04 Eylül 2020

Işıl Özgentürk bahanesiyle Cumhuriyet, Cihangir'de de standart aileler var, Komer'i ve arabasını hatırlıyor musunuz?

TRT 3 reklamı yapıyorum diye hemen heyheylenmeyin. Masterchef'e, Müge Anlı'ya ve de erkekler hamamına dönen tartışma programlarına bir hafta ara verip müzik dinleyin. En az yarınız bana hak vereceksiniz.

Fatih Portakal konusu vuzuha kavuşmadan bu kez Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk gündem oldu. Batman Barosu, Habertürk'ün beyaz Türk yazarı Sevilay Yılman, çeşitli kadın örgütleri ve de birey olarak çok sayıda Kürt kadın, özür talep ettiler. Kürt erkekler de pek kızdılar ama onlar, Türk erkekleri gibi, kadın konusunda umurumda değiller.

Özgentürk'ün hatası yok muydu? Tabii ki vardı. Gereğinden fazla toptancıydı ve bir kadından beklemeye hakkımız olan duyarlılıktan pek nasibini almamıştı yazısı. Bu tabii eleştirilebilir ama lince kadar gitmemeliydi.

Ben, kendi adıma 2000'den sonra yayımlanmış ve kadınların kaleme aldığı Batman'da Kadın İntiharları kitabını okudum. Yurdumun her yanına dağılmış kadın cinayetleri ve tecavüzleri es geçiyorum. Makul bir editör Işıl Özgentürk'ü uyarıp, en çok üç kelime ya da bir cümle ekletip bu 'skandal'ı önleyebilirdi. Nereden mi biliyorum? Radikal İki'nin editörlüğünü yaparken Ahmet İnsel, Yıldırım Türker ve Ayşe Kadıoğlu başta olmak üzere, çeşitli Türk, Kürt, Alevi, Sünni yazarları çaktırmadan ikna etmek için az mı uykusuz günler geçirdim. Ama artık ne editör bıraktılar ne muhabir. Herkes yazar. 

'Erkeklik'in ve yüzde yüz erkek erkek egemen sistemin inlettiği bu coğrafyada  (Edirne'den Diyarbakır'a) hesabın bir kadın üzerinden kesilmesi bana hiç adil gelmedi. Bu iş daha da sürerse (bizim T24 de tabii ki es geçmedi) son dört beş yılda Diyarbakır ve Dersim'de katıldığım habercilik atölyeleri sırasında Kürt kadın gazetecilerin bana anlattıklarını yazıveririm. Batman Barosu yeni bir suç duyurusunda bulunmak zorunda kalır, medya ombudsmanı Faruk Bildirici ne yapacağını şaşırır.
 
Üstelik ben Özgentürk gibi çok tartışmalı Alev Coşkun'un yönettiği Cumhuriyet'te yazan bir entelektüel değil, geçen hafta iyice ilan ettiğim gibi, Gonzo gazeteciyim. Unutmadan sorayım Türkiye halklarının yaşadığı topraklarda kaç kadın baro başkanı, kaç kadın rektör, kaç tv-gazete neşriyat müdürü kadın var? 
 
Bu haince sorulara devam edecektim ki Batman Kayyımı ve Valisi Hulusi Şahin de bir açıklama yaptı. Batman gibi modern bir kenti yanlış aktaran Özgentürk'ü o da kınadı.
 
Artık benim gibi seçimden seçime oy kullanıp emekli maaşıyla geçinmeye çalışan ve kendini anarko marksist sanan bireye susmak düşerdi. Çünkü ömrünün yarısından çoğu darbelerle geçen bir yurttaş  olarak öğrendim ki devlet konuşunca herkes susar, istisnası yoktur. 
 
Vurun Özgentürk'e. Hem devlet kınıyor hem de devletle kavgalı olanlar. Üstelik kadın ve de 70 artı. 

Cumhuriyet'e devam

Cumhuriyet gazetesi benim kendi harçlığımla aldığım ilk gazetedir. Daha sonra da İncil muamelesi yaparak bu alışkanlığımı sürdürdüm. Çok sonraları da bir sene çalıştım bile. Işıl Özgentürk vakasından sonra gazeteye alıcı gözle yeniden baktım uzun uzun.
 
