Kamu Personeli Seçme Sınavı'nın (KPSS) son oturumunda yaşanan soru skandalıyla ilgili adli ve idari soruşturmalar devam ediyor.
Bir yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; diğer yandan da Devlet Denetleme Kurulu (DDK), ÖSYM üzerindeki incelemelerini genişletti.
ÖSYM'nin önümüzdeki günler için takvimlediği KPSS'nin yanı sıra İçişleri Bakanlığı'nın kaymakamlık sınavı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın mali hizmetler uzman yardımcılığı sınavı ileri tarihe alındı.
Son gelen haberlere göre ise, ÖSYM'nin soru bankasının tamamen kullanımdan kaldırılacağı ve yeni soru bankası oluşturulacağı ifade ediliyor.
Ortaya çıkan bilgilerle tablo her geçen gün biraz daha berraklaşıyor.
* * *
Özel bir dershanenin öğrencileri için hazırladığı deneme sınavındaki soruların KPSS soru kitapçığında yer almasının ortaya çıkmasıyla patlak veren skandala, Cumhurbaşkanı Erdoğan başta devletin çok ani reaksiyon vermesi dikkat çekici oldu kuşkusuz.
Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP'ye yakınlığıyla "ülkücü" olarak bilinen ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün'ün beklenilmeksizin görevden alınması ileri süreç için de işaret oldu.
Aygün'ün yerine yapılan atamada Erdoğan bu kez MHP kadrosundan değil kendi kadrosundan bir akademisyeni tercih etti.
Erdoğan'ın bizzat kendisine yakın bir gruptan yaptığı yeni görevlendirmenin, kendi içinde bir dinamiğinin bulunduğunu söylemek yanlış olmaz.
ÖSYM'nin yeni başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy'un, Fatih Çarşamba'daki İsmailağa cemaatine yakınlığıyla bilinmesi, iktidarın halen beraber yol yürüdüğü Hak – Yolcular yani İskenderpaşa cemaati ve İlim Yaymacılar adıyla tanınan iki Nakşibendi görüşündeki cemaate yakın olmamasının bir anlamı var.
Şöyle ki, daha önce FETÖ'nün organize ettiği KPSS usulsüzlüklerinin sona erdiğinin düşünüldüğü dönemde böyle bir skandalın günışığına çıkarılması, Erdoğan üzerinde farklı bir etki yarattı.
Nihayetinde burada siyasi bir değerlendirme yapmak niyetim yok. Ancak, eldeki ilk veriler ışığında KPSS'deki soru skandalında iktidara yakın iki ayrı dini grubun adı üzerinde soru işaretleri oluştu:
Hakyolcular ve İlim Yaymacılar.
Soruşturmalar devam ederken, Ankara'da bilgilerine başvurduğum kimi Hakyolcular hedefe İlim Yaymacıları koyarken, İlim Yaymacılar ise, topu Hakyolcular'a atıyor.
Zaten görüştüğüm bir kaynak; Cumhurbaşkanı'nın sürece acilen müdahale etmesindeki amacın, seçim dönemi öncesinde, geçmişte kaldığı varsayılan ve toplumun büyük bölümünü ilgilendiren KPSS'deki yeni bir skandalın aydınlatılması olduğu kadar, yine seçimlerde muhalefet tarafından AKP'nin aleyhine kullanılacak bu durumu yaratan cemaate faturayı kesmek olduğunu aktardı.
Diğer bir deyişle; AKP'nin oylarının geriye doğru gittiği dönemde iktidarın ayağına kimin kurşun sıktığının peşinde Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bunun için DDK'nın bizzat Erdoğan tarafından devreye sokulduğu ve ceza kesilecek cemaatin fotoğrafının bir an önce netleştirilmeye çalışıldığını görüştüğüm kaynak vurguladı.
Şimdi, faturanın kime kesileceği merak konusu. Ceza yiyecekler arasında Erdoğan'ın yakın ekibinden birileri de çıkarsa şaşırmamak lazım.
* * *
FETÖ dönemini içeren KPSS'lere yönelik bilhassa Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Eylül 2015'teki soruşturması bu konuda kitap yazılmasını sağlayacak bilgiler içeriyor.
Gülen cemaatinin toplumda karşılığının olduğu dönemlerde KPSS'de nasıl organize olduğu somut bilgiler ve detaylarla Savcı Yücel Erkman'ın hazırladığı iddianamede mevcut.
