08 Mayıs 2020

Kontrollü sosyal hayat, travmaya dönüşmesin…

Bu toprakların insanının, yasakları etkisiz kılmanın yanı sıra yönetim ve idari kurallara getirilen esneklikleri kendine avantaj sağlamada maharetli olduğunu dikkate aldığımızda gevşemenin limitlerinin zorlanması Covid -19’la mücadelede başa dönülmesine yol açacaktır

Toplumsal ve ekonomik sonuçları sebebiyle tarihin en ağır salgınları arasında yer alan Covid - 19’un Türkiye ve dünya üzerindeki etkisi devam ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) rakamlarına göre dünya genelindeki Covid - 19 vaka sayısı 3.6 milyonu geçip hızla 4 milyona doğru ilerliyor. Ölüm sayısı ise 250 bini aşmış durumda. Virüsün Asya ve Avrupa’daki etkisi kısmen yavaşlamış olmakla birlikte ABD’deki hızlı seyri devam ederken bu kez devreye Rusya girdi. Rusya, ortaya çıkan günlük ortalama 10 bin vakayla ilk sıradaki ABD’yi bile zorlamaya başladı.

Türkiye’nin tablosu ise 6 Mayıs itibarıyla şöyle: 1.2 milyondan fazla test, 131 bini aşkın vaka ve 3 bin 600’e yaklaşan ölüm.

Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan bu yana devam eden Koronavirüs'le mücadelede gelinen son nokta ise virüsün ülke genelinde yayılma hızı artık tek haneli rakamlarda seyrediyor. Hafta başında yüzde 4.5 oranı görüldü. Günlük test sayısıyla bağlantılı olarak 4.5 – 7.5 arasında değişkenlik gösteren yayılma hızının önümüzdeki günlerde biraz daha düşmesi beklentisi var.

* * *

Covid - 19’da ABD, İngiltere ve Rusya’nın yeni merkez olarak değerlendirildiği bugünlerde kimi Avrupa ülkeleriyle birlikte Türkiye dikkate değer bir adım atıyor.

Virüsün İtalya, İspanya, Fransa, Belçika, Hollanda gibi ağır hasar yarattığı ve geride 150 bin dolayında ölüm bıraktığı Avrupa ile aynı zaman diliminde hükümet aldığı önemli kararla normalleşme aşamasını başlatılıyor.

Sağlık emekçilerinin özverili çalışmaları ve hastalığın tedavisinde uygulanan yöntemlerle elde edilen olumlu sonuçların sonrasında beklenenden daha erken normalleşme sürecine geçiliyor. Akabinde koşulların daha olumluya gitmesi halinde normalleşme daha genişleyebilecek.

Virüsle mücadeledeki kısıtlamalara getirilen esnekliklerin gerekçesinin, elde edilen olumlu tıbbi sonuçların yanında ülkenin ekonomi tablosunun olumsuz seyretmesinin de etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Özellikle AVM’lerin açılması kararının altındaki gerçek bu. Aynı durumu turizm için söyleyebiliriz. Türkiye’nin bacasız ekonomisinin lokomotifleri olan Antalya, Muğla, Aydın, Hatay, Mersin gibi kentlere yönelik kara, hava ve deniz yoluyla giriş – çıkışlara getirilen kısıtlamanın kaldırılması ekonomik tablonun turizm gelirleriyle dengelenmeye çalışılmasından öte bir durum değildir.

Kaldı ki, sırf turizm sezonunun açılmasını sağlamak amacıyla sektörün önerisi doğrultusunda YKS tarihi değiştirildi. Sınav tarihinin değiştirilerek bir ay öne çekilmesi, oluşacak tepkiler pahasına hükümetin aldığı "kontrollü sosyal hayata geçiş" kararlarından oldu.

Bu çerçevede, Avrupa ve Rusya’dan gelecek turistler Covid - 19’la mücadelede Türkiye açısından uzunca bir süre handikap olacak.

Virüsün mekaniğinin çözülememesinin yanında dünya üzerinde aşının henüz üretilememesi süreçleri devam ettiği müddetçe, yabancı ülkelerden yurda girecek herkes virüsün yayılmasına zemin hazırlayacak.

Bu yüzden mevcut kuralların ve kısıtlamaların sürmesi kadar toplumun bilinçli hareket etmesinin büyük önemi var.

