25 Ekim 2024
Yolda beni gördüğünüz zaman eğer size selam vermemişsem bu sarı noktamın iyice arttığını gösterir, yanıma gelip koluma vurun. Çok yavaş yürüyorsam bu da eklemlerimin iyice laçka olduğunun belirtisidir. Ama merak etmeyin, bu hafta hastalık yok, her şeye rağmen kendimi bir sonraki hastane serüvenine kadar sokaklara attım ve kalabalıklara karıştım. Tabii ki içinde hareket edebildiğim üçgen hâlâ Galatasaray, Taksim ve Cihangir... Bu haftaya kuruluşundan beri üyesi olduğum İnsan Hakları Derneği'nin hasta mahkûmların serbest bırakılması için düzenli olarak yaptığı eyleme katılarak başladım.
Bu girişi bitirmeden söyleyeyim, Türkiye'nin içinden geçtiği ve benim de gerçekten anlayamadığım karmaşada insan hakları savunucularının İHD'ye yeterince destek vermediğini düşünüyorum sanki... İnşallah yanılıyorumdur ama bütün yük 8-10 hanımefendinin üzerinde ve onların da canı çıkıyor...
Meraktan çatlıyordunuz, alın size T24'te editörlüğümü yapmış olan üç güzel kadın... Gözde ve Buse hâlâ T24'te ama Melis, aşağıda okuyacağınız Cosmopolitan Türkiye'de...
Biliyorum, bir bölümünüz tarafından onaylanmayacak ama gittiğim ikinci etkinlik The Single Circle'ın hiç para ödemeden, cömert ikramlarıyla ağırlandığımız Cihangir 22'nin beşinci yıl kutlamasıydı. İsmail Güneş'in bizim için hazırladığı atıştırmalıklar da hiç fena değildi.
Neredeyse tamamı eskiden beraber çalıştığım (daha doğrusu benim emrimde çalışan!) genç kadınlardan oluşan bir grup, Cosmopolitan dergisini yeniden çıkarmaya başladı. İlk sayısı çıktığında da buradan yazmıştık. Bu ay çıkan sayılarını da 100 kâğıt bastırıp aldım çünkü kapaklarında taa Bu Kalp Seni Unutur Mu? dizisinden hayranı olduğum Berrak Tüzünataç vardı. Siz kapaktaki göğüslere bakmayın, içerik bayağı bir feminizan. Bu arada şaşırmayın, derginin iki farklı kapağı var; kızlar sirkeyi bol bulunca kafalarına sürmüşler...
Bu Kalp Seni Unutur Mu? dizisinde Ertuğrul Kürkçü, ben ve Murat Belge, artık aramızda olmayan Tomris Giritlioğlu için danışmanlık yapmıştık; dizi çok beğenilmişti...
Bahar dışında izlediğim bir dizi kalmayınca bu hafta başrolünü Murat Yıldırım'ın oynadığı Gizli Bahçe'yi seyredeyim dedim... Murat Yıldırım'ı yıllar önce arkadaşım Tomris Giritlioğlu'nun Asi dizisiyle tanımıştım ve çok da beğenmiştim. İnanın, Erdoğan ailesinin onun için gidip kız istemesinden dolayı değil ama bu kez beğenemedim. Galiba 45 yaş jönlük taslamak için çok uygun bir yaş değil... Zaten dizi genel olarak da kötüydü...
Arkadaşım Suat Alhan, benim henüz 20'li yaşlarımda olduğum '71 yılından bir reklam gönderdi; Tuborg'un bira içme yarışması... Nereden nereye... Şimdi sıkıysa böyle bir yarışma yapın ve böyle bir jüriyi seçin de görelim! İsterseniz Müşerref Tezcan ismini internete yazın ve Müşerref Akay'ın çıktığını görün, nedenini bilmiyorum...
* Evet bu hafta vizyonda tanıdığım insanların yerli filmleri var... İlki Nadim Güç'ün Nur Sürer'e "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü kazandıran filmi Mukadderat (Radikal'den arkadaşım Şerif Erol da oynuyor)... Diğer film ise HomeRoom'dan arkadaşım Özlem Çıngırlar'ın yönettiği Kayıtsız...
* Sırası gelmişken fotoğraflarını bol bol kullandığım hâlde isimlerini yazmadığım Doğa Tamer ve Sertaç Çelik'ten çok çok özür dilerim, bir daha olmayacak...
* Mahallemiz Cihangir'de artık geleneksel hâle gelen İkinci El Pazarı bu pazar günü yeniden ortalığı şenlendirecek. Yalnız gelirken sokak hayvanları için az çok demeden mama getirebilirseniz minnettar olacağız...
* Türk Eğitim Vakfı Türkiye Virtüözleri Oda Orkestrası tarafından Cumhuriyet’in 101'inci yaşını kutlamak için 31 Ekim'de Süreyya Operası'nda “Cumhuriyet Konseri” yapılacakmış... Bu özel konser usta piyanist Birsen Ulucan ve kemancı Özcan Ulucan'ın solistliğinde... Ben gidemiyorum ama sizler için buraya bırakıyorum, bence giden kazanır.
* E-mail kutumda duyurusunu gördüğümde çok heyecanlandım; 1 Kasım'da Türkiye'de ilk kez Caz Orkestraları Düellosu düzenleniyormuş! Bu atışmayı, Anadolu'nun köklü "âşık atışması" geleneğine benzetmişler...
* Figen Şakacı kitabının tanıtımı ve imza günü için Ankara'ya, bizim Mülkiyeliler Birliği'ne gidiyor... Bence vakit ayırın...
Bu haftanın müzik önerisi 50'lerin sonlarından 60'ların sonuna kadar rock dünyasını kasıp kavuran iki kardeş, Everly Brothers'dan... Done ve Phil, The Rolling Stone'dan önce en çok sevdiğim ikiliydi.
Tuğrul Eryılmaz kimdir?Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü. Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı. İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı. Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi. 1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti. Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı. Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi. |
Başlığa bakıp kadınları unuttum sanmayın, feministlerle beraber 20 metre de olsa yürüdüm...
8 Mart dolayısıyla bütün magazin kadınlarla ilgili olacaktı ama gazeteci Hasan Cemal'le DEM Parti milletvekili Sırrı Süreyya Önder dolayısıyla erkekleri de karıştırmış oldum... İyi okumalar!
Başka Bir Gün dışında çok keyifle izlediğim bir yapım kalmadığından ve gündem de yoğun olduğundan dizilere sallamaya vaktim kalmadı. Gülseren Budayıcıoğlu'nun kırkıncı (!) kitabından yapılan yeni diziyi de izlemeyi reddediyorum...
© Tüm hakları saklıdır.