09 Haziran 2024

Bilimsel dürüstlükten ve bilim ahlakından nasibini almamış araştırma yapmak kişilik hakkı mıdır?

Bilimsel bir yayın bir şekilde geri çekildiğinde dergi tarafından (ya da yazarlarının notu olarak) bilimsel dürüstlük gereği geri çekilmenin gerekçesi ilgili sayfada açıklanır. Geri çekilmiş olsa bile, makaleye ulaşabilirsiniz, ama makalede geri çekildiğini belirten büyük bir notla izleyebilirsiniz makaleyi. Bu bilimsel dürüstlük gereği tarihe not düşen ahlaklı bir davranıştır

Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci'nin adının geçtiği 177 haber, yazı ve sosyal medya içeriği, kişilik hakları ihlali gerekçesiyle, Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2 Haziran 2023 tarih ve 2023/6783 sayılı kararıyla erişime engellenmiş, benim Toraks Bülteni’nin Kasım 2021 sayısında yayınlanan bilimsel makalem de bu engellemeden payını almıştı. Geçtiğimiz günlerde de bir bilimsel perspektif olarak kaleme aldığım yazı, Toraks Bülteni’nden yasa gereği silinmek zorunda kalmıştır.

Kişilik hakları ihlali gerekçesiyle erişime engellenen içerikler

COVID-19 döneminde yalnız 2020’de 100.000’inin üzerinde bilimsel makale yayınlandığı göz önüne alındığında makalelerde bilimsel dürüstlük ve bilim ahlakının sorgulanması gerektiğinden hareketle bu kavramlar üzerine Toraks Bülteni’nin Kasım 2021 sayısında bilimsel bir perspektif makalesi yazmıştım. Yazıyı yazmama neden olan üç makalenin (olayın) ikisi Dr. Birinci’nin de içinde bulunduğu benzer ekipler tarafından yazılmıştı.

İlk makalede, araştırılan konu ile ilgisi olmayan, hiçbiri çalışmanın yapıldığı hastanelerde çalışmayan dört hekim ve bir tıp fakültesi öğrencisi COVID-19 ilişkili zatürre tedavisinde hastalarda iki antibiyotik deneyerek etkinlik araştırması yapmışlar, bu çalışmalarını 650 dolar verildiğinde makalenin yayımlandığı, yağmacı (predator) dergi dediğimiz dergilerden biri olan Journal of Population Therapeutics & Clinical Pharmacology dergisinde 3 Haziran 2020 tarihinde yayımlamışlardı. Makalede tedavi edilen hastaların Şubat’ta hastaneye yatırıldığı yazıldığı için, Türkiye’deki ilk vakanın ilan edildiği tarihten önce hasta olduğu yolunda ortalık bir anda karışmıştı. İlk makale skandalını CHP milletvekili Dr. Murat Emir ortaya çıkartmış, aynı gün Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Birinci, basın açıklamasıyla olayın siyasi boyuta çekildiğini söylemiş, tarihlerin ve çalışmanın yapıldığı hastanelerin yanlış yazıldığını belirtmiş ancak saatler içinde bu basın açıklamasını Twitter’den silmiş, olayın savunusunu Sağlık Bakanı Sayın Dr. Koca üstlenmişti. Silinen bilgide Dr. Birinci konuyu hiç de inandırıcı olmayan bir biçimde şöyle açıklamıştır:

“Yazarları arasında yer aldığım makalede, sorumlu birinci yazar tarafından vakaların, hastaneye yatış tarihleri sehven “Mart-Nisan” ayları yerine “Şubat-Mart” olarak yazılmıştır. Yine vaka lokasyonu olarak İstanbul ve Mersin yerine sadece Tarsus ifadesinin geçtiği tespit edilmiştir.”

