08 Kasım 2022

Sırp mafyasının hesaplaşması İstanbul'da çıbanı patlattı, irin ortalığa saçıldı...

Sırp uyuşturucu mafyasının işlediği bir cinayetle ortaya çıkan olaylar zinciri, İstanbul'un dolayısıyla Türkiye'nin yabancı kökenli mafya gruplarınca nasıl kullanıldığını gözler önüne serdi

Interpol'ün kırmızı bülteniyle aranan Sırp uyruklu mafya lideri Zeljko Bojanic'in yaşadığı villada yakalanması, tam da gündemde olan "Türkiye'nin kara para merkezi" olduğu iddialarını somutlaştıran yeni örnek oldu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önce uyuşturucu satıcıları hakkında geçen pazartesi akşamı yaptığı videolu paylaşım, ertesi gün ise TBMM'deki grup toplantısında dile getirdiği özellikle yabancı menşeili mafya gruplarının "iktidarın bilgisi çerçevesinde Türkiye'de kara para akladığı" iddialarının akabinde Pazar sabahı gündeme düşen gelişme oldukça dikkat çekici.

Şişli'de geçen eylülde uyuşturucu kaçaklığı organizasyonları gerçekleştiren Sırp kökenli Skaljari adlı mafya grubunun lideri Jovan Vukotic'in aracı içinde öldürülmesiyle ilgili soruşturma yeni boyut kazandı.

İstanbul Polisi'nin, hafta sonu Sarıyer'de bir villanın bahçesinde ceset aramasıyla ortaya çıkan gelişme, Vukotic'in öldürülmesiyle bağlantılı bulgular taşıyor.

Konuyu anlatabilmek amacıyla cinayetin hemen ardından kaleme aldığım Büyüteç'in linkine bakmakta fayda olabilir.

Şişli saldırısının soruşturması devam ederken bu kez farklı bir Sırp mafya lideri Zeljko Bojanic'in adı gündeme geldi.

Yine Sırp uyruklu Risto Mijanic'in ortadan kaybolmasıyla ilgili avukatının verdiği dilekçe sonrasında polis, Bojanic'in adını soruşturmaya aldı.

Yapılan araştırmalarda Bojanic'in sahte kimlikle geldiği İstanbul'da uzunca süredir yaşadığı anlaşıldı.

Avrupa'nın en çok aranan kaçakçısı: Bojanic

Soruşturma yine boyut kazanırken, Bojanic ve kayıp olduğu belirtilen Risto Mijanovic'in geçmişi sürecin anlaşılmasına katkı sağlayacak.

Şu anki bilgilere göre, güvenlik birimlerinin Türkiye'de yaşadığından haberdar olmadığı anlaşılan Bojanic, Slovenya tarafından 2016'dan bu yana Interpol'ün kırmızı bülteniyle aranan bir firari.

Slovenya adli makamlarınca aranma nedeni ise, Eylül 2014 - Haziran 2015 tarihleri arasında Güney Amerika'dan Avrupa'ya kokain kaçakçılığı organizasyonunu gerçekleştirmesi.

Bojanic, dünyanın en büyük yolcu gemilerinin Karadağ'a gelişini organize etti. Bu amaçla ‘Balun' adlı şirketi kurdu. Şirketin sahibi olarak 2006'dan itibaren Uluslararası Deniz Güvenliği Komitesi'nin yetkili temsilcisiydi. Kurduğu bu sistemle, Aralık 2011'de "MSC Opera" adlı gemiyle 21 milyon dolar değerindeki kokainin Karadağ'a ulaşmasını sağladı.

Avrupa'nın en çok aranan uyuşturucu kaçakçılarından. Halen arama listesinde 45. sırada.

Kayıp olan Sırp mafya üyesi Mijanovic, Vukotic'in yakın adamı

Dosyada kayıp olduğu belirtilen Sırp vatandaşı Risto Mijanovic de uyuşturucu kaçakçılığı işlerinin içinde yer bir isim.

Vukotic'in liderliğini yaptığı Skaljari adlı mafya grubunun elemanı. "Kokarca" kod adını kullanıyordu, Mijanovic.

Zamanla Vukotic'le yakınlaşan Mijanovic, sıradan bir mafya elemanı olmanın ötesine geçti. Skaljari'nin önde gelen isimlerinden birisi oldu.

İlerleyen yıllarda Mijanovic sadece "Skaljar"ın kıdemlisi olmanın yanı sıra rakip mafya gruplarına yönelik saldırıları organize etti. Bizzat eylemlerde yer aldı.

Eylemler sırasında Skaljari'nin önemli rakiplerinden Kavac'ın bir üyesini vurdu. Eylül 2018'de ise, iki adamıyla beraber Nikola Drecun adında rakip mafya grubunun adamını dövdü.

