25 Kasım 2020

Sorgu odasında "bir istihbarat elemanı"

Yarın, emniyet teşkilatında ses getirecek sürpriz bir finalle dosyayı kapatmayı umuyorum

Büyüteç'te dünkü yazıyla 2016'dan bugüne kadar uzanan bir FETÖ soruşturmasında yaşananları aktarmaya başlamıştım.

Yine dünkü yazıda FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alınan dönemin Mersin Büyükşehir Başkan vekili Mehmet Özgür Sanal'ın iş insanı ağabeyi Ahmet Barış Sanal'ın emniyet çevrelerinde tanık olduğu tuhaflıklar bulunduğuna dikkat çekmiş ve yazıyı "Peki neydi bu tuhaflıklar?" sorusuyla bugüne bağlamıştım.

Kaldığım yerden devam ediyorum.

Başkan vekili kardeşinin hukuksuz ve delilsiz olarak gözaltına alındığı iddiasıyla harekete geçen iş insanı Ahmet Barış Sanal, Mersin Emniyet Müdürlüğü'nde olan bitenleri resmi bir dilekçe ile İçişleri Bakanlığı'na gönderip araştırma talebinde bulundu.

Bakanlık, Sanal'ın talebine kayıtsız kalmadı. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın onayıyla iki kişilik müfettiş ekibi Mersin'de yaşananları mercek altına aldı.

Müfettişler, uzun soluklu çalışmaları sonucunda yaptıkları tespitlerle ilgili özel bir rapor hazırladı. Müfettişler, raporu adli işlem başlatılmasını sağlamak amacıyla Şubat 2018'de Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

Savcılık hapis cezası istedi

Bu arada savcılık, FETÖ şüphelisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Mersin Belediye Başkan Vekili Mehmet Özgür Sanal ile ağabeyi Ahmet Barış Sanal'ın doğrudan adliyeye yaptığı şikâyet dilekçesini işleme aldı.

Savcılık, soruşturma çerçevesinde, dönemin Mersin Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Faruk Ufuk Solmaz, Terörle Mücadele Şube Müdürü Yaşar Gidiş ve Abdülvahit Vardar adlı sivil hakkında iddianame hazırlayıp mahkemeye gönderdi.

İddianamedeki suçlama, "adli görevi kötüye kullanma" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlâl" olarak gösterildi.

Savcılığın 2017/10334 sayılı iddianamesinde, polis müdürleri Solmaz ve Gidiş ile sivil Vardar hakkındaki iddialar özetle şöyle yer aldı:

* (…) 2012'de emniyet teşkilatından istifa eden eski polis Abdülvahit Vardar, belediye operasyonu yapıldığı günlerde Mersin Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Faruk Ufuk Solmaz'ın yanına geldi. Vardar, Sanal'la ortak arkadaşları olan Alican Özbayrak ile beraber Sanal'ı görmek amacıyla Solmaz'ın yanına geldiler.

* Solmaz ve Vardar, FETÖ operasyonunu yürüten TEM Şube Müdürü Yaşar Gidiş'in odasının yanındaki başka boş odaya geçtiler. Bu sırada Sanal nezaretteki gözaltı odasından çıkartılarak Gidiş, Solmaz ve Vardar'ın birlikte bulundukları odaya getirildi.

* Sanal'ın gelmesiyle birlikte Vardar, polis memuru edasıyla belindeki Glock marka silahı çıkartarak iki polis müdürünün gözleri önünde bir kenara bıraktı. Ardından Solmaz, Gidiş ve Vardar, Sanal'ı hakkındaki soruşturmayla ilgili "çapraz sorgulamaya" aldılar. Bu uygulama arka arkaya üç gece boyunca devam etti.

* Bu uygulamayla savcılık, Gidiş'i, soruşturmayla hiçbir ilgisi olmayan sivil Vardar'ın Sanal'ın sorgulanmasına birden çok kez sokup, soru sora imkânı vererek "adli görevini kötüye kullandığı" suçlamasında bulundu. Savcılık, aynı zamanda Gidiş'in, Vardar'ı Sanal'ın sorgusuna alarak "soruşturmanın gizliliğini ihlâl ettiğini" öne sürdü. Ayrıca yine savcılık, Vardar'ın Sanal'ın sorgusu başlamadan ya da sorgusunun yapıldığı sırada birden fazla hakarette bulunarak üzerindeki Glock marka tabancasını polis edasıyla ortaya koyup Sanal'a sorular sormasına fırsat vererek "kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi" suçuna katıldığını belirtti.

* Savcılık, iddianamesinde diğer polis müdürü Solmaz hakkında da, Gidiş'e yönelik suçlamaların aynısını gösterdi.

