15 Ekim 2024

Sisli Vadi dosyasında önemli gelişme: Tesis yöneticisinin ölümüyle ilgili cinayet soruşturması başlatıldı!

Yeni soruşturmanın konusu, Sisli Vadi adlı tesisin yöneticisi Ümit Solmaz’ın cinayete kurban gittiği iddiası. Tesiste çalışan 7 Afgan personelin konumu, Solmaz’la ilgili cinayet soruşturmasında önemli hale geldi. İkinci kattaki odasında herhangi bir sel felaketi izi bulunmayan ve odasından çıkmadığı tanık ifadeleriyle ortaya çıkan Ümit Solmaz’ın, sonrasında odasından yaklaşık 500 metre ileride cansız bedeninin bulunması soru işaretlerine neden oldu

Kırklareli’nin İğneada bölgesinde geçen yıl eylülde Sisli Vadi (Foggy Valley) adlı tesiste yaşanan sel felaketiyle ilgili gelişmeleri Büyüteç’e konu ediyorum, bir süredir.

Kaçak faaliyet gösteren tesiste sel sularının kurbanı olan 6 yurttaşın yaşamını yitirmesindeki ihmaller zincirini ortaya çıkacak yargılamanın duruşması cuma günü Kırklareli’nde görüldü.

Savcılığın mütalaası duruşma sırasında dosyaya girdi. Geçen haftaki Büyüteç’te savcının mütalaasını “bilinçli taksirle ölümden olası kastla ölüme sebebiyet vermeye” çevirdiğini aktardım.

Savcının suçun niteliğini değiştiren bu görüşü davanın seyrini bir anda değiştirdi kuşkusuz.

Bugüne kadar daha düşük ceza alma olasılığı bulunan sanıkların, değişen mütalaayla daha ağır ceza alması gündeme geldi.

Ortaya çıkan yeni tablo, sanıkların pek de hoşuna gitmedi elbette.

Yeni soruşturma başlatıldı

Selde yaşamını yitirenlerin hakkının arandığı yargılama devam ederken; Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni bir soruşturma için düğmeye bastı.

Yeni soruşturmanın konusu, Sisli Vadi adlı tesisin yöneticisi Ümit Solmaz’ın cinayete kurban gittiği iddiası.

Aslına bakarsanız, Kırklareli Valiliği’nin bilgisiyle kaçak faaliyette bulunduğu anlaşılan tesisin yöneticisi Solmaz’ın ölümündeki soru işaretleri en başından beri mevcuttu.

Yakınlarını kaybeden aileler, olay sonrası ortaya çıkan veriler ışığında Solmaz’ın cinayet sonucu öldüğünü hep anlatageldiler bugüne kadar.

Ancak, bu iddia kısa süre öncesine kadar adliye yönetimince hep sümenaltı edildi. Aileler, sürecin ilk başından itibaren iddiayı yargı safhasında da gündeme getirdi. Fakat dönemin Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı Hazım Arslancı ile sel felaketi soruşturmasını yürüten savcı Muzaffer Lekesiz dikkate almadı.

HSK’nın yaz kararnamesiyle Kırklareli Adliyesi’nde yaşanan değişiklik sonrasında, ailelerin “Ümit Solmaz’ın ölümüyle ilgili iddiaları” yeni başsavcı tarafından ciddiye alındı.

Başsavcılık, iddianın soruşturulması amacıyla yeni bir dosya açtı, savcı görevlendirmesi yaptı.

Ümit Solmaz’ın öldürüldüğü iddiasının araştırılması amacıyla savcılık talimatıyla kolluk güçlerinden özel bir araştırma ekibi oluşturuldu.

Soruşturma savcısı, olayla ilgili bilgileri olan tanıkların ifadesini alıp dosyaya koydu.

Kayıp Afgan çalışanların sırrı

Sisli Vadi soruşturması sırasında adı gündeme gelen ve tesiste çalışan 7 Afgan personelin konumu, Solmaz’la ilgili cinayet soruşturmasında önemli hale geldi.

Şöyle ki; Afgan çalışanlar sürecin başından bu yana tesiste yaşananların en yakın tanıkları.

Ancak, devam eden yargılamaya esas olan soruşturma dosyasında söz konusu Afganların izi hiç yer almadı.

Üstelik, yakınlarını kaybeden aileler bu konuyu ısrarla anlatmalarına rağmen ilerleme sağlanamadı.

Bugün gelinen noktada, ikinci kattaki odasında herhangi bir sel felaketi izi bulunmayan ve odasından çıkmadığı tanık ifadeleriyle ortaya çıkan Ümit Solmaz’ın, sonrasında odasından yaklaşık 500 metre ileride cansız bedeninin bulunması soru işaretlerine neden oldu.

Kaldı ki, Solmaz’ın başında darbe izleri bulunduğunu da belirtmek gerekiyor bu aşamada.

Savcılık soruşturmasının tamamlanmasıyla Solmaz’ın ölümüyle ilgili sis perdesi aralanmış olacak.

Yakınları yitiren acılı anne anlatıyor

Sel felaketinden kızını ve damadını yitiren Safiye Yaşa’ya ulaştım.

Yaşa, felaketin ilk anından itibaren olayın peşini bırakmadı. Yanına diğer mağdur ailelerini alarak, ihmali bulunanların peşinde.