Skaljari içinde oldukça aktif biçimde yer alan Mijanovic'in 2020'deki Karadağ Parlamento Seçimleri öncesinde büyük bir silah kaçakçılığını organize ettiğine ait delillere ulaşıldı. Mijanovic'in, yakın arkadaşı Nikola Dedovic ile şifreli bir haberleşme sistemi üzerinden yüze yakın Kaleşnikof marka silah sağlanması yönünde bağlantı kurduğu ortaya çıkarıldı. Karadağ güvenlik makamları, söz konusu silahların devlete karşı silahlı direniş örgütlenmesi amacıyla kullanılacağını tespit etti.

Kılıçdaroğlu'nu haklı çıkaran gelişmeler

Sırp uyuşturucu mafyasının işlediği bir cinayetle ortaya çıkan olaylar zinciri, İstanbul'un dolayısıyla Türkiye'nin yabancı kökenli mafya gruplarınca nasıl kullanıldığını gözler önüne serdi.

Dosyada adı geçenlere bakıldığında gerek olayların, gerekse söz konusu isimlerin pek de öyle sıradan olmadığını görmek mümkün.

Bu sıra dışılık çerçevesinde söz konusu mafya gruplarının, yıllardır ne şekilde İstanbul'da faaliyette bulunmaları izaha muhtaçtır kanımca.

Böylesi ellerini kollarını sallayarak rahatça kara para faaliyetlerini ne karşılığında Türkiye'den yönettiklerinin açıklamasını İçişleri Bakanlığı detaylarıyla kamuoyuna sunmalıdır.

Tablodan anlaşıldığı üzere, yerli uyuşturucu kaçakçıları ve satıcılarının yanında bir de yabancı mafya gruplarının faaliyetleri yaşanan olaylarla gün ışığına çıkıyor tek tek.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarındaki haklılık şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Tabii yabancı uyuşturucu gruplarının Türkiye üzerinden yaptıkları kaçakçılık olaylarında yerli gruplarla temaslarının olup olmadığı şimdilik bilmiyoruz. Eğer böyle bir durum da varsa, iktidarı önümüzdeki seçim sürecinde daha zor günler bekliyor demektir.

Gaziosmanpaşa'daki suç örgütü

Bu konuyu ele almışken bir konuyu daha gündeme getireyim.

İstanbul'da geçen hafta ilginç bir suç örgütü ortaya çıkarıldı.

Suç örgütüyle birlikte tabanca ve mermilerin yanı sıra atışa hazır dolu lav silahı, İsrail yapımı ve özel operasyonlarda kullanılmasıyla bilinen Uzi tabancalar, Kaleşnikof tüfekler ve el bombaları ele geçirildi.

Yakalanan yedi şüpheliden altısı tutuklandı.

Tabii burada suç örgütü üyelerinin söz konusu ağır silahları nasıl buldukları ve hangi eylemlerde kullanacaklarını sorgulamak mümkün.

Fakat küçük olsa da önemli bir detay var.

Suç örgütünün faaliyet gösterdiği bölge Gaziosmanpaşa. Hemen bir soruyu da peşi sıra sorayım:

"Gaziosmanpaşa ilçesi hangi siyasetçinin seçim bölgesi?"

Sorunun yanıtını bilen okurların müstehzi tebessümlerini hissediyorum. Bilmeyenler için ben söyleyim:

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun.

Seçim bölgesinde "güçlü" olduğu bilinen İçişleri Bakanı'na rağmen böylesine silahlanan bir suç örgütü nasıl palazlanıyor acaba? Kimlerden, ne şekilde destek görüyor? Kimler için çalışıyor?

Soruların yanıtları zaman içinde ortaya çıkacaktır.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Ankara Emniyeti'ndeki "gizli tanık skandalı"nda son gelişmeler: Doktor raporundaki şüphe ve kamerasız odada olanlar

Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, yaşananlarla ilgili MİT Başkanlığı'nın devreye girdiğini duyurdu kişisel sosyal medya hesabından. İşin içine MİT'in girmesi demek, yaşananların basit bir gelişme olmadığını, ulusal güvenlik merkezinde değerlendirildiğinin işareti aynı zamanda

Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?

İçişleri Bakanlığı müfettişleri Ankara Emniyeti’ndeki çalışmaları sırasında iddiaları araştırırken, dosyaya bakan polislerin odalarından çıkmalarını yasakladı. Müfettişler, başta Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik olmak üzere ilgili personelin ifadelerini alırken odalarından çıkmalarına izin verdi. Açığa alınan üç polis müdürünün kimliklerine ve silahlarına el konuldu

Evladının katilinin peşine düşen babanın iddiasını doğrulayan bilirkişi raporu

Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'la yüz yüze görüştüm. Evladının katil ya da katillerinin ortaya çıkarılacağından ümitli olduğunun altını çizdi. Yarın görülecek duruşma hakkında ise, "bu suçluların neler yaptıklarını mahkemede tek tek anlatacağım. Sanıkların hazırladıkları gerçek olmayan bilirkişi raporuyla bir cinayetin şüphelilerini ve bu şüphelilerle birlikte hareket eden kamu görevlilerinin nasıl korunduklarını anlatacağım" dedi