İğneada longoz ormanlarındaki Foggy Valley (Sisli Vadi) adlı tesiste yaşanan sel felaketinden
Kırklareli'nin Demirköy ilçesi sınırlarındaki İğneada'da geçen eylülde yaşanan sel felaketinden sonra yaşananları Büyüteç'te aktarmaya devam ediyorum.
Kısa bir bilgi yenileme çerçevesinde olanları aktarmak gerekirse; 5 Eylül günü bölgede yaşanan yoğun yağış sebebiyle başlayan felaketler zincirinde Foggy Valley (Sisli Vadi) adlı bungalovlardan oluşan turistik tesis, sel sularına kapıldı.
Tatil yapma hayaliyle tesiste kalanlardan altı kişi yaşamını yitirdi.
Sonrasında ailelerin adalet mücadelesi başladı. Adalet savaşı demek daha doğru bir tanım olacak belki de.
Tesisin ruhsatsız yani kaçak olduğu ortaya çıktı. Gerçek sahibi üzerine değil, başka ortakların bulunduğu anlaşıldı. Dahası, geçmişte kentte görev yapan Vali Osman Bilgin'in, tesisin asıl sahibi Bülent Bayraktar ile parasal bağlantısı olduğu iddiası gündeme geldi. Bilgin'e rüşvet verildiği iddiası üzerine İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirmesi yaparak iddiayı araştırmaya aldı.
Bu arada yakınlarını kaybeden aileler, soruşturmayı yürüten savcı Muzaffer Lekesiz başta olmak üzere adliye yönetimiyle yaşadıkları rahatsızlığı Adalet Bakanlığı yönetimine aktardılar.
Yargılama devam ediyor halen. İkinci duruşmalar serisi tamamlandı. Sadece, tesisin gerçek sahibi olduğu ortaya çıkan Bülent Bayraktar tutuklu.
Valilik kararını mahkeme bozdu!
Yakınlarını kaybeden aileler, olayın yaşandığı sırada kentte görevli kimi kamu görevlilerinden şikayetçi oldu. Bu isimlerin başında, doğal afetlerde birinci derecede görev yapmakla sorumlu AFAD'ın Kırklareli İl Müdürü Salih Erden vardı.
Şikayet üzerine valilik inceleme başlattı. Bilirkişi görevlendirildi. Bilirkişi, 15 Şubat 2024 tarihli raporunda, bazı teknik verileri ortaya koydu. Ayrıca 18 Eylül 2023 tarihli DSİ'den gelen raporda incelemede yer aldı.
İncelemenin tamamlanmasının ardından Kırklareli Valili İl İdare Kurulu'nca Erden hakkında karar verildi.
Kurul tarafından kaleme alınan raporda, devletin sürece nasıl müdahale ettiği, sürecin İl Valisi Birol Ekici tarafından yönetildiği bilgilerinin yanı sıra, yağışın doğal afet olarak tanımlanmasını sağlayacak bazı teknik veriler yer aldı.
Sonuç olarak, Kırklareli Valiliği, kendi çatısında altında faaliyet yürüten AFAD'ın il müdürü Salih Erden'in yaşananlarda hiçbir suçunun bulunmadığını tespit ederek hakkında 4483 sayılı yasa çerçevesinde "soruşturma izni verilmemesine" kararı verildi.
4 Mart'ta verilen ön inceleme raporunun, üç gün içinde valilikçe karara bağlandığının altını çizeyim.
Bu arada küçük bir not vereyim, kararda imzası bulunan Vali Yardımcısı Yusuf Güler, böylesine önemli bir olayı ilgilendiren önemli bir belgeyi okumadan imzalamış sanırım.
Çünkü, söz konusu kararda 5 Eylül 2023 tarihinde yaşanan olayla ilgili hazırlanan ön inceleme raporunun tarihi 4 Mart 2023 olarak görünüyor!
Eylülde yaşanan olayın inceleme raporu altı ay önce hazırlanmış meğerse!
Sorsanız "sehven" açıklaması yapılır, fakat işlerinin "sallapati" ya da "baştan savma" yapıldığının da bir göstergesi aynı zamanda bu durum.
AFAD Başkanı Salih Erden'le ilgili verilen valilik kararı, şikayetçi ailelerce idare mahkemesine taşındı.
Başvuruyu inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Dava Dairesi; 25 Nisan'da örnek bir karar vererek, Valilikçe hakkında soruşturma izni verilmeyen AFAD İl Müdürü Erden'in adli yargılanmasının önünü açtı:
"(…) Olayda, müştekilerin iddialarına hakkında ön inceleme yapılan ilgilinin herhangi bir kusur ya da ihmalinin bulunup bulunmadığı hususunun ancak ceza soruşturması ve kavuşturması yöntem ve vasıtalarıyla ortaya çıkarılabileceği sonucuna varıldığından itirazın kabulüne, soruşturma izni verilmemesi hakkındaki kararın kaldırılmasına, adı geçen ilgili hakkında soruşturma izni verilmesine, (…)
Şimdi, AFAD İl Müdürü Salih Erden de, diğer sanıklar gibi yaşananlarda ihmali olup olmadığının ortaya çıkarılması için adli yargılamaya alınacak.
Kaçak tesiste adliye pikniği!
Bugün Büyüteç'i Sisli Vadi'de yaşanan "karanlık sürecin" yarattığı gelişmelere ayırınca yeni ulaştığım, şimdiye kadar kamuoyuna yansımayan bir fotoğrafı ve hikâyesini de aktarayım.