* Teşkilattan istifa etmesi sonrasında sivil konumuna gelen eski polis Vardar hakkında ise savcılık, "herhangi bir kamu görevi olmamasına rağmen tanık beyanları ve diğer şüpheliler Solmaz ve Gidiş'in kaçamaklı savunmalarına göre, Sanal'ın emniyetteki sorgusunda 'soruşturmanın gizliliğini ihlal edecek biçimde soruşturmaya müdahil olup', yapılan mülakat esnasında oda içerisinde belinde Glock marka silahını massa üzerine bırakıp, polis memuru edasıyla Sanal'a sorular sorup 'kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçunu' işlediği, Gidiş ve Solmaz'ın 'görevi kötüye kullanma' suçlarına aslen iştirak ettiğinin kabulü gerekeceği (…)

Savcılık, her üç sanığın haklarındaki suçlamalardan ayrı ayrı hapisle cezalandırılmaları talebinde bulundu.

İstihbarat elemanı tanıdık çıktı

Savcılık soruşturmasının devam ettiği günlerde, İçişleri Bakanlığı'nca görevlendirilen müfettişler de harıl harıl aynı dosya üzerinde çalışıyorlardı.

Müfettişler, diğer iddiaları incelemekle birlikte hiçbir görevi olmadığı halde Sanal'ın emniyetteki sorgusuna giren ve silahını belinden çıkartarak bir bakıma racon kesen sivil Abdülvahit Vardar'ın peşine düştü.

Vardar hakkında yaptıkları ilk incelemelerde eski polisin istihbarat elemanı olarak emniyet tarafından kullandığı yolunda bilgilere ulaşan müfettişler, Ankara'ya dönerek Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki ve doğrudan Emniyet Genel Müdürü'ne bağlı olan İstihbarat Başkanlığı kayıtlarını inceledi.

İstihbarat Başkanlığı'nın kayıtları, müfettişlerin doğru iz üzerinde olduklarını gösteriyordu.

Nitekim gizli dosyaları mercek altına alan müfettişler, Mehmet Özgür Sanal'la ilgili Mersin İstihbaratı'na bilgi veren kişinin Abdülvahit Vardar olduğunu ortaya çıkardı. Emniyet İstihbaratı'na "yardımcı istihbarat elemanı" olarak RX 70 koduyla kaydı bulunan Vardar'ın verdiği bilgilerin belediye operasyonunda kullanıldığı anlaşıldı.

Böylece anlaşıldı ki, Emniyet İstihbaratı'na kayıtlı olan eski polis Abdülvahit Vardar, Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yapılan operasyonda hem polisin gizli bilgi kaynağı, hem de Sanal'ın sorgusuna usulsüz olarak giren kişiydi!

Müfettiş raporları ve savcılık iddianamesinde adı geçen Abdülvahit Vardar'ı biraz araştırdığımda ilginç bilgilere ulaştım.

Şöyle ki; Vardar, Mersin Emniyeti'ne, geçmişten tanıdığı ve halen Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü karargâhında daire başkanlığı görevini yürüten polis müdürünce yönlendirilmişti.

Vardar ile adı bende bulunan polis müdürü yılar önce Adana'da birlikte çalışmıştı. Yıllar sonra yolları kesişmiş, Vardar eski amirinin yönlendirmesi sonrasında Emniyet İstihbaratı'nın kayıtlı elemanı olmuştu!

Sanal'a FETÖ yargılamasından beraat

Bu arada, unutmadan aktarayım.

Dünkü bölümde anlattığım üzere Belediye Başkan vekili Sanal, FETÖ'yle ilgili 2016'daki operasyon çerçevesinde hakkında açılan davada beraat etti.

Yargılamayı tamamladıktan sonra gerekçeli kararını hazırlayan Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Sanal hakkındaki suçlamalardaki suçların sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması nedeniyle beraat kararını verdi.

Görüldü ki, Mersin Emniyeti'nin 15 Temmuz sonrasında büyükşehir belediyesindeki kadrolara yönelik FETÖ isnadıyla gerçekleştirdiği operasyon amacına ulaşamadı.

İstihbarat elemanının verdiği bilgilerle yapılan operasyondan sonuç çıkmaması gerçek FETÖ'cülerin ortadan kaybolmasına neden oldu.

* * *

Bu dosya oldukça geniş ve detaylı. Deştikçe yeni bilgiler ve belgeler ortaya çıkıyor.

Olaylar, tıpkı Rusların masa süsü Matruşka gibi birbirinin içinden çıkıyor. Elimden geldiğince sadeleştirip anlaşılabilir hâle getirmeye çalıştım.

Buna rağmen bugün de bitiremedim maalesef.

Yarın, emniyet teşkilatında ses getirecek sürpriz bir finalle dosyayı kapatmayı umuyorum.



Birinci bölüm | Bir garip FETÖ soruşturma hikâyesi: Mersin Büyükşehir Belediyesi, Adliye ve Emniyet üçgeninde yaşananlar

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

"
"