01 Ağustos 2023

Kanaması durdurulamayan yara: Esenyurt

Esenyurt, İstanbul genelinde en çok suç işlenen ilçe. İkinci sıradaki ilçedeki suç sayısı, Esenyurt'un yarısı

Tekel bayisinde yaşanan saldırının görüntülerinin yarattığı infial sonrasında bir kez daha gündem oldu, Esenyurt.

Türkiye'nin en büyük ilçesi. Kayıtlı 1 milyon 200 bin nüfusun dışında kayıtsız 700 bin kişiyi barındırıyor. Kayıtsızların içinde "turistik vize" ile ülkeye giriş yapıp kalanlar var. Afganistan, Pakistan, Somali, İran, Irak, Suriye, Mısır, Sudan, Tanzanya, Tunus, Fas, Nijerya, Uganda, Kongo'dan gelenlerin ilk adresi.

Hemşehriciliğin ağır bastığı, ülke içinden aldığı göçlerle İstanbul'a ilk adım atanların bir arada yaşadığı gettolaşmaya müsait iklime sahip.

Özetle, yaklaşık 2 milyonluk devasa bir bölge.

İlçe, Gürbüz Çapan tarafından kurulduğundan bu yana hep tartışmaların odağında. Sıkıntıları halen çözülemedi. Gerekli idari ilginin esirgendiği ilçede; ihmal, ihmal üzerine binince bugünkü tablonun ortaya çıkması zaten o günlerden belliydi.

Coğrafi konumu itibarıyla İstanbul'un merkezine en uzak ilçelerden. Fatih'e mesafesi yaklaşık 50 kilometre.

Çapan'ın 15 yıllık belediye başkanlığının arından AKP'li Necmi Kadıoğlu'nun yönetimine giren ilçede her şey karmakarışık hâl aldı zamanla.

Bu tablo içinde, ilçedeki suç oranlarının fırlaması da kaçınılmazdı doğal olarak. Öyle de oldu.

Mafya organizasyonları, uyuşturucu satışı, kumar, gasp, hırsızlık, darp olayları hız kesmeden devam ediyor ilçede. Yanı sıra PKK ve IŞİD başta olmak üzere terör örgütlerinin yapılarını da görmek mümkün.

Geçmişten bugüne alınan polisiye önlemlere karşın, Esenyurt'ta suç ve suçlulara yönelik tam başarı sağlanabilmiş değil. Nüfusun kalabalık olması sayısal ortalamaların yükselmesindeki en büyük etken elbette.

Şöyle örnekler verirsem belki daha açıklayıcı olur.

Yılbaşından bu yana ilçe sınırları içinde 20'den fazla cinayet işlendi. Bu sayı pek çok kentten fazla. İlçede yakalanarak adliyeye çıkarılıp tutuklanan şüpheli sayısı günlük 20 dolayında! Ruhsatsız silah yakalamaları diğer ilçelerin çok çok üzerinde.

Diğer bir deyişle; Esenyurt, İstanbul genelinde en çok suç işlenen ilçe. İkinci sıradaki ilçedeki suç sayısı, Esenyurt'un yarısı.

Yetersiz önlemler

Bu tablo üzerinden devam edersem; ilçede kolluk gücü olarak çalışmalarını yürüten polis teşkilatının takviyeye ihtiyacı olduğu aşikâr.

Bildiğim kadarıyla ilçede halen toplam bin 500 dolayında polis görevli. Bu sayıyı üç vardiyaya bölersek ilçede görevli polis sayısı 500 kadar.

Daha önce ilçedeki polis yetersizliği nedeniyle İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul Valisi olduktan sonra ilçede hızlıca yeni karakollar kurulması talimatını verdi. Karakollar kuruldu, yeni personel görevlendirildi. Ancak anlaşılan henüz tam yeterlilik sağlanamadı.

Geçmiş yıllarda ilçede kamu güvenliğinin sağlanması çerçevesinde özel bir yöntem uygulandığını biliyorum.

"Geçmiş yıllar" dediğim çok da uzak değil. Bir önceki İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan dönemi kastettiğim.

O dönemde, özel polis birimlerinden ilçeye görevlendirilen polis ekipleri, yereldeki meslektaşlarına destek olmuştu. Misal, narkotik suçlarla mücadele, mali suçlarla mücadele, terörle mücadele, organize suçlarla mücadele gibi birimlerden görevlendirilen ekipler, kendi görev tanımları kapsamında çalışmalar yürüttü bir süre.

