Nihaî tek kişilik şovumda maskemle... |
Bu hafta gözaltına alınıp serbest bırakılan Nevşin Mengü, Nefes'in bence en parlak ismi |
Alpay'ı tanımıyorsanız anne babanıza sorunuz, zaten anne babaysanız Alpay'ı tanıyorsunuzdur... |
Vahide Perçin'le Fırat Tanış'ın oynadığı Şakir Paşa Ailesi'nde ilk bölümde keşke
Halikarnassos ve asıl hikâye hakkında biraz daha ipucu verilseydi...
***
Hepinizin meraktan çatladığını biliyorum, tümünüz yaptığım nihaî tek kişilik şovun nasıl gittiğini duymak istiyorsunuz... Bir kere paramın kısmen üstüne yatmalarına rağmen Cengiz Semercioğlu'nun İstiklal'deki mekânı Salon Joker tıklım tıklım doluydu, yani en azından 80 kişi vardı. Bilet başına da 800 kestiler. Gerçeklere gelince... Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ve eşi Ayşen Güney, mektepten arkadaşlarım Ertuğrul Özkök ve Halil Ergün bana o kadar çok viski ikram ettiler ki -hepsini de tek başıma ben içtim- şova çıktığımda zaten sarhoştum. O kadar sarhoştum ki Ayşe Cemal, mahalle arkadaşım Deniz Türkali ve T24'ten Candan Yıldız da oradaymış ama fark etmedim... Zaten bir saat içinde fotoğrafta göreceğiniz gibi sahnede sızıp kalmışım, kimse de parasını geri istemedi...
Sahneden omuzlarda taşınmadan 5 dakika önceki hâlim...
Her ne kadar şovun büyük kısmında sarhoş olsam da henüz sahneye çıkmadan önce gayet "normal"dim (ne demekse). Zaten sınıf arkadaşım Halil Ergün de bana sahne konusunda bilgiler vermek için gelmişti, fazla bir işe yaramadı...
Mekân sahibi ve gecenin sözde mimârı Cengiz Semercioğlu,
mektep arkadaşım oyuncu Halil Ergün, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ve eşi Ayşen Güney,
yıllarca Hürriyet'i yöneten Aydın Doğan'ın favorisi Ertuğrul Özkök.
Bu arada yerine kayyım atanan Dersim Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ü fark edemedim, bana 'Londralı' diye bağırmasını bile duymadım... Şovdan sonra görüşmesek orada olduğunu bile bilmeyeceğim. Çok ayıp ettim, o yüzden beraber çekilmiş fotoğrafımızı da sizinle paylaşmadan edemedim.
Fotoğraf: Deniz Karaağaç
Sözcü mü yeni Nefes mi?
Yazımı yazmaya Fames'e koşarken editörüm Buse Söğütlü'den yeni çıkan ve bugünlerde herkesin dilinde olan, hakkında binbir türlü rivayet dolaşan Nefes'i getirmesini istedim. Tabii, Nefes'in yerine geçmeye çalıştığı Sözcü'yü de... Bir kıyaslayayım bakayım, dedim...
Kuşkunuz olmasın, her iki gazete de belli ki Atatürkçülüğü kimseye bırakmayacaklar... Neredeyse bütün kadrosu (Emin Çölaşan hariç) Nefes'e transfer olan Sözcü'de Atatürk gözlerinin silüeti var; diğerinde de portresi... Boş konuşmayayım, logoları koyayım da görün...
Gördüğünüz gibi Nefes, Sözcü'den 5 lira daha ucuz...
Kadrosu Nefes'e taşınmış gibi görünen Sözcü'yü zaten biliyorsunuz, şimdi gelelim kulislerde Ekrem İmamoğlu'nun desteğini aldığı konuşulan Nefes'e... Bir kere manşetten kaybettiler... "Söz veriyoruz, ant içiyoruz" diye manşet atıp uzun uzun, neredeyse tam sayfa yarı didaktik şekilde okurlara "Atatürkçülük sözü" vermişler... Anlıyorum, yayın politikalarını anlatmak istiyorlar ama 78 yaşında bir gazeteci olarak benim bildiğim kadarıyla böyle bir manşet olmaz... İlk sayfaya bir kutu açar, bunları yazabilirsin ama günün haberinin bile üstüne yerleştirmezsin...
"Nefes kesen yazar kadrosu" diye sürmanşetten duyurdukları kadroda
10 beyefendi, 2 hanımefendi var... Bakar mısınız kadın-erkek eşitliğinin
Atatürkçü bir gazetede geldiği hale?