Bilimsel makalelerin üretilmesi aşamasında ahlaki çerçeve dışına çıkmayı önlemek için bilim toplulukları birtakım kılavuzlar hazırlamışlardır. Bunlar içerisinde en çok başvurulanı Uluslararası Tıp Dergileri Editörleri Komitesi (ICMJE) Tıp Dergilerinde Bilimsel Araştırma Yönetimi, Bildirimi, Yazımı ve Yayımlanması Önerileri’dir. Aralık 2019’da güncellenen bu önerilere göre yazar olmanın koşulları şunlardır:

  1. Çalışmanın tasarımı ya da planlanması ya da verilerin toplanması, analizi ya da yorumlanmasına önemli ölçüde katkı sunmak.
  2. Çalışmanın taslağını çıkarmak ya da çalışmayı entelektüel içeriği açısından eleştirel bir biçimde gözden geçirmek.
  3. Yayınlanacak makalenin son onayı ve
  4. Çalışmanın tüm parçalarının doğruluk ve bütünlüğü ile ilgili tüm soruların uygun bir biçimde araştırıldığı ve analiz edildiğinden emin olarak çalışmanın tüm yönlerinden sorumlu olduğu konusunda uzlaşmak.

Yani makalenin yazarları yukarıdaki koşulların tümünü sağlamalıdır. Birinci yazarın sehven hata yaptığını yazı yayınlandıktan sonra fark edildiğini iddia etmek bilimsel ciddiyetle bağdaşmaz, bu diğer yazarların yukarıda belirtilen 3. maddeyi yerine getirmediklerinin açık bir kanıtıdır, ya da gerçekten okumuşlar ve bu bilgiyi doğru olduğu için onaylamışlardır. Her iki durum da bilimsel dürüstlük anlamında sorun teşkil etmektedir.

Dr. Birinci sildiği açıklamasında ilk yazar Dr. Oğuz Güvenmez’in dergi editörüne mektup gönderip gerekli düzeltmeyi yaptığını söylemişti, ancak dergide böyle bir düzeltme hiç yayımlanmamış, makale saatler içinde kayıplara karışmıştır. Şu anda hiçbir platformdan bu makaleye ulaşılamamaktadır.

İkinci makalede de ne olduğu belirsiz bir bitki karışımı, solunum yoluyla COVID-19 zatürresi olan sekiz hastaya verilmiş, sonuçlar diğer sekiz kontrol hasta ile karşılaştırılmıştır. Konu ile doğrudan ilişkisi olmayan ve yine hiçbiri çalışmanın yapıldığı hastanelerde çalışmayan 16 kişinin yazar olarak adının geçtiği yazı Research Square ön-baskı sitesinde yayımlanmış, araştırma ile ilgili etik ve bilimsel dürüstlük boyutları soruşturulmaya başlayınca bu makale de alelacele internet ortamından silinmiştir. Bu makale skandalı ile ilgili BirGün gazetesinde yazdığım yazı hala erişime açıktır.

Toraks Bülteni’ndeki perspektif makalesini yazmama neden olan üçüncü makale tıp dışı bir bilim dalındandı: Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Ferhat Çıra’nın hakem olarak incelediği bir makaleyi reddederek yayımlanmasını engellemesi, sonra yazıdaki bilgileri kullanarak yazdığı yazıyı kendi araştırmasıymış gibi Results in Physics dergisine göndererek yayımlaması, foyasının ortaya çıkmasıyla makalenin dergi tarafından geri çekilmesi olayı.

Dr. Birinci’nin içinde olduğu iki makaleye DOİ bilgileri aracılığıyla ulaşmaya çalışırsanız karsınıza şu bilgi çıkacaktır: 404 NOT FOUND (geri çekildiği için ulaşılamıyor). Ama sitede bu iki makalenin ne nedenle geri çekildiği konusunda en ufak bir açıklama yoktur.  Dr. Çıra’nın geri çekilen makalesine ulaşmaya çalıştığınızda karşınıza makalenin geri çekildiği bilgisi ve niye geri çekildiği ile ilgili yapılan şu açıklama çıkacaktır:

“Bu makale, Results in Physics Genel Yayın Yönetmeni'nin, orijinal yazarların ve IEEE Transactions on Energy Conversion dergisinin talebi üzerine geri çekilmiştir.

Makale, Doo-Young Kim, Dae-Kee Kim, Hyeon-Jin Park ve Jung-Pyo Hong tarafından IEEE Transactions on Energy Conversion dergisine gönderilen, "Fault Detection of Eccentricity Based on Multi-Physics in the Permanent Magnet Synchronous Motor" başlıklı makalenin intihalidir. Ferhat Çıra orijinal makalenin hakemi olarak görev yapmış ve makalenin reddedilmesini önermiş, ardından aynı materyali Results in Physics'e gönderdiği makalede kullanmıştır.”

