Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesindeki FETÖ soruşturmaları çerçevesinde ilk kez görevdeki bir generalin FETÖ'cü olduğunun ortaya çıkarılması, iktidar ve ordu çevrelerinde tam bir şok yaşanmasına neden olmuştu.
Milli Savunma Bakanlığı'nca hazırlanan ve iktidarın onayladığı 2020 Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları çerçevesinde albaylar arasından beşinci sıradan tuğgeneralliğe terfi eden, üstüne üstlük bir de Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) İstihbarat Başkanlığı gibi çok kritik göreve getirilen Serdar Atasoy'un FETÖ'cü çıkması, gözleri bir kez daha FETÖ soruşturmalarına çevirdi.
Bu konuda Büyüteç'te geride kalan günlerde birkaç yazı yazmıştım.
Her ne kadar ülkenin gündemi hızlı akıyor olsa da, bazı konu başlıkları gündemdeki yerini koruyabiliyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen FETÖ'cü generaller soruşturması da gündemde kalmaya devam eden konulardan.
Kaldığımız yerden devam edelim.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı kadrosunda görev yapan eski generaller Serdar Atasoy ve Celalettin Çoban gözaltına alınmış ve haklarında adli soruşturma başlatılmıştı.
Aynı mahrem hücresi üyesi olan ve iki generalin gözaltına alındığı günlerde firari olan üçüncü isim Emekli Tuğgeneral Nuri Cankıymaz ise bir hafta önce Edirne'de yakalandı.
Yasadışı biçimde sınırı geçmek üzereyken yakalanan Cankıymaz, Ankara'ya getirildi ve tutuklanarak cezaevine konuldu.
TSK'daki ankesör - mahrem imam soruşturmaları çerçevesinde isimleri tespit edilen üç generalin geçmişte aynı hücrenin elemanı oldukları ifade ediliyor savcılık kaynaklarınca.
Bir ayrıntı daha vereyim; itirafçı olarak kayıtlara giren Atasoy ilk olarak İstanbul'da sorgulandı.
TSK'daki mahrem yapılanma soruşturmasını yürüten Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, üst rütbeli polislerden oluşan bir ekibi Atasoy'u sorgulamak amacıyla İstanbul'a gönderdi.
Ekip, Atasoy'la uzun süren mülakat yaptı. Hakkındaki delillerin ortaya konulmasında sonra Atasoy, itirafçı olacağını belirterek sorgucu polislere FETÖ'deki konumuyla ilgili bildiklerini anlattı.
Sınırdan geçerken yakalanan Emekli Tuğgeneral Nuri Cankıymaz ise emniyet sorgusunda deyim yerindeyse tek kelime konuşmadı.
Cankıymaz, aynı tutumunu savcılık ve hâkimlikte de devam ettirince tutuklandı.
Bilindiği gibi Cankıymaz, Milli Savunma Bakanlığı Personel Dairesi Başkanı idi. 2014'te bu göreve getirilen Cankıymaz, 2015'te kendi isteği ile emekli olmuştu!
Böylesi önemli göreve getirilen Cankıymaz'ın, henüz bir yıl dolmasına karşın emekli olması kimsenin dikkatini çekmemişti.
Bu soruşturmanın en önemli aşamalarından birisi iddianame hazırlanması olacak. Savcılığın olaya bakışını iddianamenin hazırlanması sonrasında hep birlikte göreceğiz.
* * *
Gelelim, TSK'da yeni ortaya çıkacak dosyaya.
Büyüteç'i takip eden okurlar 2021'nin ikinci yazısında Atasoy'la ilgili sürecin ipucunu verdiğimi hatırlayacaktır.
Yeni soruşturmanın konusu olan TSK mensubu da yine general rütbesinde.
Ancak, bu kez farklı kuvvet komutanlığında görevli olan söz konusu komutan tıpkı Atasoy benzeri bulunduğu kuvvet komutanlığında hem de Ankara'daki karargâhda önemli bir görevde.
Yine mahrem imam kontrolünde FETÖ geçmişi mevcut. FETÖ'nün "altın nesil" olarak adlandırdığı dönemden.
Ön hazırlık soruşturması yine Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi'nce yürütülüyor.
Halen hazırlık soruşturması devam etmesi nedeniyle komutanın adını ve konumunu şimdilik verme olanağım yok maalesef.
Soruşturma konusu ise, TSK personelinin fişlendiği bilgilerin ortaya çıkmasından hareketle adı geçen komutana ulaşılması.
Hazırlık soruşturması yine İstanbul üzerinden yapılıyor. Fakat komutanın görev yeri Ankara olması sebebiyle büyük olasılık Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkili kılınacak.
Muhtemeldir ki, adı geçen komutan Atasoy gibi emeklilik ya da ihraçla TSK'dan ilişiği kesildikten sonra adli işleme konu olacak.
Yakın zamanda bu konunun kamuoyu gündemine gelmesi bekleniyor.
* * *
TSK'daki FETÖ soruşturmaları süreci hakikaten önemli.
17-25 Aralık sürecinin üzerinden neredeyse 8 yıl, 15 Temmuz'un üzerinden ise yaklaşık 5 yıl geçti.
Ve halen TSK'dan FETÖ'cü çıkıyor.
Hem de önemli görevlerde yer alanların tespit edilmesi, beraberinde akıllara da kimi soruların gelmesine neden oluyor doğal olarak.
Daha bir süre bu konular yazılmaya devam edilecek gibi görünüyor!
Kanımca, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz'un Pazar günü yaptığı sosyal paylaşımdaki "FETÖ ile mücadelede eksik olan ideolojik mücadele perspektifi yoksunluğudur" tanımlaması tam da bu süreci net biçimde ortaya koyuyor.