Gazetede yazan, söz sahibi gibi görünen herkes 60 yaş ve yukarısı. Hatta ben ve Işıl Özgentürk gibi 70 üzeri moruklar. (Amerika'da bize baby boomer diyorlarmış, Kaan Kurtuluş'tan öğrendim). 
 
İnanmazsanız Google'layın, beş kişiden üçü 70'in, dördü 60'ın üzerinde. 'Bizden sonraki kuşak' diye gördüğüm Miyase İlknur ve Işık Kansu bile emeklilik yaşına gelmişler. Arkadaşım olduğu için kültür sanat editörü ve köşe yazarı Yazgülü Aldoğan'a bulaşmıyorum. Emre Kongar, Ali Sirmen ve Özdemir İnce'yi de yaşlarına hürmeten es geçiyorum.
 
Son bir söz. Bence Cumhuriyet'in en keyifli bölümü olan Astroloji bölümü, 8 Mart'tan beri değişmiyor. Yoksa Demet  Hoşman çok mu toydu?
 
 

Boşnak börekli kahvaltı

"Bayan Yanı" ve ressam Ramize Erer ve "Bezgin Bekir" Tuncay Akgün, ben dâhil iki üç Cihangirliyi kahvaltıya çağırdılar. Hem Erer'in tablolarına baktık hem de bol Cihangir dedikodusu yaptık.
 
Ramize Erer'in stüdyosundan üç resim (Fotoğraf: Ahmet Mümtaz Taylan )

Ispanaklı ve kıymalı Boşnak böreği harikaydı ama bacon ve yumurtanın yanında baked beans yoktu. Neyse sizler şimdi tabloları seyretmeye başka kimler geldi diye merak ediyorsunuz fakat yazamam. Ünlü oyuncular magazin malzemesi olmak istemediklerini söylediler.

Cihangir'de de standart aileler var. Mehmet, Ramize Erer, Tuncay Akgün ve Leyla  (Fotoğraf: Deniz Türkali)

Şöhretler de var

Şimdi bazılarınızın yine "Bu nasıl artistsiz magazin?" dediğini duyar gibiyim. Bunu engellemek için Korona'ya rağmen ekmek param için sokağa çıktım. Bingo. İki güzel sanatçı gencin, deneyimli aktör abileriyle Home Room'da yemeğe başlamadan önce fotoğraflarını çektirdim. 
 
Üçü de çok şanslı bu dönemde projesiz kalmamışlar.
Tülin Ece, Ahmet Mümtaz Taylan ve magazinimi okumadığı hâlde yine Ferhan Şensoy. (Fotoğraf: Nurhak Kaya)

Tarihimden yapraklar

Piknikte beni aramayın, bulamayacaksınız çünkü çağırmadılar

1966, 1 Mayıs pikniğinde çekilen bu fotoğrafta kimler olduğunu hatırlamak için Erdal Yavuz, Necmiye Alpay ve ben kafa patlattık.

Yüzde 80 doğruluk payıyla çıkarabildiklerimiz şunlar: Sofra başında arkası dönük olan Mahir Çayan, solundan devamla Sezi Ergun, asistan Taner Timur, Ziya Öztan, Adem Yavuz, ayakta Kutlay Ebiri, en dipte Necmiye Alpay, Nevzat Süer, Şahin Alpay ve eşi. Yanlışlar ve hatırlanmayanlar kızmasın. Tam 54 sene olmuş.

"Amerika bizi durduramaz" diyen 68 gençliği Esenboğa'da

'Vietnam kasabı' olarak da bilinen Komer, ABD'nin Türkiye'ye Büyükelçisi olarak atanınca büyük tepki toplamıştı. 1968'de Esenboğa'da öğrenciler tarafından meydan okunarak karşılanmıştı. Çoğumuz gitmiştik.

1969'da ODTÜ'de arabası yakılacaktı.Şimdi AKP'liler anti-emperyalizm falan demiyorlar mı, aklımı kaçıracak gibi oluyorum.

Bu linkler ihmâl edilmesin

- Hakikat Adalet Hafıza Merkezi 

- Türkiye'nin internet ve sansür gündemi FreeWebTurkey

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

- Hayır. Para verip aldığım gazeteler var. Haftada ikişer kez Birgün ve Evrensel, slogancılığı bazen beni çıldırtmasına rağmen en zor durumda olanların sesini yansıtmaya çalışan Yeni Yaşam.

