Vivet Kanetti'nin objektifinden Tuğrul the Gonzo - İzmirli kadınlar tüm engellemeler karşın Alsancak'ta seslerini duyurdular - Kerem Bürsin gibi genç ve yetenekli aktörler keşke reklamlarda oynamak zorunda kalmasalar - Öfkesi ve sildikleriyle gündem olan Uğur Dündar acaba inadına yeniden haber programına başlar mı?
***
Fanlarım ve okurlarımdan eleştiriler geliyor. "Ona buna bulaşıyorsun da peki sen ne yapıyorsun Gonzo Tuğrul?" Çok şey ama övünmemek için Gonzo'luğuma rağmen kendimi fazla karıştırmamaya çalışıyorum.
Fakat bu hafta evrensel ilkelere bağlı, dürüst ve araştırmacı damarım kabardı, biraz egomu okşayayım izninizle. Bakın son bir haftada neler yaptım...
Varan bir
Geçen hafta katıldığım ilk "eylem", Demokrasi için Birlik Grubu'nun konferansıydı. İBB'nin de işbilmezliğiyle tahsis ettiği bina, sanki "konferansa kimse katılmasın" niyetini taşıyordu. Ben ve birlikte gittiğim solcu Mülkiyeli arkadaşım (isminin kullanılmasını istemiyor) gidişte ve dönüşte üç beş kez telef olma tehlikesi atlattık.
Genç insan sayısının fazla olması umut vericiydi ama salon yarı yarıya boştu. Konuşmacılar da basılan kitaptaki metinleri okuyunca, doğrusu epey sıkıcı anlar yaşadık. Belki benim hafifliğim ama demokrasi deyince benim aklıma hep "şenlik" gelir.
Yenikapı'daki Demokrasi Konferansı sanki biraz tenha gibiydi! (Foto: Necmiye Alpay)
Varan iki
LGBTİ+ Onur Yürüyüşü öncesi Cihangir kaldırımlarında yazar Vivet Kanetti ve doktor-yazar Ayşegül Tözeren'le buluştuk. Bana pahalı vitaminler getirmişler. Daha sonra yazar Seray Şahiner'in de katılmasıyla, Türk edebiyatında kimler varsa, dörtlü olarak hepsini bir elden geçirdik. Yok yok, bazılarını yere göğe sığdıramadık merak etmeyin. Ama gün iyi bitmedi.
Müdahale öncesi Tuğrul the Gonzo, yazar Seray Şahiner, Dr. Ayşegül Tözeren ve en ünlümüz Vivet Kanetti
Onur Yürüyüşü'ne katılanların üzerine sıkılan gazdan herkes nasibini aldı. AFP foto muhabiri Bülent Kılıç'ın boğazına basılan Mis Sokak kadar olmasa bile, Akarsu Caddesi'nden Upper Cihangir'e her sokak gazdan ve korku ikliminden nasibini aldı. Tabii ben, gazlar başlar başlamaz kendimi evime attım.
Varan üç
Meslektaşım Şengün Kılıç'la İstanbul Valiliği önündeki basın özgürlüğü protestosuna katılmak için bindiğimiz taksi, Cihangir'den Cağaloğlu'na neredeyse bir saatte gidebildi. Fakat yetişebildik.
100-150 kişilik katılımcının çoğu, Onur Yürüyüşü'ndeki gibi, kadınlardı. Gençlerle birlikte protesto etmek çok hoşuma gitti.
Gözlerim gençlere daha iyi çemkirmek için 65+ gazeteci aradı ama vallahi de görmedim, billahi de görmedim. Ertuğrul Özkök, ya da Sedat Ergin, ya da Hasan Cemal, ya da bu aralar televizyonlardan hiç eksik olmayan Orhan Bursalı, ya da "mahallenin ablası" Ayşenur Arslan, ya da Deniz Alphan, ya da Yazgülü Aldoğan, ya da birlikte yürümeye alıştığım Ferai Tınç ve Şükran Soner, ya da Halk TV'nin ya da KRT'nin, ya da Tele1'in ünlü yüzlerinden biri olsaydı keşke orada.
Zaten son moda da bu olsa gerek, Demokrasi için Birlik'te olduğu gibi "çağırıcı" konumdakilerin önemli bir bölümü gelmemişti. Televizyonlardan eksik olmayan benden sonraki kuşak "muhalif" gazetecilere söyleyecek sözüm yok.
Önce kalabalık içinde yürüdüm ama fark edilmediğimi anlayınca... Valiliğin önüne çekilip poz verdim. (Foto: Şengün Kılıç)
Üçüncü doz aşımı dün olduğumdan, İstanbullu kadınların Tünel mitingine dışarıdan destek atmaya gidemedim. Fakat Gonzo Haber Ajansı muhabirleri, Ankara, İstanbul, Diyarbakır, İzmir'den fotoğraf yağdırdılar. Yani sıkı polis önlemlerine karşın kadınlar İstanbul Sözleşmesi için sokaktaydılar. Atlayamazdım.
