Öncelikle spor kulüplerine yönelik böylesi bir düzenlemeyi gerekli ve önemli bulduğumu iletmek isterim. Zira, bugün adı spor kulüpleri, kendisi futbol kulübü olan takımlarımızın içinde bulundukları ekonomik, finansal ve yönetsel sorunlar artık yönetilemez boyutlara ulaşmış durumda.
Yıllardır gerekli önlemlerin alınmadığı, iyi denetlenip kontrol edilmememiş bu sektörün sorunları yıllar itibariyle birikerek içinden çıkılamaz bir noktaya geldi. Doğal olarak bu durum yeni arayışları da beraberinde getirdi. Bugün var olan ekonomik, finansal, yönetsel ve sportif sorunların çözümüne yönelik siyasi otoritenin yönlendirmesiyle hazırlanan yeni yasa tasarısı üzerinde bazı eleştiri, öneri ve değerlendirmelerimi paylaşmak isterim.
Spor kulüplerinin sorunlarına çare olma ümidiyle hazırlandığını düşündüğüm yasa tasarısı iyi niyetle hazırlanmış olsa bile, bu haliyle kendi içinde önemli sıkıntıları ve olası sorunları da barındırıyor. Şunu da vurgulamakta yarar var ki, esas itibariyle yasa tasarısı amatör ve olimpik sporları düzenlemekten daha çok, kâr amaçlı profesyonel kulüplerin sorunlarına çare bulma ve onlara destek sağlama arayışı içinde düzenlenmiş görünüyor...
Bu yasa tasarısının hazırlanması aslında toplumca genel bir konsensüsü da zorunlu kılar. Akademiden, sporun içinde ve dışındaki ilgili öznelere kadar daha geniş kesimlerin katılımcı olduğu bir ortamda bu yasa tasarısı tartışılabilir ve hazırlanabilirdi.
Bu bağlamda olumlu olan yanlardan daha çok, sıkıntılı olarak gördüğüm bazı yönlere ilişkin görüş, eleştiri ve önerilerimi aşağıda açıklamak istiyorum.
Hazırlanan Kulüpler Birliği yasa tasarısıyla kulüplerin mevcut ekonomik, finansal ve yönetsel sorunlarının çözümüne yönelik somut ve yapısal değişimleri gerçekleştirecek bir kanun tasarısından daha çok, kısa vadede sorunları çözmeye çalışan, palyatif çözüm yollarına başvuran; bunu yaparken de cezalandırmayı ön plana koyan bir anlayışla düzenlenmiştir.
Bugün kulüplerin içinde bulundukları temel sorunların kaynakları sadece kulüp yöneticileri değil, onlara hatalı yönetim ortamı ve olanağı hazırlayan dernek bazlı kurumsal yapıdır. Bugünkü sorun üreten patolojik yapıyı sadece bazı cezai müeyyideler uygulayarak düzeltmeye kalkmak uzun vadede kalıcı bir çözüm sağlayamaz.
Önemli olan bugün kulüplerin içinde bulundukları sorunları doğru analiz edip çözüm önerilerini orta ve uzun vadeli planlayacak şekilde yasa tasarısını buna göre şekillendirmektir.
Kulüpleri bugün içinde bulundukları temel olumsuzluklara iten ana faktörler: şeffaflığa, hesap verebilirliğe, denetime ve paydaşlarına karşı sorumluluğa zorlayacak bir örgütsel, yönetsel ve hukuksal yapılanmanın bulunmayışıdır. Böylesi bir yapıyı kurmadan, salt kulüp yöneticilerini cezalandırmayı hedefleyen bir anlayışla kulüplerimizi içinde bulunduğu sorunlardan kurtaramayız. Aslında bu yasa tasarısı kulüpleri içinde bulundukları sarmaldan kurtarmayı amaçlıyor. Oysa burada temel amaç, onları içinde bulunduğu sıkıntı ve problemlerden kurtarmaktan daha çok onların içinde bulunduğu sorunlardan kendi dinamikleriyle çıkabilmelerine olanak sağlayacak ve bir daha benzer sorunlara neden olmayacak bir yapıya kavuşturulmaları olmalı..
Bu yasa tasarısının amacı spor federasyonları ile kulüplerin daha iyi yönetilmelerine katkı sağlayacak ve onlara sürdürülebilir bir başarıya götürecek ortamı sağlamaktan daha çok, siyasetin spor ve futbol üzerindeki nüfuzunu daha da artırmaya imkan tanıyan, kontrolü daha da güçlendirmeyi hedefleyen bir anlayışa sahip.
