün sonra, dönemin Enerji Bakanı Fahrettin Kurt’un yaptığı “Santralin yapımından çevrecilerin baskısı nedeniyle vazgeçilmiştir” açıklamasıyla tarihin çöplüğüne atıldı...
Öyle sanmıştık, değilmiş.
Yeniden ve sil baştan...
Aliağa için yine herkes ayakta.
30 Aralık 20112'de Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz, Aliağa’da bir Demir Çelik Fabrikasınca kurulmak istenen ithal kömüre dayalı termik Santrali inşaatı için yapı ruhsatına imza attı. Yöre halkı ayağa kalktı. Bakırçay Belediyeler Birliği, İzmir Kent Konseyleri Birliği, CHP Aliağa İlçe Teşkilatı ile CHP İzmir eski Milletvekili Kemal Anadol, Aliağa il Genel Meclisi Üyeleri, Aliağa Belediye Meclis Üyeleri, yazar Hüseyin Yurttaş, FOÇEP, EGEÇEP, çevreciler çok sert tepkiler göstererek ruhsat iptali için dava açacaklarını ve yıllar önce olduğu gibi yeniden mücadele edecekleri kararına vardılar.
Turgut Oğuz, tepkiler sonrası “Temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre için hepimiz mücadele edeceğiz. Çevreci arkadaşlarımızın hukuki süreci başlatıp, mahkemeye başvurmalarını tüm kalbimle destekliyorum. Açılacak davalara çevreci arkadaşlarımla birlikte omuz omuza katılacağım." açıklaması yaptı.
Ne kadar sahicidir bilinmez...
Geldik bu güne...
Çok yıllar önce olduğu gibi, termik santrale karşı yine Aliağa'da 15 Mayıs'ta "Kömürden kurtul, geleceği kurtar" sloganıyla gerçekleştirilecek büyük mitingle yeniden yola düşülüyor.
Ekoloji Kolektifi, Foça Çevre Platformu, Avrupa İklim Eylem Ağı, Aliağa Çevre Platformu, Foça Forum, Yeryüzü Derneği, Don Kişot Bisiklet Kolektifi, İda Dayanışma Derneği‘nin de aralarında bulunduğu sivil toplum kuruluşlarının "15 Mayısta Aliağa’dayız: Kömürün Külüne Muhtaç Değiliz" başlığıyla yaptıkları ortak çağrıdan kısa bir bölüm paylaşayım:
"Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış Türkiye’nin, bile bile lades deyip dünyanın terk ettiği bir enerji politikasını ısrarla devam ettiriyor olması anlaşılabilir bir şey değil. Kömüre muhtaçmışız gibi gösteriyor, oysa yüzümüzü doğaya, güneşe rüzgara dönmemiz gerekiyor. Çevreciler değil kömür santrali yapmak isteyenler marjinal... 15 Mayıs'ta Aliağa'dayız. Burada insan yaşıyor"
15 Mayıs'ta kimseye söz vermeyin. Aliağa'da bekleniyorsunuz.
Çeyrek yüzyıl önce yazdığım yazının bir benzerini yazacağım hiç aklıma gelmezdi...