Tarih: 22 Mayıs 2022, fotoğrafın çekildiği yer, kent merkezine 2 saat uzaklıktaki Foggy Valley (Sisli Vadi) adlı tesis.
Fotoğrafın çekilmesindeki amaç, Kırklareli Adliyesi'nin bahar buluşması. Ailece katılım olmuş. Katılanların başında mevcut Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı Hazım Arslancı ve Kırklareli Adalet Komisyon Başkanı ve Sisli Vadi'deki sel felaketi dosyasını yargılayan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Gedik var.
Bu isimler olunca doğal olarak adliyedeki görevli hakim ve savcılar da buluşmadalar. Yine Sisli Vadi soruşturmasını yürüten Savcı Muzaffer Lekesiz ve yargılamayı yapan heyetin üyesi eşi Merve Lekesiz de aynı buluşmadalar.
"Bu fotoğrafta ne var? Stres atma amacıyla düzenlenmiş sosyal bir faaliyet" dediğinizi duyar gibiyim.
Doğru, bu fotoğrafı sosyal faaliyet olarak değerlendirmek mümkün elbette. Ancak eskilerin deyimiyle kazın ayağı pek öyle değil!
Yargı camiasında bilinir ki, böylesi buluşmalar olur olmadık her yerde yapılmaz. Özellikle taşrada böylesi buluşmaların yapılacağı yerler bizzat başsavcılar tarafından belirlenir. Yazılı bir kural olmamakla birlikte, tanıdık birilerinin tesisi ya da mekanı olmasına dikkat edilir.
Dolayısıyla bu buluşmanın adresi olan Sisli Vadi'nin sahibi ile –az önce okuduğunuz gibi, dosyanın tutuklu tek sanığı– adliye yönetiminin tanışıklığının olmaması Türkiye'deki bürokrasi şartlarında doğanın kanununa aykırı.
Sisli Vadi'nin kaçak yapılaşma olduğunu bölgedeki herkesin bilmesi bir yana Bağdat'taki Sağır Sultan bile duymuşken, bir kentin adliyesinin tepe yöneticilerinin kaçak tesiste bahar buluşması yapılmasına onay vermesini Türkiye şartlarında normal mi karşılamak lazım, bilemedim doğrusu!
Tabii işin finansal boyutu da başka. Bu buluşma için katılımcılar bir ücret ödedi mi? Yoksa, tesisin sahibi tutuklu Bülent Bayraktar'ın, Başsavcı Hazım Arslancı ile olan yakınlığı mı organizasyonun maliyetinin karşılanmasında etkili oldu?
Diğer taraftan, Sağır Sultan'ın duyduğu kaçak turizm tesisinin faaliyette bulunmasıyla ilgili re'sen soruşturma başlatması gereken adliyenin, bu işlem için sel faciasının yaşanmasını neden beklediği ayrı soru işareti.
Başsavcı Arslancı ile dönemin Kırklareli Valisi Osman Bilgin'le olan yakınlığı da yine Sağır Sultan'ın bildiklerinden.
Zira; sel felaketine ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda dönemin Kırklareli Valisi Osman Bilgin'in, tesisin imar durumu, inşa süreci ve faaliyete geçmesiyle ilgili olarak yasaya aykırı işlem yaptığı bilgisine yer verildiğini hatırlatayım.
Başsavcı'nın Ankara "kritik" ziyareti!
Yeri geldiği için paylaşayım; edindiğim bilgiye göre, yakın zamanda Kırklareli'nden Ankara'ya bir heyet geldi. Heyet, Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can'la görüştü.
Peki heyette kim vardı?
Başta Kırklareli Valisi Birol Ekici, Edirne Valisi Yunus Sezer, Kırklareli Belediye Başkanı Derya Bulut ve Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı Hazım Arslancı.
Heyetin, Ankara'da Adalet Bakan Yardımcısı Can'ı ziyaretlerin gerekçesi, bu ay çıkması beklenen HSK'nın yargı kararnamesinde durumu koruma girişimi, büyük olasılıkla.
Sisli Vadi konusunda özellikle adli soruşturma ve yargılama sırasında yaşanan olumsuzlukların, T24 ve Büyüteç başta olmak üzere gazeteciler üzerinden kamuoyuna duyurulmasının yarattığı "bürokratik sıkıntı"nın aşılması ve kararnameden Kırklareli Adliyesi'nin hasarsız çıkmasının sağlanmasına dikkat çekeyim.
Kırklareli kent yönetiminin dışında Edirne Valisi Sezer'in heyette bulunmasının ne amacı olabilir?
Yanıtı: Sezer, daha önce Kırıkkale Valisi iken Adalet Bakan Yardımcısı Can da Kırıkkale AKP Milletvekili idi.
Sezer ile Can arasında geçmişten gelen bir tanışıklık olunca, böylesi tanışıklıkların bürokraside işe yaradığını da hesaba katarsak, Başsavcı Arslancı "güçlü bir ekiple" Ankara çıkarması yapmış oldu kendince.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Çünkü selde gelini ve damadını kaybeden acılı anne Safiye Yaşa, geçen hafta TBMM'ye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temas kurmayı başardı. Erdoğan, Yaşa başta olmak üzere Sisli Vadi süreciyle ilgilenilmesi için bizzat AKP Genel Başkan vekili Efkan Ala'ya talimat verdi.
Ala, geçtiğimiz hafta acılı ailelerle görüştü. Sorunlarını dinledi ve sürecin takip edileceğini ailelere aktardı.
HSK kararnamesinin nasıl sonuçlanacağı fazlasıyla önemli hale geldi şimdi.
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|