08 Temmuz 2022

Polis operasyonlarının siyasetteki karşılığı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen ve demir çelik sektöründe kurulan paravan firmalar üzerinden sahte faturalarla kamunun 25 milyar lira dolandırıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturmanın geçmişi üç yıl öncesine dayanıyor

Savcılıkların, Emniyet'le birlikte yürüttüğü iki ayrı soruşturmanın operasyona dönüştürülmesiyle ülke genelinde başlayan gözaltılar, kamuoyunda merak konusu oldu. 

Siyaset ve ekonomi özelinde yürüyen ülke gündemine içerikleri itibarıyla heyecan katan iki operasyonun kendi içinde dinamiklerinin bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. 

Ankara merkezli ve 29 kentte yürütülen Demir Yumruk operasyonunda 284 şüpheli, İstanbul merkezli ve 24 kentte yürütülen Tümör operasyonunda 323 şüpheli olmak üzere toplam 607 şüpheli hakkında savcılıklar gözaltı kararları verdi. 

Önce Ankara'daki Demir Yumruk adı verilen operasyonla ilgili elde ettiğim bilgileri paylaşayım. 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen ve demir çelik sektöründe kurulan paravan firmalar üzerinden sahte faturalarla kamunun 25 milyar lira dolandırıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturmanın geçmişi üç yıl öncesine dayanıyor.

Soruşturma için düğmeye basılan ilk kurum Hazine ve Maliye Bakanlığı (HMB). Vergi Denetim uzmanlarınca ilk olarak ortaya çıkarılan olaylar zincirinin devamında ilk kriz HMB'nda yaşandı. Görevi alan müfettişin elde ettiği ilk tespitler sonrasında müfettiş değişimi yaşandı. 

Zaman içinde hazırlanan rapor ve geniş delillerle beraber hazırlanan dosya HMB'nca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Savcılığın Emniyet'e verdiği talimatlar sonrasında dosya tamamlanarak operasyon aşamasına geçildi. 

Ankara'daki soruşturmanın öne çıkan iki ismi var. İlki, Türkiye'nin son 30 yılında organize suç örgütlerinin faaliyetlerinde tanınan iş insanı Erol Evcil. Zeytincilikle başlayan ticari yaşamında yolunun yine çok bilinen isimlerden Alaaddin Çakıcı'yla kesişmesi sonrasında Nesim Malki cinayeti başta olmak üzere kimi karanlık çete olaylarının merkezinde yer alan isim Evcil. 

Evcil'in içinde olduğu işlerde Çakıcı'nın ismini eksik bırakmak olmaz. Ki; emniyet kaynaklarından edindiğim bilgilere göre, geçmişte birlikte olan Evcil ve Çakıcı arası Çakıcı'nın cezaevinde olduğu dönemde bozuldu. 

İddiaya göre, eskiden kalan 25 milyon dolarlık alacak – verecek işi, soğukluğun baş nedeni. Çakıcı'nın cezaevinden Evcil'e yolladığı "çıkınca mallarına el koyacağım" mesajını dikkate aldığımızda Demir Yumruk soruşturmasının zamanlamasının anlamı farklılaşıyor. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin girişimleriyle cezaevinden tahliye edilen Çakıcı, halen sessizliğini sürdürüyor. Her ne kadar kamuoyunun göz önünde bulunmasa da Çakıcı, geçmişten kalan defterlerin hesaplarını teker teker kapatıyor sanki. 

Ankara'daki soruşturmada gözaltıların yapılmasıyla eş zamanlı olarak şüphelilerin şirketlerine kayyım atanması, atanan şirketler arasında Evcil'in şirketlerinin bulunması, adli soruşturmanın ötesinde madalyonun öteki yüzünün fotoğrafını ortaya koyuyor. 

Aynı dosya içinde yer alan diğer sanıklardan Hüseyin Eryılmaz ise, Hatay'ın Payas ilçesinde demir çelik sektöründe ticaret yapıyor. Aynı zamanda Yozgatlı olan Eryılmaz'ı ziyaret eden isimler arasında Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin de var. 

Çetin'in daha önce de organize suç örgütü liderleri Selahattin Yılmaz ve Galip Öztürk'le görüşmeleri ortaya çıkmıştı.

Burada bir kulis bilgisi aktarayım. Bilindiği gibi İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, TBMM tarafından Sayıştay üyeliğine seçildi. 30 yıla yakındır mülki idarede görev alan İnce, Sayıştay üyesi seçilir seçilmez hemen 1 Temmuz günü yeni görevinde iş başı yaptı. Altı yıla yakın süre boyunca İçişleri Bakanlığı'nda müsteşarlık ve bakan yardımcılığı yapan İnce, nedense veda töreni bile düzenlenmeden apar topar Sayıştay'a geçti. 

