27 Ağustos 2024

Mersin'de sonu gelmeyen sıkıntılar…

Kimlerin tekerine çomak sokulacağının, kimlerin fincancı katırlarının ürkütüleceğinin önemine bakılmaksızın devletin öncelikle topyekûn temizlik için kente girmesi zorunlu

Memlekette; ister belirli bir bölgede, ister belirli bir kurumda, isterse belirli bir konuda bozulan ayar bir türlü eski yerini bulmuyor artık.

Sebebi, yönetim yetersizliği mi yoksa atamalardaki liyakatsizlik mi?

Ya da tarikat ve cemaatler başta olmak üzere "başka yerlerden" verilen destekle iş başı yapan bürokratlara, altından kalkamayacakları görev ve sorumluluklar yüklenmesi mi?

Bilemiyorum.

Bilinen tek şey; bir kez bozulmaya görsün, tüm çabalara ve müdahalelere karşın toparlanamıyor maalesef işler.

Yine farklı faktörler nedeniyle ameliyat yapılarak soruna kesin çözüm bulmak yerine geçici pansuman yöntemlerinin kullanılması kronik hastalıkları tedavi edemiyor.

Ülke ve devlet yönetiminde böylesi sorun çözme metodlarının kullanılması, hem kurumların hem de kamunun zaman içinde karşılıklı biçimde yıpranmasına sebep oluyor.

Mersin'de bitmeyen süreç

Mersin Emniyeti'nde bir türlü düzen tutmuyor, geçen şubattan bu yana.

Dönemin Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan'ın "jet" misali görevden alınmasının ardından teşkilatta devam eden "gariplikler" halen sürüyor.

Kardeşi Nezir Aslan'ın adının makaron kaçakçılığına karıştığı gerekçesiyle adliyenin devreye girmesi sonrasında görevden alınan Aslan'ın yerine Emniyet Genel Müdürlüğü, yeni atama yaptı.

Aslan'ın görevini devretmesiyle beraber emniyet kadrosunda değişiklikler gerçekleştirildi.

Ancak bu değişikliklere rağmen Aslan döneminde yerini koruyan kimi yönetici kadrosunun değişmemesi "bazılarının" dikkatini çekti.

Bu çerçevede, Mersin'de devletin iki önemli kurumu arasındaki bir yazışmaya ulaştım.

Kurumlardan birisi Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, diğeri ise Mersin Valiliği.

Başsavcılık, geçen mayısın başında açık kimliği belirlenemeyen bir internet kullanıcısından gelen bir ihbarı, "gereğinin yapılması amacıyla" Mersin Valiliği'ne gönderdi.

İki kurum arasındaki yazışma sürecinin dikkat çeken bir yönü var.

Şöyle ki; görevden alınan Mehmet Aslan'ın merkezinde yer aldığı dilekçesi, 2 Mart günü Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştı.

Başsavcılık söz konusu, ihbar dilekçesini tam iki ay sonra 6 Mayıs'ta Mersin Valiliği'ne gönderdi.

Mersin Valiliği ise; yazının kendilerine gelmesinden tam 18 gün sonra gelişmeleri Ankara'ya, İçişleri Bakanlığı'na bildirdi.

İhbarda yer alan bilgilerin önemi bir yana başsavcılığın söz konusu ihbarı iki ay sonra valiliğe, valiliğin de Ankara'ya ulaştırmak için üç hafta beklediği ayrı bir muamma. Başsavcılık ve valiliğin neyi hesapladıkları, hangi süreci bekledikleri şimdilik bilinmiyor.

Hemen belirteyim; Mersin Valiliği İl İdaresi Kurulu'nca Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ulaştırılmak amacıyla İçişleri Bakanlığı'na, Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan imzasıyla gönderdiği "ön inceleme" konulu resmi yazının "gizlilik" derecesi yok.

Ankara'ya kadar ulaşan ihbar mektubunda yer verilen iddiaları özetle aktarayım.

Bu arada, iddialarda açık kimlikleri yer alan polis müdürlerinin isimlerini, haklarındaki soruşturmalar nedeniyle kapalı olarak verdiğimi belirteyim.