Bu yasa tasarısı kulüpleri içinde bulundukları kısır döngülerden uzun vadeli sağlıklı bir sürdürülebilir mali yapıya kavuşturmaktan daha çok, cezalandırma temelli günü kurtarmaya yönelik bir düzenleme… Bu yasa tasarısı, spor kulüpleri üzerinde federasyonlar aracılığıyla (bazı durumlarda doğrudan), bakanlık müdahalesine bugün olduğundan daha fazla müdahaleye açık hale getiriyor. Yasadan anladığım kadarıyla, bağımsız olmaları gereken spor federasyonları, birer devlet kurumu olarak kurgulanmış durumda.
Federasyonlar üzerindeki siyasi kontrol daha da artacak… Bakanın istemediği kişiler görevde kalamayacak…
Oysa, olması gereken: Türk sporunda rekabeti artıracak, kaliteyi yükseltecek, marka değerini büyütecek, siyasi etkilerden uzak, tamamen sporun kendi dinamikleriyle dengesini kurabilmesine olanak sağlayacak yapısal dönüşümleri gerçekleştirmektir. Bu amaçla Türk sporunun kurumsal yapılanmasında başarıyı getirecek ve kalıcılaştıracak kapsayıcı kurumların bir an önce tesis edilmesi gerekir.
Yine yasa tasarısı incelediğimde görüyorum ki, kâr amaçlı anonim şirketlere yardım serbest hale getiriliyor. Bu kamu kaynaklarının sosyal vicdanı yaralayacak bir uygulamadır. Kar amaçlı profesyonel kurum ve kuruluşlara kamu kaynakları aktarılamaz. Zira, bu bazı kulüplere haksız rekabet olanağı verecektir. Burada esas amacın, olası yardımların faaliyetleri belirli bir bütçenin altında olan kâr amaçsız kulüplere, eşitlik gözetilerek, sadece halk sağlığına ilişkin projeler ile sınırlı olmak koşuluyla verilmesi doğru olacağını düşünüyorum.
Federasyonların delege sayısından, delege yapısına ve yeni kurulan federasyonların tüzüğüne kadar her şeyin bakanlıkça belirleniyor olması da önemli sorunlara yol açacaktır. Bu durumun IOC ve ilgili uluslararası federasyon ile sorun yaratma potansiyeli olabilir.
Bir başka önemli konu da şu: Denetim Kurulu raporlarının kamuya açıklanmak yerine doğrudan Bakanlık'a gönderilecek olması, daha baştan söylediğimiz, olmazsa olmazlardan olan "şeffaflık ilkesi" ile çelişen bir uygulamadır. Zaten bizim en öncelikli amacımız şeffaflığı tesis etmek olmalıdır.
Kulüpler hakkında dernekler kanunundaki "Ceza Hükümleri" başlığı altındaki idari yaptırımların uygulanması konusunun bakan inisiyatifine bırakılması da çok yanlış anlaşılmalara yol açabileceği gibi demokratik ve adil olmaktan uzaktır. Her türlü spekülasyona ortam ve olanak hazırlar.
Sonuçta; yeni spor kulüpleri spor yasa tasarısı, Türk sporunu ileriye taşıyacak, rekabetçi yeteneğini artıracak, kalitesini yükseltecek, marka değerini büyütecek uzun vadeli yapısal dönüşüme olanak sağlayacak kapsayıcı kurumları oluşturmaktan ve buna ilişkin çözüm önerilerinden daha çok, günü kurtarmaya yönelik, cezalandırma temelli, sporun kendi doğal dinamiklerinden uzak, kalıcı olmayan palyatif çözüm önerileri içeren bir düzenleme ile karşımıza çıkıyor.
Türk spor kulüplerine kurumsal yönetim ve yönetişim egemen örgüt modeli haline getirilmeden, ekonomik ve finansal yapısındaki temel olumsuzluklara çözüm sağlanmadan, temel örgütlenme modelini oluşturan kurullar daha demokratik hale getirilmeden, şeffaflık sağlanmadan, hesap verilebilirlik tesis edilmeden, denetleme olanağı yaratılmadan, paydaşlara karşı sorumluluk oluşturulmadan, siyasetin etkisi en aza indirilmeden, liyakata göre yönetim koşulları sağlanmadan ceza yasası temelli bir spor yönetim modeliyle kalıcı bir başarıya ulaşılamaz