Erkman'ın, bin 100 sayfayı aşan iddianamesinde FETÖ'nün KPSS merkezli faaliyetleri veriler ışığında anlatıldı.
İddianameyle ilgili çok haber yapıldı, yazı yazıldı. İsteyen okurlar internetten araştırabilir.
Burada iddianameyi yeniden ele alacak değilim.
Ancak; gençlerimizin, akademik eğitimin ardından devlet kadrolarında maaşlı yaşama geçmelerinin önünü açan KPSS'nin, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişimini hızlandıran etkisini de anlatmamak olmaz.
17 – 25 Aralık 2013'deki iktidar ile Gülen cemaati arasındaki yol ayrımından sonra KPSS'ye yönelik çalışan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2010 KPSS'de sınavı kazanan asker ve polis eşlerinin kimliklerini tek tek belirledi.
Savcılık, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı (Halen Genelkurmay Başkanı Y.N.) Orgeneral Yaşar Güler ile dönemin Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz'e söz konusu bilgi ve belgeleri 28 Haziran 2016 günü CD içinde kendi isimleri bulunan özel yazıyla teslim etti.
Uzatmayım; savcılık çalışmalarına devam etti. Sonra 15 Temmuz yaşandı. KPSS'yi kazanan eşlerden yola çıkan savcılık, sınavı kazanan pek çok adayın eşlerinin hem TSK'da, hem de Emniyet'te darbe girişimine katılan FETÖ'cüler olduğunu ortaya koydu.
Savcılık talimatıyla polis, 15 Temmuz'un ardından askeri lojmanlar ve polis lojmanlarındaki operasyonlarda pek çok FETÖ şüphelisi asker / polisi gözaltına aldı.
* * *
FETÖ'nün devlete sızmada kullandığı merkezi sistem sınavındaki usulsüz uygulamaların, şimdilerde hükümete yakın sivil toplum örgütleri üzerinden yapıldığını artık bu coğrafyada bilmeyen yok.
Söz konusu tarikat ve cemaatler, AKP'nin olası bir seçim mağlubiyeti yaşayacağını hesap ederek son sınavlarda kendi adamlarını devlete yerleştirmek için adeta birbirleriyle yarış halindeler ne yazık ki.
Yakın zamana kadar gizliden yapılan bu yarış, son dönemde artık alenileşti. Hatta pervasız biçimde hareket ediyorlar.
Devletin yönetici veya sıradan neredeyse tüm kadrolarında söz sahibi olabilmek amacıyla tarikat ve cemaatler ellerindeki bütün imkanları seferber ediyor bir süredir.
AKP ve MHP'nin il / ilçe teşkilatlarından gelen özel taleplerin yanı sıra, tarikat ve cemaatlerin yönetimindeki dernek ve vakıflardan gelen isim listeleri, özellikle KPSS'den sonraki sözlü sınav aşamalarında değerlendirmeye alınıyor.
Devlette makam ve yer kapma mücadelesindeki tarikat ve cemaatlerin, sahada veya sandıkta AKP'ye sağlayacağı fayda seçim döneminde daha net biçimde görülecek.
* * *
Burada bir noktaya daha değinip Büyüteç'i noktalayım.
Bilindiği gibi, ÖSYM, 1981'den bu yana Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) doğrudan bağlı.
YÖK'ün de 18'i akademisyen ve 2'si sivilden oluşan bir genel kurulu var. Akademisyenlerin ülkenin çeşitli üniversitelerinden eğitici görevleri var. Tabii aynı akademisyenlerin taşıdıkları iktidar yakınlığı ile tarikat / cemaat bağlantılarını da unutmamak gerek.
İki sivil ise, kuruldaki 18 akademisyenden daha dikkat çekici. Üyelerden birisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağ kolu denilebilecek bir konumda görev yapan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı.
Diğer sivil üye ise, İbrahim Şenel. Şenel de Kıratlı gibi Cumhurbaşkanlığı kadrosundan. Strateji ve Bütçe Başkanı.
Şimdi bir soru sorayım:
"YÖK Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanlığı'nın iki önemli ve güçlü ismi bulunmasına rağmen, KPSS'de patlak veren skandalın hükümet tarafından bilinmemesi normal mi?"
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988’de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet Gazetesi’nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu.
Şardan, 2019’da Doğan Kitap’tan yayımlanan “Komonist Masası’nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019’dan bu yana T24’te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|