Sağlık Bakanı Koca’nın "kontrollü sosyal hayat" olarak tanımladığı yeni süreçte, kısıtlamalara getirilen esnekliğin gevşeme olarak algılanmaması gerekiyor. Bu toprakların insanının, yasakları etkisiz kılmanın yanı sıra yönetim ve idari kurallara getirilen esneklikleri kendine avantaj sağlamada maharetli olduğunu dikkate aldığımızda gevşemenin limitlerinin zorlanması Covid -19’la mücadelede başa dönülmesine yol açacaktır.

Başa dönüşle birlikte toplum ister istemez bir travma ve kırılmayla karşı karşıya kalacak kuşkusuz.

Bu dönemde en önemli ekipmanımız maskeler olacak. Maske kullanımı, izolasyonla beraber Covid – 19’la mücadelede geriye dönülmesini önleyecek en önemli yöntem. Yeni yaşam biçimimizde maskesiz nefes almayacağız.

Hükümetin dağıtma organizasyonunu çözemediği tıbbi maskenin yeniden para karşılığında yurttaşa satışının başlaması zaten olması gerekendi. Yurttaşa dağıtılan maskenin ihtiyacı karşılayacak nitelikte olmaması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak organizasyonun yapılamaması hükümetin eksi hanesine yazıldı.

* * *

Bir yandan ortaya çıkan vakaların tedavisi, diğer yanda virüsün etkisiz kılınmasını sağlayacak aşı çalışmaları dünya genelinde devam ediyor. DSÖ’nün de yakından izlediği bu süreçte Türkiye’de de aşı üretimiyle ilgili laboratuvarda farklı yöntemler üzerinden tıbbi çalışmalar yürütülüyor.

Hatırlanacağı üzere, bilim insanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın öncülüğündeki bir ekip İstanbul’da laboratuvar çalışmalarına başlamıştı. Ovalı’nın yürüttüğü süreç sonunda elde edilen verilerin kamuoyuyla paylaşılması konusunda önemli bir tartışma başlamıştı. Özellikle sosyal medyada karşılık bulan tartışma sırasında Sağlık Bakanı Koca, yaptığı açıklamayla Ovalı’nın çalışmalarına sıcak bakmadığını söylemişti.

Bu tartışma süreci devam ederken Sağlık Bakanlığı, 16 Nisan’da il sağlık müdürlüklerine bir genelge gönderdi.

Genelgenin tarihinin, Ovalı’nın eldeki verilerle ilgili çalışma yapacağını duyurduğu sosyal medya paylaşımıyla aynı güne rastlaması bir tesadüf müdür, bilemiyorum.

Ancak, bakanlık "Covid -19 hastalarında tedavi yaklaşımlarını ve bilimsel araştırmalar" başlığını taşıyan genelgesinde Sağlık Hizmetleri Temel Yasası’nın hükümlerine dikkat çekildi.

Yasa hükümleri gereğince, tüm klinik araştırmaların yapılabilmesi için etik kurulunun onayının yanı sıra Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarından izin alınması gerektiği hatırlatıldı.

Genelgede ayrıca, yapılacak çalışmalarda kullanılacak Sağlık Bakanlığı’na ait verilerin elde edilmesinde de yine izin alınması koşulu bulunduğuna dikkat çekildi.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir trafik kazasının anatomisi: 35 saatte belirlenemeyen kimlik ve soruşturmada yaşanan gariplikler

"Sürecin başından itibaren haklarında ceza istenilen polislerin, bu kadar küçük ve basit ceza verilmesi, iki polise ceza verilmemesi ve bizin yaşadıklarımızla dosyaya müdahale edildiğini görmüş olduk"

Emniyet'te "sular ısınıyor", ekipler arasındaki savaş kızışıyor...

Şu anda birbiriyle mücadele eden en az üç ekip var. Devre kardeşliği ile tarikat ve cemaat birliktelikleri ekiplerin çimentosu. Mücadelenin asıl hedefi, mevcut İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın yakın zamanda emekli olmasıyla boşalacak İstanbul Emniyet Müdürlüğü

Burdur'daki taciz skandalında ikinci perde: Tacizi tespit eden müdür vekili görevden alındı!

Yönetimindeki kurumda olanı biteni tespit ederek raporlayan ve devletin önlem almasının önünü açan Kılınç, sonuçta sisteme yenik düştü!