14 Ekim 2022

Mademki FETÖ bağlantısı tespit edildi, Göktaş’ın kaçmasına neden göz yumuldu?

Halen Bulgaristan’da tutuklu bulunan Göktaş, iddianame mahkemeye gönderilmeden Türkiye’ye iade edilirse savcılık, yargılamanın başlaması sonrasında iade edilirse mahkeme heyetince sorgulanacak. Göktaş, mahkemeye çıkması halinde Hablemitoğlu suikastı çerçevesinde hakkındaki iddialara yanıt verecek. Belki de daha fazla şeyler anlatacak!

Akademisyen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili yürütülen adli soruşturmada son aşamaya gelindiği belirtiliyor.

Soruşturmada sona gelindiğini öğreniyoruz?

Devletin resmi yayın organı Anadolu Ajansı, geçen salı kısa, ama içeriği itibarıyla önemli bir haberi abonelerine ulaştırdı.

Haber kamuoyunda pek gündem olmadı ancak satır aralarında dikkat çekici bilgiler vardı.

Ankara Adliyesi'den gelen bilginin aktarıldığı haberde, Hablemitoğlu suikastının aydınlatılmasını sağlayacak soruşturmada "iddianame yazımı" aşamasına gelindiği duyuruldu.

Bilmeyenler için özetleyim; adli bir soruşturmada "iddianame yazım aşaması" demek, soruşturma yürütülen olay / olaylar hakkında tüm bilgilerin savcılıkça elde edilmesinin tamamlandığı, olay / olaylara adı karışan şüpheliler ile görgü tanıkları ve bilgi sahibi olanların gördüklerinin, bildiklerinin savcılık tarafından öğrenildiği, varsa devlet ya da özel yazışmaların, belgelerin, raporların dosya kapsamına alınması sürecinin tamamlandığı ve artık adı geçen şüpheli / şüphelilerle ilgili başlayacak yargı sürecine esas olacak, soruşturma savcısının görüşünü yansıtan belge yani iddianamenin yazılmasına başlandığını anlatır. 

Aynı zamanda iddianamenin yazılması; soruşturma aşamasının bittiği, kovuşturma yani yargı aşamasına geçildiği, böylelikle şüpheliden sanık konumuna geçenlerin mahkemeye çıkarılmasına işaret eder.

Süreç; savcılıktan çıkar, üst makam hakimliğe geçer.

Soruşturma ve kovuşturma süreci

Anadolu Ajansı'nın haberinden anlıyoruz ki; savcılık ön hazırlık döneminde Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili her türlü bilgi, belge, rapor, tutanak ile şüpheli ve tanık ifadelerinin elde edilmesi sürecini tamamladı.

"Artık kapanır" denilen dosyanın 2015'te dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili Necip Cem İşçimen tarafından tozlu raftan indirilip açılmasının önemi büyük.

Çünkü, Hablemitoğlu'nun evinin önünde 18 Aralık 2002'de öldürülmesi sebebiyle önümüzdeki 18 Aralık günü 20 yıllık zaman aşımı süreci bitecek ve bir daha yargılama yapılamayacak.

Bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İşçimen'in elde ettiği delilden yola çıkarak zaman aşımının önünü kesmek ve yeni ortaya çıkan deliller ışığında 18 Aralık'a kadar iddianameyi tamamlayıp mahkemeye göndermeyi planlıyor.

Böylece, Hablemitoğlu'nun nasıl öldürüldüğü yargılama aşamasında gün ışığına çıkacak, dosya üzerindeki komplo teorileri büyük ölçüde sona erecek.

Savcılık soruşturma çerçevesinde hemen her türlü bilgi ve belgeye ulaştı. Pek çok kişinin bilgisine başvuruldu. Sayfalarca yeni belgeler dosyaya girdi. Buna karşın savcılık bir tek şüphelinin ifadesini henüz alamadı.

Bu kişi, Emekli Albay Levent Göktaş'tan başkası değil.

Halen Bulgaristan'da tutuklu bulunan Göktaş, iddianame mahkemeye gönderilmeden Türkiye'ye iade edilirse savcılık, yargılamanın başlaması sonrasında iade edilirse mahkeme heyetince sorgulanacak.

Göktaş, mahkemeye çıkması halinde Hablemitoğlu suikastı çerçevesinde hakkındaki iddialara yanıt verecek. Belki de daha fazla şeyler anlatacak!

Göktaş'ın FETÖ'yle bağlantısı

Aynı haberde bir önemli bilgi daha var.

Şöyle ki; savcılık soruşturmasında, Hablemitoğlu'a yönelik suikastta Gülen cemaatinin devlet içine nasıl sızıp yayıldığını belgeleriyle anlatan "Köstebek" adlı kitabının yayına hazırlanmasının etkili olduğu belirlendi.

Ajansın haberine göre, Hablemitoğlu'nun öldürülmesinde o dönemde Gülen cemaatinin yani FETÖ'nün "tepe yöneticisi" Mustafa Özcan, eski istihbaratçı Enver Altaylı'dan destek aldı. Cemaatin isteğiyle devreye giren Altaylı, "FETÖ üyeliği" ve "casusluk" suçlarından 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı ve halen hükümlü olarak cezaevinde.