Birgün'de öğrencileri olmakla övündüğüm Taner Timur, Korkut Boratav, bizim kuşağın en freak'lerinden Sevin Okyay var. Şimdi bir de Ercan Kesal dâhil oldu. Evrensel'in neşriyat müdürü Fatih Polat da TGC'nin İfade Özgürlüğü ödülünü yeni aldı.

Madem sordunuz daha anlatayım. Yine paramı bastırıp, Leman, Bayan Yanı ve Uykusuz da aldığımı söyleyeyim. Bir de aramızda kalmak kaydıyla küçük bir günah çıkarayım. Cuma günü de Kitap-Sanat eki için Hürriyet alıyordum. İhsan Yılmaz ve ekibi kötü iş çıkarmıyor. Yalnız cuma benim de günüm. Bugün kapaklarına Murathan Mungan'ı koyup benle rekabete kalkışmasalar iyi ederlerdi. Oldu olacak haftaya da Ayfer Tunç'u  koysunlar, iyice eziklesinler beni.

- Akademisyen Murat Sevinç, bu hafta Duvar'da, yolların yayalardan kurtarılması gerektiği yolunda harika bir yazı yazdı. Ben sadece Cihangir Kumrulu Yokuşu'ndaki evimin önünden çekilen fotoğrafı yayınlamakla yetiniyorum. Kahrolsun yayalar...
Zengin komşular yetmezmiş gibi sokağımı bu hafta ekstradan sinemacı ve diziciler de istila etti (Fotoğraf: Sercan Yamaner) 

- Gül ve Düşün adlı çocuk kitabıyla herkesin tepkisini toplayan Musa Dinç,  2019'daki Datça Kitap Şenliği'ne de sızmış. Datça stajyerim Figen Kumru'nun bildirdiğine göre Datça'nın CHP'li belediyesi bir açıklama yaparak bundan sonra daha dikkatli davranmaya söz vermiş. Fakat hem Datça hem Betçe'liler hâlâ üzgün ve kızgınlarmış. Korona yetmezmiş gibi bir de Musa Dinç...

- Kemal Gökhan Gürses, annesini Bodrum'a götürdüğü için bu hafta çizemedi. Ses dergisinde yayınlanan fotoğrafta Hayriye Hanım ve Yeşilçam'ın en çok film çeken yönetmeni Muharrem Gürses görülüyor. Nur içinde yatsın, yazardı, çekerdi, tiyatro ve sinemada oynardı. Ben en son Hababam Sınıfı'ndaki oyunculuğunu hatırlıyorum.

Muharrem Gürses ve Hayriye Hanım

Advertorial

Viva TRT3 
 
 
Geçtiğimiz pazar akşamı Radyo 3'teki favori programlarından "Gözüm Kulağım Sinema"nın yapımcısı Kurtuluş Özyazıcı  "Bu son program" demez mi. Sanki en yakın dostlarımdan biri beni terk etmiş gibi oldum. Programlar hayattayken kıymetleri bilinmeli diyerek 'kaçırmayın' reklamlarına başlıyorum:
 
Filmlerin Nota Sahnesi, Gri Ses, Ses Tiryakisi, Başkasının Şarkıları, Ses Örgüsü, Nefesten Sese, Paris Ekspresi, Delta ve ötesi, Blues'un Tonları, Avrupa Konserleri.
 
Masterchef'e, Müge Anlı'ya ve de erkekler hamamına dönen tartışma programlarına bir hafta ara verip müzik dinleyin... En azından yarısının tiryakisi olacaksınız. Ben yine müziksever fan ve okurlarımı zaman zaman gaza getireceğim. Bu arada yüz akı TRT3'ü bir kadın mı yönetiyor? Değilse şaşarım.

Müzik önerisi

Gonzo'luğa özenen 50- üç beş meslektaşım "Kafa ne kadar keyifli olmalı?" diye sormuşlar. Yanıtı "O Gökkuşağı gibidir"le The Rolling Stones versin. She's A Rainbow...
 

Yazarın Diğer Yazıları

Ödül bolluğu, Mülkiye Pide Grubu ve itirazlarım...

Hastalıktan mabadımı kaldırabilseydim, İstanbul'a gelen Mülkiyelilerin pide partisine katılıp çeşitli sınıfsal rezaletler çıkaracaktım ama olmadı...

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...