İstanbul’da yaşayan Yaşa, ailesiyle birlikte İstanbul – Kırklareli ve İstanbul – Ankara hattında hak arama mücadelesinde.

Çalmadık kapı bırakmadı en başından bu yana.

Kırklareli Adliyesi ikinci evi oldu adeta. Keza, hemen her hafta Ankara’ya gelerek savcı mütalaasına kadar ağır aksak giden adli soruşturmanın hızlanması için Devlet’in kapısında destek arıyor.

Mağdur ailelerinin süreçteki en büyük duvar, yine devlet maalesef.

Tesisin kaçak faaliyet göstermesine göz yuman kamu görevlilerinin olması ve tesis sahibinin söz konusu kamu görevlileriyle bağlantısının bulunduğunun gün ışığına çıkması, Yaşa Ailesi başta tüm mağdur ailelerin zor günler yaşamasına neden oluyor.

Okuduğunuz Büyüteç’i yazmadan önce Safiye Yaşa’ya telefonla ulaştım.

Kendisiyle daha önce de görüşüp yaşadıklarını Büyüteç’e geçen şubatta konu ettim.

Uzun bir aradan sonra yeniden görüştüğüm Safiye Yaşa, savcılık mütalaasıyla birlikte sürecin değişmesinden mutlu olduklarını aktardı öncelikle.

Yaşa; “Başsavcı ve soruşturma savcısının değişmesi, yargılamaya olumlu yansıdı. Ancak hem Adalet Komisyonu Başkanı hem de yargılamayı yürüten mahkemenin başkanının değişmemesi, adaletin yerini bulması konusunda bizi endişelendiriyor” diyerek süreci özetledi.

Yaşa, sözlerine şöyle devam etti:

“Aileler olarak başından beri Ümit Solmaz’ın durumunu yargıya anlattık. Ama bir sonuç alamadık. Ayrıca, tesisin sahibi Bülent Bayrak’ın kullandığı telefonların kayıtlarını ve HTS’lerinin istenmesini ısrarla mahkemeden ve savcılıktan talep ettik. Bir sonuç alamadık.

Aileler olarak, tesisin içinde “mıntıka temizliği yapıldığına” inanıyoruz. Kamera çözümleri bir türlü yapılmadı. Şimdi Ankara’daki Jandarma Kriminal’den raporu bekliyoruz. Ama bize ‘görüntülere ulaşamadık’ açıklamasını yapacaklar büyük olasılıkla.

Ümit Solmaz’ın iki telefonu vardı. Kaldığı konteynerde telefonu ve bilgisayarı yoktu. Sonrasında ailesine teslim edilen telefon ise sıfırlanmıştı.

Dosyada Burhan Kip ve Mehmet Gamsız’a takipsizlik verilmesi de dikkat çekici.”

“Cumhurbaşkanımızla görüştük”

Sık sık Ankara’ya gelen Yaşa, şunları anlattı:

“Geçen hafta Ankara’daydık. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Meclis’te ayak üstü görüştük. Daha önce de görüşmüştük. Kendisi bizimle ilgilendi. Görüşmede, daha önceki yaşananları ve şimdiki gelişmeleri anlattım. Kendisine ‘sizin sözünüz senet. Vicdanlı bir savcı geldi, olası kasttan mütalaa verdi’ dedim.

Beni dinledikten sonra, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u çağırdı. Davanın ne aşamada olduğunu bizzat sordu. Bakan Tunç; Cumhurbaşkanımıza, ‘İçişleri Bakanlığı’nda dosya var. Memur suçlarını kapsayan ve memurlar suçları konusunda izin verilmesini bekleyen dosya var’ dedi.

Ben de İçişleri Bakanlığı’ndaki raporun 1.5 aydır onay için bekletildiğini söyledim.

Cumhurbaşkanımız, ‘Yılmaz Bey, İçişleri Bakanımızla birlikte bu işi neticelendirin’ diyerek talimat verdi. Şimdi İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan raporu bekliyoruz.”

*    *   *

Sel felaketinin ardından devam eden süreçte Kırklareli Valiliği ile Kırklareli Adliyesi’nde görevli yöneticiler değişti.

Yeni tayinlerle beraber dosyanın seyri değişti. Aileler, devlette zor da olsa muhatap bulabiliyor. Adaletin yerini bulması, biraz olsun ailelerin yüreğini soğutacak.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlananKomonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Mal varlığını açıklayamayan ünlü Savcı Bato’ya verilen hapis cezası ve İstanbul Emniyeti’ndeki tayinler

Savcı Okan Bato, eski mal bildirimleri ile HSK müfettişine sunduğu mal bildirimi kapsamında yasal geliri ile örtüşmeyen 8.1 milyon lirayı izah edemedi

98 milyonluk mal varlığını açıklayamayan Vali Bilgin’e yargı yolu!

Vali Osman Bilgin ve ailesinin üzerinde görünen gayrimenkullerin gerçek değerleri dikkat çekti. 98 milyon 613 bin 219 lira 16 kuruşun “haksız mal edinme” kapsamında değerlendirilebileceği tespiti yapıldı. Gerek bilirkişi raporları gerekse müfettiş çalışmaları sonucunda ortaya çıkan veriler doğrultusunda Vali Bilgin’e yargı yolunu açan son imzayı İçişleri Bakanı Yerlikaya koydu

"
"