Savcılığın tespitlerine göre; Hablemitoğlu'nu öldüren ‘suç örgütü' ile FETÖ arasındaki bağlantıyı ise, firari Eski TSK mensubu Emekli Albay Levent Göktaş sağladı.

Elde edilen deliller ışığında, Mustafa Özcan ile FETÖ lideri Fetullah Gülen'in, "azmettirici" konumunda soruşturması dosyasın şüphelileri arasında yer aldığını ajansın haberinden öğrendik.

Göktaş'ın firar süreci

Hatırlanacağı gibi; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hablemitoğlu soruşturma kapsamında geçen haziran başında emekli asker Göktaş'a yönelik gözaltı talimatı verdi.

Göktaş, "Ülkücü" camiadan bir isim aynı zamanda. Gerek güvenlik bürokrasisi, emekli olmasından sonra başladığı avukatlık sebebiyle yargı camiası ve sivil bürokrasi ile siyasette çok geniş çevresi olan bir isim.

Savcılık talimatıyla harekete geçen polis, Göktaş'ın İstanbul'da yaşadığını tespit etti. Ancak Göktaş, polis operasyonunu haber alıp kayıplara karıştı. Sonrasında bu satırların yazarının Göktaş'a "içeriden" bilgi sızdırılması ihtimalini, yani "köstebek" olasılığını 14 Haziran'daki Büyüteç'te gündeme getirmesi, konunun kamuoyunda tartışılmasına neden oldu.

Aradan altı hafta geçmesine karşın polisin elindeki her türlü teknik takip ve yakalama imkânlarına karşın bir türlü yakalanamadı. Firar konusunu da yine bu satırların yazarı 22 Temmuz'daki Büyüteç'te gündeme getirdi.

Tüm aramalara rağmen (!) Göktaş bir türlü polisçe ele geçirilemedi.

Hem fikir sahibi olmak isteyenler, hem de bilgilerini tazelemek isteyenler için her iki yazının linkini buraya bıraktım.

Nihayetinde Göktaş'ın geçen eylülün ilk günlerinde yasa dışı biçimde girdiği gerekçesiyle tutuklandığı ortaya çıktı. Bulgar makamları Göktaş'ı, Türkiye'nin iade talebine karşılık tutukladı.

Bulgaristan'da yargılama devam ediyor ama Bulgar makamları, iade koşulunu sağlayacak daha güçlü belge ve bilgileri geçen hafta Türkiye'den talep etti. Gönderilecek dosyaya göre, Göktaş ya iade edilecek ya da serbest kalacak.

Yanıtlanması gereken sorular

Bu arada devletin resmi yayın organındaki bir cümlenin altını çizmem gerekiyor:

"Hablemitoğlu'nu öldüren ‘suç örgütü' ile FETÖ arasındaki bağlantıyı ise, firari Eski TSK mensubu Emekli Albay Levent Göktaş sağladı."

Yani anlıyoruz ki; çevresinde "Ülkücü" olarak Göktaş'ın FETÖ ile teması varmış. Hem de Akademisyen Hablemitoğlu'nun öldürülmesi konusunda!

Şimdi Göktaş'ın firar sürecini de göz önünde bulundurarak şu soruyu somak gerekiyor:

"Mademki, Göktaş'ın FETÖ'yle bağlantısı tespit edildi. Neden yakalanmayıp haftalarca kaçmasına göz yumuldu?"

Peşinden ikinci soru:

"Devlet bir yandan FETÖ'yle mücadele edip, bir yandan da Hablemitoğlu'nun katledilmesini aydınlatmaya çalışırken, kim ya da kimler Göktaş'a köstebeklik yapıp ‘yakalanacaksın, kaç' bilgisini sızdırdı?"

Savcılığı verdiği gözaltı talimatlarını savcılık ve polis birimlerinden başkası bilmiyordu. Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıkları'nın, Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlükleri'nin gözaltı talimatlarını uygulayacak ilgili birimleri.

Belki bir olasılık, kurumların idari bağı nedeniyle İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı.

Kaldı ki, ajans haberinden bir kez daha anlıyoruz ki; soruşturma "Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz'ın koordinesinde" yürütülüyor. Kaçmaz, aynı zamanda yargı çevrelerinden "ülkücü" kimliği ile tanınan bir yargı mensubu. Kimi zaman Ankara yerine hükümete yakın İstanbul medyası ile çalıştığı biliniyor.

Ayrıca, Soylu'nun emniyette oluşturduğu ve büyük bölümü kendilerini "ülkücü" olarak tanımlayan kadrolarla yakın çalışan bir isim.

Bu dönemde Emniyet'le yakın çalışmayan yargı mensuplarının başına neler geldiği, yakın zamandaki haberlerle kamuoyunun gündemine düştüğünü hatırlatayım.

Üçüncü soru:

"Böylesi önemli bir süreçte, - çevresinin çok geniş olmasından duyulan endişe sebebiyle - çok dar kadronun bildiği ‘gözaltı' talimatının köstebeklik yoluyla Göktaş'a sızdırılması konusunda Kaçmaz'ın koordinesinde savcılıkça herhangi bir soruşturma yapılıyor mu?"

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"