03 Eylül 2021

İnanır, Oğuz, "Şako", Ferhangi, "muhalif"ler, İHD, Duran, Taştekin ve Aretha ablam

6 Eylül Pazartesi günü doktorum İsmet Hazar, Taksim İlk Yardım'da, üçüncü geleneksel mesane operasyonumu gerçekleşticek gibi. Merak etmeyin, az kötü ve az yoksullara bir şey olmaz

40 yıl önce Kadir İnanır ve Serpil Çakmaklı - Tamamen uyuşmasak da çok değerli iki meslektaşım: Ragıp Duran ve Fehim Taştekin, ikisi de dışarda - Eşi menendi olmayan ses, yani Aretha Franklin

Biri çeyrek asır, biri halen Cihangir'de oturan 50 yıllık iki ünlü sinemacıyla bir kafede oturup pahalı votka içerken ne konuşursunuz?

Bildiniz, sinema ama çekimine benim de katıldığım bir film. Yer Dalaman, 1980 başları. Şerif Gören beni "Tomruk" filminin çekimine çağırdı çünkü o ara hâlâ sinema doktorası yapacağımı düşünüyordum. Başrollerde Kadir İnanır, Serpil Çakmaklı ve Selçuk Özer. Filmin görüntü yönetmeni ise şu sıralar 600'üncü bölümü yayınlacak "Arka Sokaklar"ın yönetmeni Orhan Oğuz. Sallar üzerinde oyuncular ve tomruklar, çok zor bir çekimdi ama ben gözlemci olduğumdan tehlikesizce heyecanlandım ve keyif aldım.

Hele film Antalya'da 3'üncülük ödülü ve de Orhan Oğuz görüntü Altın Portakal'ını kazanınca çok sevinmiştim.Tabii bu ara Karadeniz'deki selde tomruk deposunun yol açtığı felaketi de, doğal olarak, konuştuk ve kahroldu. Zaten konu da oradan açılmıştı. Bu arada unutmadan ekleyeyim magazinsever okurlarım için: Benim masraflarımı İnanır ya da Oğuz değil, yapımcı-yönetmen Şerif Gören çekti. Cihangir 21'deki pahalı votkaları kimin ısmarladığı kimseyi ilgilendirmez.


Kadir İnanır ve Orhan Oğuz'la Karadeniz'deki yıkımı konuşurken konu "Tomruk" filmine geldi (Fotoğraf: Aram Dal)

Mahallenin "Şako"sunun 50 yılı

Bazen yeşil, bazen mor meçlerle dolaşan özgün ve özgür bir kadın, yani Prof. Dr Şahika Yüksel. Psikiyatr Yüksel, ağustos sonunda meslekte 50. yıl plaketini aldı. Tabii biz Cihangirli dostları bir demet çiçek göndermeyi ihmal etmedik. Nasıl ederiz ki? TTB, TİHV, LGBT+, Mor Çatı, Cinsiyet Ayrımcılığı...

Fakat sıkı feminist arkadaşım Şahika Yüksel'den bir şikâyetim var. Biraz 65 plus Cihangirlilerin doldurması, biraz da salgından dolayı, tekne gezisine gitti ama benimle açık havada bile bir kahve içmedi.

Maskeli doktorlar: Şebnem Korur Fincancı, İncilay Erdoğan, Şahika Yüksel, Süheyla Ağkoç ve Suzan Saner Harbiye Açık Hava'da. Çiçekler mahalleden

Yurt haberleri

Ciğer ve Diğer

Leman'ın son kapağı müthiş. Marmaris ve Ovacık'taki orman yangınları. Yedi liranıza kıyıp alın diye görselini kullanmıyorum. 

Aynı gün Dersim Ovacık'taki Gonzo Haber Ajansı stajyerinden gördüğünüz fotoğraf geldi. Yorumsuz kullanıyorum. 

Yanan ormanlar ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül

Hepimizin sevgilisi

Tiyatro ve mizah üstadı Ferhan Şensoy'un bizleri "faşist yağmurlar yağarsa aynı şemsiye altında toplanmaya" çağırdığı da olmuştur. (Bana artık bayılmayan Ayşenur Arslan'dan iktibas ettim) 

Hayat sevmez mevkute Yeni Akit dışında herkesin bayıldığı Ferhan Şensoy'u kaybattik. Biz Cihangirli dostları, Ferhan Şensoy Öget ve Cem Öget'ten torununun doğum haberini beklerken dedenin vefat haberi geldi.

80 başlarında ben Nokta'da çalışırken Ece'nin 54'ünde Ferhan Şensoy'la kadeh tokuşturmuşluğum vardır. Onu hiç unutmayacağız. Zeki, komik, biat etmeyen Ferhan Şensoy. Eminim ki cennette sahneye koyacağı ilk oyunun müziğini Mikis Theodorakis'e yazdırır. Çok yakışırlar. 

Mikis Theodorakis çok yıllar önce Ankara’nın kültür yuvası Kızılay'da. (Canset Oral son anda gönderdi. Teşekkürler)

Tarihimden yapraklar

Nermin Abadan Unat 100 yaşında

Prof Dr. Nermin Abadan Unat Mülkiye'den koparılan öğrencilerinden Doç. Dr. Murat Sevinç'le

SBF BYYO'daki asistanlık sınavımın jüri başkanı Nermin Abadan Unat o günden bugüne pırıltısından bir nebze kaybetmemiş.  Sınavdan sonra, şimdilerde profesör olan asistan Uygur Kocabaşoğlu'nun odasında beklerken telefon çaldı. Nermin Abadan'ın sevecen ve eleştirel sesi geldi, "Tuğrul, umduğumuz kadar parlak çıkmadın ama kulübe hoş geldin." Sevinçten havalara uçtum ama sonra bir doktora yazmayı, biraz da 12 Eylül Darbesi'nin katkısıyla, beceremedim. 

