14 Ocak 2022

Türk vatandaşlığı işlemlerinde Göç İdaresi'nde dönen dolaplar…

Savcılığın geçen yaz başında Ankara Emniyeti'yle birlikte yürüttüğü soruşturmada, yabancılara para karşılığında "istisnai haklardan yararlanarak Türk vatandaşlığı verilmesini sağlayan" bir suç örgütü ortaya çıkarıldı. Suç örgütünün adresi, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü

Hükümetin, "dolar karşılığı Türk vatandaşlığı verilmesi" uygulamasıyla ilgili geçen hafta bazı düzenlemeler yapıldı.

Yeni düzenleme çerçevesinde, en az 250 bin dolar karşılığı taşınmaz sahibi olmanın yanı sıra en az 500 bin dolar karşılığı sermaye ile yatırım gerçekleştirenler veya Türk bankalarında 500 bin dolarlık hesabı bulunanlar istedikleri takdirde Türk vatandaşı olabiliyor.

Dolar üzerinden vatandaşlık hakkına sahip olunması, "istisnai vatandaşlık hakkı" olarak tanımlanıyor güncel mevzuatta.

Tabii bu koşulların detayları var. Düzenleme, mevcut duruma yeni koşullar getirdi.

Örneğin, Türk vatandaşı olmak isteyen bir yabancı, en az 500 bin doları veya karşılığı döviz tutarında mevduatı 3 yıl tutma şartıyla Türkiye'deki banka / bankalara yatıracak. Ve banka hesabı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nca tespit edilecek.

Bir başka detay; en az 250 bin dolarlık ya da karşılığı döviz tutarındaki taşınmazı, tapu kayıtlarına 3 yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın alacak.

Yabancıların Türk vatandaşlığını elde etmede getirilen kolaylıklar, süreç içinde bazı istismar iddialarını da gündeme getirdi.

Mesela, aslında 250 bin dolar değeri olmayan bir taşınmazın değer tespitinde 250 bin dolar olarak rapor düzenlenmesi konusu var.

Bu uygulamada; değer tespit raporu düzenlemekle yetkili uzman kişi ya da firmalar, gerçekte daha düşük değerdeki bir taşınmaza "250 bin dolar değeri olduğunu gösteren raporu" düzenliyor.

Uzman kişi ya da firmalar, bu işlem karşılığında mal sahibinden kendi payını alıyor.

Böylelikle, mal sahibinin Türk vatandaşlığı yolu açılıyor.

Bir nevi "alan razı, veren razı" durumu.

* * *

Ankara Adliyesi'nde geçen yazdan bu yana "yabancıların Türk vatandaşlığı hakkını elde etmesi" konusunda devam eden bir yargılama süreci bulunuyor.

Önemli ve ilginç bir dosya.

Savcılığın geçen yaz başında Ankara Emniyeti'yle birlikte yürüttüğü soruşturmada, yabancılara para karşılığında "istisnai haklardan yararlanarak Türk vatandaşlığı verilmesini sağlayan" bir suç örgütü ortaya çıkarıldı.

Suç örgütünün adresi, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü.

Bilindiği gibi; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını veren birim yine İçişleri Bakanlığı'na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü.

Göç İdaresi ise, ülkedeki yabancıların oturum izni, çalışma izni, vize izni, parmak izi işlemleri, geçici kimlik çıkarma işlemlerinin yanı sıra vatandaşlık başvurularında ön işlemlerin yapıldığı kurum.

Yargılaması devam eden dosyanın detaylarına bakıldığında suç örgütünün oldukça sistemli çalıştığını görmek mümkün.

Savcılığın, şüpheli bulduğu 22 ayrı olayı soruşturup elde ettiği verilerle hazırladığı yaklaşık bin 100 sayfalık iddianame, suç örgütünü olanca çıplaklığı ile ortaya koydu.