Yurt haberleri
Datça (Gonzo Haber Ajansı) - Ayvalık'taki yazlığından pek mutlu olmayan İlber Ortaylı, Ege ve Akdeniz'i turluyor. En son Datça'da satın almak üzere ev ararken görüldü.
Sınıf arkadaşım Prof. Dr. İlber Ortaylı ve emlakçı
Ankara (Gonzo Haber Ajansı) - Gazeteci-yazar ve Diyarbakırlı Şeyhmus Diken, Ankara'nın efsanevi kitabevi Pusula Sahaf'ın düzenlediği bir söyleşi yapacak. Ayrıntılar afişte.
Bu linkler ihmal edilmesin
* LGBTİ+ hak savunucularının korunması meselesi, 22-29 Haziran sansür gündemi ve daha fazlası Susma Platformu'nda.
* WWF'nin "Blue Panda" yelkenlisi, denizi "hayalet ağlardan" kurtarmak için yelken açtı.
Tarihimden yapraklar
Bu fotoğrafımın tarihi, 25-30 yıl öncesine kadar gidiyor
Gazetecilikten her tekme yediğimde Önsel AŞ'nin (Samsung'u Türkiye'ye ilk getiren grup) patronları SBF'li sınıf arkadaşlarım Ömer ve İlknur Gündoğar bana hemen dolgun maaşla "ithalat müdürü" ya da "tercüman" diye iş verirlerdi.
Birkaç ay bile olsa, parasız kalmazdım sayelerinde. Tek bir şartları vardı: "Dünya para verip aldığımız takım elbiseleri giyecek, kravat takacaksın!"
***
Gündem Artı1
Baştan söyleyeyim, kim çamur atıyor ya da atmıyor, kim araştırmacı ya da değil, patron kim ya da değil gibi soruların cevabını bu magazinimde bulamayacaksınız.
Benim merak ettiğim şey başka. Bir ara Türkiye'de iddialı yayın yapan Artı1 televizyonunun ilk ekibinde bakın kimler varmış: Uğur Dündar, Tuncay Mollaveisoğlu, Mustafa Hoş, Banu Güven... Bunlar gittikten sonra yerine gelen ekiptekilerin isimlerini söylemeyeceğim çünkü hepsini fotoğraf altında bulacaksınız.
Bir magazinci olarak benim tek merak ettiğim, bu kadar ünlü ve deneyimli gazetecinin, patronun ve sermayenin üzerindeki esrar perdesini çözememiş olması. Bence asıl takılacak olan konu bu. Ayrıca ben, yüzde 30 hissenin kimde olduğunu biliyorum ama açıklamayacağım. Gerekirse birkaç hafta sonra ben de bir video yayınlarım.
Mirgün Cabas, Can Dündar, Pelin Batu, Özgür Mumcu, Koray Çalışkan, Tahir Özyurtseven Yekta Kopan, Yavuz Oğhan, Tuluhan Tekelioğlu ve Murat Sabuncu
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* Gazeteci Hadi Uluengin, Covid-19 yüzünden bir yıldır gelemediği Brüksel'den Cihangir'e döndü nihayet. Sevenlerini Küçük Cihangir'deki Tea or Coffee'de ağırlıyor. Küçük Cihangir, Bakraç ve Havyar Sokak'ların kesiştiği köşede bulunan üç dört kahveden oluşuyormuş, ben de yeni öğrendim.
* Geçen gece magazin peşinde yerli kanallar arasında zaplarken gördüğüme inanamadım. Türkiye'nin en sevilen üç "heart throb" u reklamlarda ardı ardına boy gösterdiler. Kenan İmirzalıoğlu, Engin Akyürek ve Kerem Bürsin. Tuvalet, sandviç, içecek, telefon pazarlıyorlardı. Belli ki bölüm başı paralar az ve herkesin sevgilisi bu genç adamlar da bizler gibi zor durumda.
Kenan İmirzalıoğlu (Clark Gable) -Engin Akyürek (Rock Hudson) -Kerem Bürsin (Steve McQueen)
* Müjde, müjde ekranları psikiyatrik "freak show" la yıkıp geçiren Gülseren Budayıcıoğlu, şimdi de yazılı basında. Oksijen 2'de yazmaya başldı.
Advertorial (!)
Hafıza Merkezi'nin takip ettiği sekiz dosyayı T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu'nun derlediği Kayıp Adalet, tüm kitapçılarda.
Müzik önerisi
Bu haftanın şarkısı, Avusturya'dan yazan okurum Guido Guel tarafından seçildi. Türkçesi çok iyi olan Guido ille de Nancy Sinatra demiş. These Boots Are Made for Walking...