Özetle, bilimsel bir yayın bir şekilde geri çekildiğinde dergi tarafından (ya da yazarlarının notu olarak) bilimsel dürüstlük gereği geri çekilmenin gerekçesi ilgili sayfada açıklanır. Geri çekilmiş olsa bile, makaleye ulaşabilirsiniz, ama makalede geri çekildiğini belirten büyük bir notla izleyebilirsiniz makaleyi. Bu bilimsel dürüstlük gereği tarihe not düşen ahlaklı bir davranıştır.

Dr. Birinci’nin içinde olduğu iki makale ise kayıplara karışmıştır, bu çalışmaların niye geri çekildiği ile ilgili yayınlanan dergilerde herhangi bir açıklama da mevcut değildir. Kuskusuz bu ciddiyetsizlik, bu makaleleri yayınlayan dergi ve çevrimiçi platformunun bilimsel ahlaktan hiç de nasibini almamış olduğunun en büyük göstergesidir. Bu erişim engeliyle ilgili en ironik olan ise, tıp ve biyomedikal yayınlarının en büyük arama motoru olan PubMed sitesinde ilgili makalenin DOI bilgilerini veren National Library of Medicine’nin sayfasına da erişim engeli getirilmesidir. Konu ile ilgili tek açıklama yazının yayınlandığı dergide değil, Europe PubMed Central sitesinde şu notla karşımıza çıkmaktadır:

EUROPE PMC sitesinde ilgili makalenin geri çekildiğine ilişkin not: “Yasal nedenlerden dolayı yayıncı, bu kaydın PubMed'de çevrimiçi, halka açık olarak görüntülenmesine ilişkin izni geri çekmiştir. Daha fazla bilgi için lütfen yayıncıyla iletişime geçiniz.”

Her ne kadar daha fazla bilgi için yayıncıyla iletişime geçilebileceği söyleniyorsa da yayıncıya gönderdiğim epostaların tümü yanıtsız kalmıştır.

Yazarları tarafından daha fazla görünür olmamak amacıyla erişimden kaldırılan bu makaleleri bilimsel dürüstlük açısından irdeleyen yazıma kişilik haklarının ihlali gerekçesiyle mahkeme yoluyla erişim engelinin getirilmesi olanları “olmamış” yapmıyor. Bunun yanı sıra Toraks Derneği Bülteni'nde yayımlanan yazımın mahkeme kararıyla erişime engellenmesi, yazarlarını bilimsel açıdan dürüst ve ahlaklı da yapmıyor. Konunun kişilik haklarıyla ne gibi bir ilişkisi olduğunu ben çözemedim. Çünkü bilim ahlakından nasibini almayan, bilimsel dürüstlük ilkelerini hiçe sayan araştırma yapmak kişisel bir hak değildir.

Konu ile ilgili eleştiri yapmak da kişilik hakkının ihlali değil, bilimsel ahlakın ve dürüstlüğün bir gereğidir. Bilim insanı yaptığı çalışmanın bilimsel ahlak ve dürüstlüğü ihlal etmediği inancında ise, makalesini yangından mal kaçırır gibi geri çekip ortadan kaldırmaz, yaptığı işi bilimsel çerçevede savunur.

Bilimsel eleştirilere cevap bilimsel çerçevede verilir, mahkeme kararlarıyla değil.

Ümit Kartoğlu kimdir?

Ümit Kartoğlu 1981 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu, aynı üniversiteden Halk Sağlığı uzmanlığını 1984 yılında aldı.

Türkiye'de sağlık sisteminde her kademede çalıştı. 1993 yılında Halk Sağlığı alanında doçentliğini aldı. 1988-1990 yılları arasında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeliği yaptı.

İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü'ndeki üç yıl görevden sonra, 1994'te ülkeden ayrılarak UNICEF'te sağlık danışmanı olarak göreve başladı.

2000-2001 yıllarında Güney Sudan'daki savaş sırasında uluslararası kuruluşların sağlık çalışmalarını koordine etmekle yükümlü Operation LifeLine Sudan'da Sağlık Koordinatörlüğü'ne getirildi.