İddianameye göre; Cenk Akpunar, suç örgütünü kuran ve yöneten isim.

Akpunar, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ndeki özel güvenlik görevlilerinin şefi!

Örgütte Akpunar'ın koordinesindeki yöneticiler ise, Bülent Erce, Yağız Bodur, Sezgin Turan, Cahit Kaya, Hüseyin Bediroğlu ve Osman Erdağ.

Suç örgütün Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nü merkeze alan faaliyetleri iddianamede şöyle özetleniyor:

"(…) * Ülkemizde bulunan veya ülkemize gelmek isteyen yabancı uyruklu şahısların, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ndeki ‘Türkiye Cumhuriyeti İstisnai Vatandaşlığı', ‘Oturum İzni', ‘Çalışma İzni', ‘Vize İzni', ‘Parmak İzi İşlemleri', ‘Geçici Kimlik Çıkarma', ‘Randevu Alma' gibi işlemleri usulsüz olarak yapmaları için şüphelilere ulaştıkları,

Örneğin; ‘Türkiye Cumhuriyeti İstisnai Vatandaşlığı' için yabancı şahsın ülkemizde 250 bin dolar yatırım yapması (gayrimenkul sahibi olma koşulu. Y.N.) gerektiği, ancak örgüt lideri Cenk Akpunar'ın çalışmış olduğu kurumun nüfuzunu da kullanarak işlemleri yasal yoldan olumsuz olan şahıslara aracılık yapan kişilerle bir araya gelerek işlemi yapılacak şahsın ismini İçişleri Bakanlığı'na gidecek olan ‘istisnai vatandaşlık' listesine 20 - 30 bin dolar karşılığında ekleterek onaylanmasını sağlayacağı vaadiyle para karşılığı nitelikli olarak dolandırdığı,

* İşlemlerini yapacakları bazı şahıslara, ‘işlemlerinin kamu kurumunda yapılıyor' izlenimini vermek için İzmir - Buca İlçe Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü'nde şef olarak görevli Koray E. sayesinde şahısların gerçekte parmak izi işlemlerinin alınmadan alınıyormuş izlenimi verdikleri,

* Aynı zamanda yönetici Sezgin Turan'ın liderliğinde örgütün, Kırıkkale ve Kırşehir merkezli yabancı uyruklu şahısların ülkemizde oturum ve çalışma izni alabilmeleri için emlakçı Abdullah G. üzerinden sahte adres ayarlayarak işlemlerini yaptıkları, (…)"

Sahte istihbaratçı/subay, sahte polis, sahte Cumhurbaşkanlığı yetkilisi…

İddianamede, suç örgütü ve yöneticileri ile örgütte görev alan diğer şüphelilerin, kendilerine sahte konum yaratarak bağlantılı oldukları yabancı uyruklu kişilere karşı nüfuz sağladıklarına dikkat çekildi.

(…) * Cenk Akpunar'ın çalıştığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nü, İsa A.'ün çalıştığı Kırıkkale Göç Müdürlüğü'nü, Koray E.'in çalıştığı Buca İlçe Nüfus Müdürlüğü'nü, Meltem P.'ın avukat olmasını, Yakup S.'in çalıştığı Kırıkkale PTT Müdürlüğü'nü, Yunus B.'ın çalıştığı Kırıkkale Göç Müdürlüğü'nü, M. S. T.'ın ‘Yasama Uzmanı' olarak çalıştığı TBMM Başkanlığı'nı, Hüseyin Ö.'in eski Belediye Başkanı ve siyasetçi olmasını, Cahit Kaya'nın kendisini ‘Avukat ve kamu görevlisi' olarak tanıtması, Osman Erdağ'ın kendisini ‘İçişleri Bakanlığı'nda çalışıyor' olarak tanıtması, Bülent Erce'nin ‘halen aktif asker olarak çalışmamasına' rağmen kendisini subay ve istihbaratçı' olarak tanıtması, Yağız Bodur'un ‘halen aktif asker olmamasına rağmen' kendisini polis olarak tanıtması ve Derya E.'in kendisini ‘siyasetçi danışmanı ve doçent doktor' tanıtmasıyla sağladıkları gücü ve nüfuzu da kullanarak yabancı uyruklu şahısların işlemlerini yapabilecekleri kudrete sahip olduklarına dair güven oluşturarak rüşvet karşılığında, yabancıların işlemlerini Ankara, İstanbul, İzmir, Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat gibi illerde bulunan Göç İdaresi Müdürlükleri'nde usulsüz olarak yaptıkları, sahte adres ve işyeri ayarladıkları,