İddialar arasında; Aslan'ın kardeşi Nezir Aslan'ın ağabeyinin Mersin'de farklı alanlarda Mersin Emniyeti'nde görevli bazı personelle birlikte hareket ettiği bilgisi mevcut.

Aslan döneminde kimi personelin sık sık yerinin değişmesine karşın narkotik suçlarla mücadele şubesinden sorumlu Mersin Emniyet Müdür Yardımcısı U.A'nın yerinin hiç değişmediği, aynı zamanda U.A.'nın Aslan'ın kardeşi Nezir Aslan'la bir araya gelerek birçok faaliyette bulundukları, hatta Mersin Limanı'nda yasa dışı iş yapmak isteyenlere yardımcı oldukları öne sürüldü.

Ayrıca Mersin Emniyeti'nde görev yapan A.A. adlı polis müdürünün Mehmet Aslan tarafından önceki görev yeri olan Erzurum'dan "özel olarak getirilerek" İstihbarat Şube Müdürü olarak görevlendirildiği anlatıldı.

İhbar dilekçesinde Komiser Ö.V.'nun KOM Şube bünyesindeki Organize Suçlarla Mücadele Bürosu'nda "amir" olarak görevlendirildiği, Nezir Aslan'a şehirde diğer adli birimler tarafından işlem yapılacak olan kişi ve örgütler hakkında bilgi paylaşımı yaptığı, Mersin Limanı bölgesindeki faaliyetlerine yardımcı olduğu aktarıldı.

Aynı zamanda Komiser Ö.V.'nun, İl Emniyet Müdürü Mehmet Aslan'la birlikte toplantılar yaparak Mersin Emniyeti'nde özellikle önemli şubelerdeki personel yapısını belirledikleri, bu sayede amaçları doğrultusunda faaliyet göstermelerinin sağlandığı iddia edildi.

İhbara göre; bir yıllık süreçte KOM Şube Müdürü'nün Aslan tarafından beş kez değiştirilmesine dikkat çekildi.

Ayrıca polis müdürleri A.K. ile G.M.'nin de asayişten sorumlu müdür ve yardımcısı olarak görev yaptıkları belirtilen ihbarda, yine diğer personelin görev yerlerinin sürekli değişmesine karşın her iki polis müdürünün aynı görevde çalışmaya devam ettikleri ifade edildi.

İhbarda dikkat çeken konu başlıklarından birisi, 21 Şubat 2022'de kentin Mezitli bölgesinde yaşanan adli olayla ilgili iddia oldu.

İddiaya göre; Suriyeli zengin bir kişinin silahla yaralandığı bir olayda dönemin Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan'ın kardeşi Nezir Aslan'ın adının geçtiği, olay hakkındaki tutanak evraklarının polis müdürleri A.K. ile G.M. tarafından değiştirildiği; olayın gerçekleştiği dönemde Asayiş Şubesi'ndeki Cinayet Büro Amirliği'nde görevli Komiser E.N.'nin takip eden günlerde görev yaptığı biriminden tayininin çıkarıldığı kaydedildi.

Aynı dönemde Mersin Emniyeti'nde görev yapan M.E. adlı polis müdürünün, İl Emniyet Müdürü Mehmet Aslan'ın isteği doğrultusunda Mersin'e tayin ettirildiği anlatılan ihbarda; kariyerinde tecrübesi olmamasına karşın Mersin Emniyeti'nde KOM ve Terörle Mücadele Şubesi'nden sorumlu emniyet müdür yardımcılığına atandığı ve Nezir Aslan'la birlikte yasa dışı faaliyetlerde yer aldığı iddia edildi.

Başsavcılık ön inceleme istedi, Valilik Ankara'ya pasladı

İhbarı Mersin Valiliği'ne gönderen Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, iddiaların odağındaki üst düzey polis müdürleri U.A., A.A., G.M. ve M.E. hakkında ön inceleme yapılmasını istedi.