Bu linkler ihmal edilmesin

* İHD'den 1 Eylül Dünya Barış Günü açıklaması. Sevgili fanlarım ve okurlarım unutmayın ki ben de bir İHD üyesiyim.  "Barış Hakkını Savunarak Barışı Getirebiliriz!"

* Tiyatro festivaline engel, yazar Yavuz Ekinci'ye dava, haftanın sansür gündemi ve daha fazlası Susma Platformu'nda. 

* 49. İstanbul Müzik Festivali, eylül konserleriyle devam ediyor. Festivalin tüm programı linkte.
 
 
 
* Hafif ortodoks Ragıp Duran'ın kısa programında "hafif" eksik Lou Reed ve Gonzo da var. 
 

***

 

Yandaşlar ve "muhalifler"

Bu haftaya Medya Radar'ın "Fikret Bila ve Mehmet Tezkan'ın yeni adresleri belli oldu" haberiyle başlayayım. Ben bu Gonzo gazeteci hâlimle T24'ün "founding father"larından GYY Doğan Akın'a aylardır ihbar ediyordum: "Köşe yazarları Fikret Bila ve Mehmet Tezkan her gece başka bir 'muhalif' kanalda. Tuhaf değil mi?"  Benden bir kuşak genç Mülkiyeli kardeşim Doğan Akın hep aynı cevabı verirdi: "Tuğrul abi seni tanımasam kıskanıyor derdim." Sonuçta ne oldu?  Tarihimin yüzde 90'ında olduğu gibi yine ben haklı çıktım.
 
Bila ve Tezkan, Halk TV'ye transfer oldular, hem yazacak hem söyleyecekler. Hem 'muhalif' hem Halk TV demişken benim BBC, +90'dan başka kanal izlemeyen ve The Guardian'dan başka gazete okumayan fanlarıma biraz açıklayıcı bilgi vereyim.
 
Yurdumuzda, sayısal olarak medyanın yüzde 80'i yandaş tabir edilen her koşulda devlet ve de iktidar yanlısı yayınlardan oluşuyor. Geri kalan yüzde 20'nin tamamı değilse de büyük çoğunluğu ise "muhalif" medya diye adlandırılıyor. Zaman zaman eleştirel de olsalar devletin bekası onlar için de önemli. Temel fark, Cumhur İttifakı'na karşı Millet İttifakı'nı desteklemeleri ve yararlı temel gazetecilik dersleri vermeleri.
 
İki yılı aşkındır ne haber ne tartışma programlarına baktığım ne de okuduğum yandaş medya ilgi alanıma girmiyor. Fakat ciddiye almak zorunda olduğum "muhalif" medyanın kasabalılığı da beni kahrediyor. Saatlerce süren ve bağıranın prim yaptığı tartışma programları, ilçe belediyelerine, yazlıklara gidilerek yapılan ve gençliğimin seyyar tiyatrolarını andıran söyleşi ve tartışmalar. Tabii ki sloganlar, sloganlar... Biliyorum magazin isimsiz olmaz ama şimdilik izninizle Halk TV, Tele1, KRT deyip susayım. Haftaya Allah kerim.
 
Deneyimli bir gazeteci olarak başa dönüp bitireyim ve Doğan Akın'ı, T24 yazarı ve Levent Gültekin'in Halk TV'deki program arkadaşı Murat Sabuncu konusunda uyarayım.
 
* Epey bir yıl sonra, eski Radikalci Fehim Taştekin'i ekranda görünce (Habertürk) çok mutlu oldum. Afganistan üzerine konuşuyordu. Bu kadar bilgilendirici ve kafa açıcı bir meslektaşım olduğu için kendimle gurur duyuyorum.
 
*  Bir haber de kendimden vereyim; 6 Eylül Pazartesi günü doktorum İsmet Hazar, Taksim İlk Yardım'da, üçüncü geleneksel mesane operasyonumu gerçekleştirecek gibi. Merak etmeyin, az kötü ve az yoksullara bir şey olmaz.

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

* Cihangir'in az zengin orta ünlüleri yine Mavi Yolculuk'a çıktılar. Ne var ki kendilerini çok önemli saydıklarından Gonzo Haber Ajansı'nın Bodrum ve Datça muhabirlerinin fotoğraf çekmesini engellediler. Biraz haklılar da.
 
Küçücük tekneye 12 az ve orta ünlü tıkış tıkış binmişler. Fakat muhabirlerim bazı isimleri saptamışlar. Deniz Türkali, İpek Bilgin, Hacer Ansal, Murat ve Meltem Çelikkan, avukat  Emel Ataktürk...YT ve beni de çağırmışlardı ama kalabalığa girmeyi reddettik.
Teknedeki muhbirimin çaktırmadan çektiği Datça Kızılada manzarası

Advertorial (!)

Arkadaşım olan Arkadaş Zekai Özger'in belgeseli Mülkiyeliler Birliği'nde, hem de açık havada gösterilecek. Benim de küçük de olsa bir katkım var.

Müzik önerisi

Bu haftanın seçimi Melbourne'dan antropolog Sevgi Kılıç'tan geldi. Aretha Franklin kendisini "doğal" hissettiren adamını anlatıyor. "Natural Woman". Avustralya'da bir feminist okurum olması ne güzel.

Yazarın Diğer Yazıları

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...

Seçimlerle gelen rahatlama...

Yeniden, hafif çekinerek de olsa gülmeye başlamak ne kadar güzel bir şey, değil mi?