* Şüpheli TBMM Yasama Uzmanı M. S. T.'ın kendisini aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinde Başkan Yardımcısı olarak tanıttığı,

* Örgütün; Ankara, İstanbul, İzmir illerindeki iş ve işlemlerin Cenk Akpunar liderliğinde ve koordinesinde yöneticiler Bülent Erce, Yağız Bodur, Sezgin Turan, Cahit Kaya, Hüseyin Bediroğlu ve Osman Erdağ'ın emir ve talimatları doğrultusunda, Kırıkkale ile Kırşehir illerindeki iş ve işlemleri ise, aynı zamanda örgütün yöneticisi konumunda bulunan Sezgin Turan'ın liderliğinde ve koordinesinde yöneticiler Sefa H., Ebru B., Hüseyin Ö., Meltem P. ve İsa A.'ün emir ve talimatları doğrultusunda örgüt üyeleri ile birlikte gerçekleştirdiği,

* Cenk Akpunar'ın, Ankara dışında yapılacak olan işlemler için il dışında çıkması gerektiği zamanlarda kurumdan izin alamadığında, örgüt üyesi Yasin Y.'ın çalıştığı tıp merkezinden Cenk Akpunar'a rapor ayarlayarak il dışına çıkmasına imkân sağladığı,

* Şüphelilerin yapmış oldukları usulsüz işlemler karşılığında aldıkları paraları kendi aralarında paylaştıkları, bu işi meslek haline getirerek sürekli olarak yaptıkları, bazı yabancı uyruklu kişilerden ise, işlemlerini kamu kurumlarından yapmak vaadi karşılığında para aldıkları ancak işlemleri yapmayarak bu kişileri örgütlü bir şekilde ve sürekli olarak dolandırdıkları anlaşılmış,

* Şüpheli şahısların telefon görüşmelerini teknik takibe takılmamak için gizliliğe önem verecek şekilde genelde whatsapp ve line üzerinden yaptıkları, ayrıca işlemlerini yaptıkları şahısların yanında birbirlerine gerçek isimleri ile hitap etmekten kaçındıkları,

* Kırıkkale Göç Müdürlüğü'nde yaptıkları usulsüz işlemlere Mustafa T. isimli göç uzmanının engel olması üzerine Ebru B.'ın, Hüseyin Ö.'ten ‘bu uzmanı siyasetçi olmasının vermiş olduğu nüfuzu kullanarak yer değiştirmesi' talebinde dahi bulunduğu,

* Osman Erdağ'ın "Murat" kod ismini; Bülent Erce'nin ise, "Karaca" kod ismini kullandığı,

* Örgüt yöneticileri / üyeleri arasında daha önceden devlet kademelerinde çalışmış emekli asker ve polislerin de olduğu, örgütün eylemlerini hiyerarşik ve örgütlü bir biçimde gerçekleştirdikleri, müşteki ve bilgi sahibi ifadelerinden, para transfer ilişkilerinden, HTS ve baz verilerinden, ortak konaklama ve seyahat birlikteliklerinden, iletişimin tespiti ve dinlenmesi, fiziki takip ve izleme, CD inceleme tutanaklarından anlaşıldığı, (…)

* * *

Yarın devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

"
"