İnce'den boşalan bakan yardımcısı koltuğunun adaylarından birisi de mevcut Jandarma Genel Komutanı Çetin olarak bakanlık kulislerinde konuşuluyor. Emekli olup Soylu'nun da desteği ile bakan yardımcısı olması beklenen Çetin'in tutuklanan Eryılmaz'la ortaya çıkan fotoğrafından sonra gelişmelerin nasıl olacağı merak konusu.

* * *

İstanbul'daki Tümör adlı operasyonun detayları daha ilginç kanımca. 

Dosyanın önemli isimleri arasında Sarallar grubu olarak bilinen organize suç örgütü Alaaddin Saral adıyla bilinen İlyas Saral var.

Magazin boyutu bir kenara, siyasi açıdan Ankara'dakinden çok daha fazla sonuçları olabilecek dosyada adı geçen İlyas Saral, bilindiği üzere Trabzon cenahından. 

İstanbul'da son yıllarda adı sıkça duyulan Sarallar grubunun Sedat Şahin'le çatışmaları halen hafızalarda. 

Trabzonlu olmanın avantajını kullanarak siyaset ve devlet içinde kendisine yer bulan İlyas Saral, halen firari. Hakkındaki yakalama kararı uyarınca aranıyor. Yurt dışında olduğu ifade ediliyor.

Emniyet ve yargı çevresindeki gücüyle beraber bakıldığında hakkındaki adli dosyanın operasyona dönüşü sırasında Saral'ın kayıplara karışması, yakın geçmişte önemli soruşturmalarda benzerlerini yaşadığımız "köstebek" olaylarını anımsatıyor haliyle. 

Bu dosyanın süreciyle ilgili ilginç değerlendirmeler de yapılmıyor değil. Bunlardan birisi AKP'yi yakından ilgilendiren Berat Albayrak ile Süleyman Soylu arasında yaşananların gölgesindeki anlatımlar. 

Gelişmeleri yakından takip eden Emniyet'ten bir kaynağım "bu operasyon olmaması gereken bir operasyon" tanımlamasını yaptı. 

İstanbul'daki kimi mahkemeler ve savcılıklarda Albayrak'ın etkisinin olduğu uzun süre konuşuldu, Yansı sıra Bakan Soylu'nun, İlyas Saral namıdiğer Alaaddin Saral ile yakınlığı Sedat Şahin grubu hakkında hazırlanan bir iddianamede de dolaylı olarak yer alıyor. 

İstanbul merkezli olarak, Soylu'nun bağlantısı olduğu öne sürülen kişiye yönelik organize suç örgütü soruşturması başlatılması, içinde bulunduğumuz atmosferde sadece bir tesadüften ibaret midir?

Diğer bir görüş ise; Soylu'nun, zaten bağlantısı bilinen Saral' a yönelik operasyon yapılmasına yeşil ışık yakarak özellikle Sedat Peker'in bir yılı aşkın süredir devam eden itham ve iddialarıyla yıpranan imajından kurtulmaya çalıştığı önünde. 

Bu dosyanın devam eden sürecinde İlyas Saral, yurtdışından sosyal paylaşımlar yapan yeni bir isim olarak karşımıza çıkarsa şaşırmalı mıyız?

Aynı dosyada aslında pek gündeme gelmeyen ancak önemli bir isim daha var:

Trabzonlular Platformu adlı oluşumun başkanı Ahmet Köksal Öztürk.

Kolayca tahmin edileceği gibi, Öztürk de Trabzonlu. İstanbul'da yaşayan Öztürk, kentteki Trabzonluların yanında Karadenizli özellikle Trabzonlu sanatçı, iş insanı, spor adamlarının yakından tanıdığı bir isim.

Elbette siyasetçilerin de!

Ayrıca kamuda bilhassa mülki idare ve emniyet kadrolarından görev yapan Trabzonlularla yakın diyalog halinde.

Soruşturma dosyası içeriğinde, Öztürk'ün Saral'la beraber bazı usulsüz faaliyetlerde bulunduğu iddiası mevcut. 

* * *

Söz konusu iki dosya, gerek konuları, gerekse şüphelileri bakımından önümüzdeki günlerde fazlasıyla gündem olacak gibi görünüyor. 

Bir bayram öncesinde daha güzel bir konuyu Büyüteç'e taşımak isterdim. Ancak yaşadıklarımız buna engel oluyor maalesef. 

Tüm olumsuzluklara karşın, güzel günleriniz olması dileğiyle mutlu bayramlar…

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesinde mesleğe başladı. 1989dan 2018e kadar Milliyet Gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçinin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneğince ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyetince verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019da Doğan Kitaptan yayımlanan Komonist Masası’nda Nazım Hikmet” adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019dan bu yana T24te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"