18 Ekim 2024

Motorlarla başlayıp şaraplarla devam eden ve Beach Boys ile biten bir magazin

Her fikre açık T24'ün Düzeyli Magazin servisinden her sese 'açık' Açık Radyo'ya sevgi ve selamlarla...

Açık Radyo'nun sesinin kısılmaya çalışılmasına tabii ki sessiz kalınamaz |
Beach Boys şimdi 70'lerinde olan 68'liler için Good Vibrations''ı söylüyor |
Ünlü oyuncu Mehmet Aslantuğ ve ünlü gazeteci Gonzo Tuğrul |
'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü kazanan arkadaşım Nejat İşler'in
beni iki kadeh içmeye davet etmesini bekliyorum

Aylardır yazmayayım yazmayayım, muhbirlik etmeyeyim diye kendimle mücadele ettim. Ama artık dayanılacak halde değil. Ne mi? İstanbul'da sayıları arabaları geçen motorlardan bahsediyorum... Kaldırımlara park ettikleri yetmiyormuş gibi arabaların sağından mı solundan mı geçecekleri, yolun neresinden gelecekleri belli olmuyor. Artık bunun bir çaresi bulunsun! Tamam, gençleri de anlıyorum ama Trafik buna bir çözüm bulmalı... Motorluya da yazık, yayaya da yazık!

Fotoğraf Cihangir'deki Firuzağa Kahve'nin karşısı, Akbank'ın önü...
Önüne gelen motorcu kaldırıma park etmiş!

Kâinatın seslerine bulaşmayın

Türkiye'nin her yanında kıyametler koparken; kadınlar, çocuklar öldürülürken; haberlerde sürekli facialar izlerken RTÜK işi gücü bırakıp Mülkiyeli arkadaşım Ömer Madra'nın kurucularından olduğu Açık Radyo'nun "sesini kesti." Açık Radyo'nun karasal yayınının kesildiği gün saygıdeğer bir kalabalık radyo önünde güzel bir protesto gösterisi ve veda yaptı. Radyonun tek 'günahı' yayında Ermeni Soykırımı denmesi... 

Kâinatın bütün seslerine 'açık' olan Açık Radyo'nun sesinin kısılmasına tepki büyüktü

'En iyi'ler iki iyi arkadaşım

61. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kadın ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini alan Nur Sürer ve Nejat İşler, övünmek gibi olmasın, benim iyi arkadaşlarımdır... Tabii ki En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nün ortağı Binnur Kaya, onu da unutmadım ama sonuçta yiyip içmişliğimiz yok. Nur Sürer, Mukadderat filmini süslemiş; Nejat İşler de Evcilik filmini... Nur Sürer'in ödülünü alırken Yılmaz Güney'den söz etmesi bir genç hanımefendiyi kızdırmış, "Ne Yılmaz Güney'i" gibi bir laf etmiş galiba... İnsan merak ediyor, bunlar hiç sinema tarihi okumadılar mı hayatlarında? Okumadılarsa en azından başlangıç olsun diye Sırrı Süreyya Önder'in 15 Ekim'de T24'te yayımlanan Umut'tan umuda bir yol 
başlıklı yazısını buraya bırakıyorum. 

Nur Sürer, devrimci can yoldaşı Sarp Kuray ile birlikte... 

Cihangir 21'de erkek ağırlıklı şarap tadımı gecesi

İşten attığım eski stajyerlerimden Cengiz Semercioğlu'nun Chamlija Şarapları tadım gecesi için 21'deydim. Tabii ki içki söz konusu olunca erkek nüfus ciddi olarak ağırlıktaydı. Fakat benim için gecenin en hoş sürprizi Mustafa Denizli ve Mehmet Aslantuğ'un yazılarımı takip ettiklerini duymaktı, keyiften uçtum! O yüzden tüm masanın fotoğrafını kullanıyorum... 

THY uzun uçuş pilotu Çağdaş Bozçiçek, Mehmet Aslantuğ, Deniz Karaağaç,
Selçuk Yöntem, THY'deki en büyük uçak olan Boeing 777'leri uçuran pilot Mehmet Aksoyek,
Şansal Büyüka, Chmalija Şarapları'nın üreticisi Mustafa Çamlıca, Mustafa Denizli,
Cengiz Semercioğlu, Berna Semercioğlu, Iraz Yöntem
Fotoğraf: Mahsum Toprak

Kocaoğlu'nu şimdi fark ettim

Çok farklı bir "erkek güzellemesi" olduğu için İnci Taneleri'ni doğrusunu isterseniz seyretmiyordum... Üstelik ben aşırı solcu olduğumdan Yılmaz Erdoğan'ın muhafazakârlığı beni iyice bu diziden itmişti. Fakat bir de ne fark edeyim ikinci sezonda? Tezgah filminin başrol oyuncusu arkadaşım Rıza Kocaoğlu'nun bu dizide önemli bir rolü varmış. Bu yüzden perşembe gecesi belki söylene söylene bakabilirim...