Savcılığın talebiyle ilgili harekete geçen Mersin Valiliği, yürürlükteki mevzuata göre adı geçen polis müdürlerinin 2. Sınıf Emniyet Müdürü olmalarından dolayı topu Ankara'ya attı.

Valilik, ön inceleme yapılması talebini, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Ocak 2014'te yürürlüğe giren genelgesindeki "İkinci Sınıf Emniyet Müdürü ve daha üst rütbeli personel hakkındaki tüm iddialar ile rütbesi ve hizmet sınıfı ne olursa olsun hakkında meslekten ve devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren iddialar bulunan personel hakkında müfettiş talep edilmesi" hükmü çerçevesinde Ankara'ya ulaştırdı.

Valilik, İçişleri Bakanlığı'ndan görevlendirilecek müfettişlerce hazırlanacak ön inceleme raporunun gönderilmesini istedi.

Mersin Valiliği'nin yazısı sonrasında, aldığım bilgiye göre İçişleri Bakanlığı iddiaların incelenmesi amacıyla müfettiş görevlendirmesi yaptı. Ancak, raporun tamamlanıp tamamlanmadığı konusunda sağlıklı bir bilgiye ulaşamadığımı belirteyim.

Mersin'in dikkat çekici konumu

Mersin, yıllardan beri ülkenin ve devlet yönetiminin sıkıntılı bir kenti olmaya devam ediyor maalesef.

Kentle ilgili kamu kurumlarının çalışmaları, çoğunlukla halkın olaylara şüpheyle yaklaşmasına neden oluyor.

Bu noktada önemli olan, ister İçişleri Bakanlığı olsun, isterse Mersin Valiliği olsun, yapılan işlemlerin sonucunun şeffaf biçimde kamuoyuna açıklaması.

Eğer adı geçen polis müdürleri suçlularsa sıradan önlemlerle değil, geride kalanlara örnek biçimde cezalara çarptırılmalı. Tersine, suçları yoksa bu da açıklanmalı ki; adı geçenler rahatça görev yapabilsinler.

Büyüteç'in girişinde okuduğunuz gibi, kentteki sorunlar gündelik yapay önlemlerle çözülmeye çalışılıyor.

Oysa kente yönelik finans – ticaret – siyaset – bürokrasi – suç grupları düzleminde ciddi inceleme ve araştırmalar yapılması kaçınılmaz hale dönüştü.

Kimlerin tekerine çomak sokulacağının, kimlerin fincancı katırlarının ürkütüleceğinin önemine bakılmaksızın devletin öncelikle topyekûn temizlik için kente girmesi zorunlu.

Yapılacak özellikli çalışmalar için gerekli istihbarat, bilgi, veri, belge bulunduğu kanaatindeyim.

Ancak bu kaynağı kullanacak irade ve yetkili yok.

İşte asıl sorun da burada zaten…

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Narin'in amcasının aracında ağabeyi Enes de var mıydı, diğer iki genç nerede?

İddiaya göre, Narin yaşadığı anı, o sırada köyde olmayan babasına aktaracağını ifade edince sonun başlangıcı için aile içinde düğmeye basıldı... Ağabeyi yanında iki arkadaşı olduğu halde Narin'i boğarak öldürdü. Amca Güran; ahıra geldi, üç genç ve Narin'in cesedi ile aracına binerek köyden ayrıldı...

Mafya liderine tahsis edilen "çakarlı" vekil aracı ve Harp Okulu'ndaki yemin krizinde ikinci perde

Aracın, Giresun Milletvekili Ertuğrul Gazi Konal adına ruhsat kaydının bulunduğu anlaşıldı

Narin, aile içinde olmaması gereken 'uygunsuz' bir sürece mi tanıklık etti; teğmenlerin yemin krizinin arkasında neler konuşuluyor?

Okula gitmesi gerekirken, mezara konulan Narincik'in aile içinde olmaması gereken "uygunsuz" bir sürece tanıklık ettiği, kanaat önderinden edindiğim bilgilerden. Bu bilgiyi, bu satırların yazarı olarak bir hafta kadar önce öğrendiysem, bunu savcılık ve kamu görevlilerinin bilmemesi mümkün değil

"
"