2001-2018 yılları arasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Cenevre Genel Merkezi'nde aşı kalitesi ile ilgili danışman olarak görev yaptı. Şimdi Extensio et Progressio danışmanlık şirketinin kurucusu ve CEO'su olarak görev yapıyor.

Kartoğlu 1974 yılından bu yana karikatür çiziyor, kişisel sergileri dışında Ohannes Şaşkal ile birlikte birçok ortak sergi açtı, ilk ortak sergileri Ankara ve İstanbul'da 1980'de Burhan Solukçu'nun anısına açtıkları K-ÖMÜR, son sergileri ise 2008'de Hrant Dink'in anısına Paris'te açtıkları Le Chiendent (Ayrıkotu) oldu. İlk karikatür kitabı ZAMAN ZAMAN Karakare yayınlarından 1986 yılında yayınlandı. 1980 darbesiyle Darwin'in biyoloji kitaplarından çıkartılması üzerine İldeniz Kurtulan'la birlikte "yoksun bırakılanlar" için DARWİN ve EVRİM KURAMI kitabını yazıp çizdi. Nihat Behram gurbetteyken şiirlerini karikatür kartpostalları olarak yayınladı.

Dr. Kartoğlu'nun yayımlanmış birçok bilimsel çalışması ve kitapları bulunuyor (Bu kitapların hepsi Kartoğlu'nun web sitesinden PDF ve ePUB3 olarak ücretsiz olarak indirilebiliyor).

Dr. Kartoğlu 2011 ve 2013 yıllarında yaptığı bilimsel çalışmalar nedeniyle iki kez Ludwig Rajhman Halk Sağlığı Ödülü'ne değer bulundu. http://kartoglu.ch/

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir milyon uçurtma ve 100 yılın hikayesi: Çocuk Hakları Bildirgesi

Geçtiğimiz Kasım ayındaki altı günlük insani duraklama dışında, tüm yıl boyunca bombardımanın olmadığı sadece iki gün vardı. Her üç saatte bir sivil altyapı vurulurken, her 17 saatte bir çadır ve geçici barınma, her dört günde bir okullar ve hastaneler, her 15 günde bir de yardım dağıtım noktaları ve depoları İsrail ordusunca hedef alınıyor

Sağlıkta dönüşümün gölgesinde yenidoğan çetesi-bir sorgulama

“Güya mevcut sosyal güvenlik mekanizmalarının SGK çatısı altında birleştirilmesi, SGK’ya hastane sektöründe hizmetin ve rekabetin yönetilmesi olanağını verecekti. Hatta buna Dünya Bankası tarafından ‘yönetilen rekabet’ gibi bir isim bile verilmişti. Ancak SGK’nın mevcut personel nicelik ve niteliğiyle hastane denetimlerini yapması mümkün değildi. Kamu hastaneleri başhekimlik kurumu üzerinden kendi iç denetimlerini en azından bir ölçüde gerçekleştirebiliyordu. Ancak aynı şeyi tamamen kar odaklı olan özel hastanelerden beklemek zaten akıl dışıydı. Dolayısıyla özel hastaneler tamamen başıboş kaldı ve SGK da bu hastanelere para pompalayan bir tulumba olarak işlev gördü. Bugün yaşadığımız bebek katliamı sorununun özünde bu mekanizma yatar”

Beyaz önlük efsanesi ve madalyonun iki yüzü

Beyaz önlüğün taşıdığı sembolik anlamın ötesinde, hekimin günlük pratikte nasıl davrandığı, hastalarla nasıl iletişim kurduğu ve profesyonel ilişkilerini nasıl yönettiği, hasta deneyimini ve tedavi sürecinin başarısını doğrudan etkiliyor. Her ne kadar beyaz önlük güven sembolü olarak algılanıyorsa da asıl olan hekimin hasta odaklı bütüncül bir yaklaşımla, hastaya değer verildiğinin hissettirilmesi, yani ‘sen’ söylemini, ‘emir kipini’ bırakmış, empati kuran, konuşurken hastasının gözüne bakan, özetle beyaz önlüğün arkasına gizlenmemiş etik ve insani bir davranışlar bütünü sergilemesidir hastada güveni oluşturacak. Önemli olan beyaz önlüğü çıkartmak değil, nasıl giydiğimizdir

"
"