Geçen hafta yaptığım bir yanlışı da burada düzelteyim, Tezgah filminin diğer erkek başrol oyuncusu Erkan Kolçak Köstendil'in soyadını "Köstencil" olarak yazmışım... 

Sinirli adam Rıza Kocaoğlu ve sinirsiz Gonzo Tuğrul

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

* Favorim olan Bahar dizisi en çok izlenen diziler sıralamasında birinci olmuş yine... Arkadaşlarım Nihal Yalçın, Füsun Demirel ve Hatice Aslan oynadıkları için de çok gururluyum! Hâlâ bizi eski başarılarla uyutmaya çalışan Kuruluş Osman'ı geçtiği için ayrıca keyif aldım... 

Takip edebildiğim kadarıyla Sözcü gazetesinde sular durulmuyor. O geldi, bu gitti derken sürekli isimler değişiyor. Kulaktan dolma bilgiler de vermek istemem ama Sözcü'nün önemli isimlerinden Fatih Portakal'ın aldığı parayı bir kenara bırakıp gelecek hafta size daha kesin bilgilerle gelmeye söz veriyorum. Tabii, magazinci kafam becerebilirse! Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim, koşullar gereği muhalif kanallara bulaşmıyoruz ama galiba hata ediyoruz, Allah sonumuzu hayretsin!

Herkesin davet edildiği ama benim davet edilmediğim Murat Sabuncu-Tuğçe Erçetin düğünüyle ilgili bir yorumda bulunmayacağım. Zaten araba göndermeden çağırsalardı da gidemezdim...  Benden sadece uzaktan mutluluk temennisi beklenmiş madem, buraya bırakıyorum...

Advertorial (!)

* Arkadaşım Füsun Özlen'in kızı Lara Özlen, kuir sinema üzerine bir atölye düzenliyor. Meraklısına duyururum...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

* Tabii, bundan söz etmişken Mehmet Bilal Dede'nin yeniden basılan Üçüncü Tekil Şahıs ve Adresinde Bulunamadı kitaplarını da es geçemem... Kaçırdıysanız mutlaka okumanızı öneriyorum!

Linkler ve çağrılar

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Türkiye’de Basın ve Düşünceyi İfade Özgürlüğü Görsel Sanatlar Sergisi’nin üçüncüsü 14 Ekim'de TGC Basın Müzesi’nde açıldı; 1 Kasım'a kadar açık kalacak. Serginin küratörlüğünü TGC Kültür Sanat Komisyonu Sekreteri Fatma Batukan Belge üstleniyor. Mutlaka uğrayın... 

* İKSV'nin düzenlediği 28. İstanbul Tiyatro Festivali, 22 Ekim’de, Melih Cevdet Anday'ın Müfettişler'i ile başlıyor. Mehmet Birkiye küratörlüğünde gerçekleştirilen festivalde, Türkiye’den ve dünyadan tiyatro, performans ve dans gösterilerinin yanı sıra ücretsiz etkinlikler de düzenlenecekmiş. Festival 19 Kasım'a kadar devam edecek... Yakalayabildiğiniz etkinlikleri görmenizi öneririm, keşke oralara yürüyebilsem de ben de gidebilsem! Ayrıntılar için link bırakıyorum... 

Müzik önerisi

Açık Radyo'nun son yayınında biz 1968'lilerin favori şarkısı The Beach Boys'un Good Vibrations'ı çaldı; biz de bu hafta bu "iyi titreşimler"i size yolluyoruz...

Tuğrul Eryılmaz kimdir?

Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü.

Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı.

İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı.

Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi.

1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti.

Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı.

Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi.

 

Yazarın Diğer Yazıları

78 yaşında hâlâ beni şaşırtıyorlar

Bu hafta fotoğrafım yok çünkü patoloji raporum ancak perşembe öğleden sonra çıktı; daha Taksim İlkyardım doktorumu görmedim ama galiba kanserimle başa çıkmış, tabii kesinleşince size daha iyi bilgi veririm

Demokrasi yok, su ve para da yok; ya sigara?

Sizce moda olduğu üzere benim yerime de bir kayyım atayacak olsalar bu kim olurdu, cevaplarınızı bekliyorum...

Hadi bi' cesaret, hep birlikte haykıralım: Kapitalizm öldürür!

Hastanede operasyonun ardından -3'e indirildim, yoğun bakıma... Çok soğuktu ve canım sıkılmıştı, hemşirelere bi' takılayım dedim, onlar benden daha komik çıktı! "-3'ün altında ne var" diye sordum; cevap pat diye geldi: Morg var Tuğrul Bey, morg var!..

"
"