Gelelim yazar kadrosuna... 2000'e Doğru ve Aydınlık gazetesini epey bir süre yöneten Doğu Perinçek'in 'yakını' Soner Yalçın'ın ne kadar güvenilir olduğunu Odatv'den gördük... Olumlu mu olumsuz mu siz karar verin. Sözcü'den geçenlerden Deniz Zeyrek galiba Radikal'den çok buraya yakışmış, itiraf edeyim... Bence YouTube yayınları gayet iyi giden Nevşin Mengü, ilk köşesinde "Bazı konular ancak yazılınca anlatılabiliyor, anlaşılabiliyor" demiş ama ben buna pek ikna olmadım; keşke bize YouTube'da zengin harcı veganlık anlatsaydı da dinleseydik... Can Ataklı'yı unutmuştum, hoş geldi... Bu arada köşe yazılarına da şöyle bi' göz attım... Çoğu 'merhaba', 'yola devam' yazıları yazmış... Çok şükür, Çiğdem Toker bu kadroda yok...
Nefes'i Oksijen'le yan yana koyunca bakalım daha iyi hava alabilecek miyiz, keşke...
Bir hafta daha izleyeceğim
"Burası Mardin, Kanada değil" diyen Uzak Şehir'den (ve dizinin canavar kaynanası Gonca Cilasun'dan); Annem Ankara, Sahipsizler, Leyla'dan (bütün bu dizilerde küçük çocuklar var, önemli rollerde) ve daha da önemlisi Güney Kore ve İran uyarlaması dizilerden kurtulup rahat rahat Halikarnas Balıkçısı'nı seyredeyim diye Şakir Paşa Ailesi'ne odaklandım. Zaten Vahide Perçin, Fırat Tanış ve Devrim Yakut gibi iyi oyuncular olduğu için de umutluydum. Dizi 1912'den başladı, yani daha Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrum'a sürülmesine çok var ve ben ne olup ne bittiğini gerçekten tam olarak anlayamadım... Bu arada İstanbul Büyükada'da geçen sahneler pek 'Avrupai' kadınlarla dolu... Vahide Perçin'le Devrim Yakut muhteşemler... Fakat biyografiden uyarlanan senaryoda Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın babasını öldürme hikâyesine daha çok var herhâlde... İtiraf edeyim ki olayı tam olarak kavrayamadım. Bu hafta bir daha bakacağım... Ben de 1970'te Bodrum'a hippilik yapmaya gittiğimde Halikarnas Balıkçısı'ndan etkilenmiştim... Biliyorsunuz, Bodrum'un eski adı Halikarnassos... İtiraf edeyim ki TRT Radyo 3'te çarşamba geceleri yayımlanan Balkon Bandosu hepsinden daha eğlenceli... Dizi derken Teşkilat'ı saymıyorum bile!
Sultan Mehmed Reşad döneminde, 1912'de Büyükada'da Şakir Paşa Ailesi...
Fena hâlde modern...
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* Daha kesin bilgi alamadım ama Ekrem İmamoğlu'nun medya girişimlerinden #Tarih dergisi de nasibini almış... Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü işi bırakmak zorunda kalmış, iyice kesinleşince daha geniş bilgi veririm.
* İyi Partililer de gazeteci dövermiş... Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu’nun korumaları Çorum’da gazetecilere saldırmış... Bu saldırıların bir 'sebebi' olmaz tabii ki ama üstelik gazetecilerin bir de program takip etmesi engellenmek istendiği için şiddete başvurulmuş! TGC, "Basının demokrasinin vazgeçilmez bir parçası olduğunu anlayamayan kişi ve kurumlar, halkın haber alma hakkını engellemek için gazetecilere yönelik sözlü ve fiziksel şiddeti tetiklemektedir" diyor...
* Bu arada benden bile büyük Mülkiyeli abim Hasan Cemal kıskançlığından gösterime gelemedi, söylemeden geçemedim...
Advertorial (!)
* Dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes’un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle’ın spiritualizme nasıl yönlendiğini anlatan, Siyah Kitap'tan çıkan ilginç bir kitap var: Ruhlar Arasında. Conan Doyle sevenlere duyurulur...
Müzik önerisi
Şu sıralar Uzak Şehir'de de kulağınıza çalınması muhtemel Rodrigo'nun gitar konçertosu nağmelerini biz ilk kez Ankara'da, Mülkiye'de öğrenciyken 1960'larda Alpay'dan dinlemiştik... Biz bayılmıştık, bakalım siz beğenecek misiniz?
Tuğrul Eryılmaz kimdir?
Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü.
Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı.
İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı.
Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi.
1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti.
Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı.
Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi.
|