Ve bu uygulamayla önemli bir mesafe alındığını hatırlıyorum. Şimdi ilçede nasıl bir uygulama var bilmiyorum. Ancak olayların artışına ve niteliklerine bakılırsa pek uygulanan özel metot olduğunu söylemek zor.

Son olay bize gösterdi ki; polis ilçede hakimiyet kurmakta zorlanıyor. Olayın ardından gündeme gelen siyasi ve etnik kökene dayanan yorumlardan bağımsız olarak söylemek gerekir ki; devlet Esenyurt'u biraz boşlamış!

Her ne kadar ticari sebepten olsa da iki grup arasında kan dökülmeyle sonuçlanacak silahlı çatışma yaşanmasını sağlayacak ateşli silah, her iki tarafta da mevcut!

Master plan gerekliliği

Devletin, bu noktada zafiyette olduğunu değerlendirmek yanlış olmayacaktır. İlçede mafya tipi yapılanmalar başta olmak üzere suç gruplarına yönelik neler yapılması gerektiğini "karar vericiler" çok daha iyi bilecektir.

Sadece Esenyurt'ta değil, son yıllarda adeta bir suç cenneti olan İstanbul'da güvenlik güçlerinin sokağa hakim olması gerekiyor zannımca.

Cumartesi Anneleri ya da benzeri protesto eylemlerine duyarlı olan kent yönetiminin, çok daha fazla ilgiyi suç ve suçluların ele geçirdiği sokaklarda devletin hakimiyetini kurmak için göstermesi şart.

Aksi takdirde bugün Esenyurt'ta alarm veren kamu güvenliği, yakın zamanda Küçükçekmece, Gaziosmanpaşa, Sultangazi ve Bağcılar ilçelerinde de benzer sürecin yaşanmasına yol açar.

Sürecin sonunda, "her yer güvensiz" algısının oluşmasının faturası Türkiye'ye daha pahalıya mâl olur.

İşte bu nedenle hızlı bazı önlemleri almak şart oluyor.

Polisiye takviye yapılamasının yanı sıra belki İçişleri Bakanlığı, belki de İstanbul Valiliği, ilçe özelinde ve kent genelinde suçların önlenmesi amacıyla "master plan" hazırlanması için harekete geçer. İstanbul'da vali olarak görev yapan Ali Yerlikaya'nın İçişleri Bakanı olması bu aşamada bir şans. Yerlikaya ile aynı idari ekolden gelen İstanbul Valisi Davut Gül'ün İçişleri Bakanlığı ile birlikte böylesi bir planı hazırlamaya başlaması kaçınılmaz.

Esenyurt'a özel adliye

Esenyurt'taki sorunun çözülmesi için acil yapılması gereken bir başka gereklilik ise Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğunda. Adalet Bakanlığı, ilçeye acilen müstakil bir adliye kurmalı. İlçe, bölgedeki Beylikdüzü ve Büyükçekmece ile birlikte Büyükçekmece Adliyesi'ne bağlı halen.

2 milyona yakın nüfusu olan Esenyurt'ta kurulacak yeni ekip, suçların önlenmesinde etkili olur sanırım.

Bu arada Adalet Bakanlığı, Esenyurt Adliyesi kurulana kadar Büyükçekmece Adliyesi içinde Esenyurt için özel bir ünite oluşturabilir. Bir ya da iki başsavcı vekili ile asliye ceza mahkemelerinin yanında yeterli sayıda savcının Esenyurt'a yönelik görev yapması, kamu güvenliğini sağlayabilir.

Bir örnek vermek gerekirse; halen büyük adliyeye giden şüpheliler, her defasında farklı savcının önüne çıkıyor ve çoğunlukla serbest kalıyor. Oysa, sadece Esenyurt'a yönelik kurulacak bir adliyede şüpheliler, aynı savcıların önüne çıkma durumunda kalacaklardır.

Aynı zamanda, Esenyurt yerelinde adliye ile kolluk arasındaki koordinasyonun sıkı biçimde oluşturulması, kısa vadede suç ve suçlularla etkin mücadelenin önünü açar.

Ayrıca, yapısal değişimle birlikte yürürlükteki infaz yasasının da suçluların rahat hareket etmesine yol açtığını söylemek gerekir.

Son olayın ardından kimileri idam cezasının yeniden yürürlüğe konulmasını talep ederken; bu talep, son seçimle birlikte yeniden AB'ye dönük çalışmalar yapan hükümeti zorlar. Oysa, devletin resmi politikası olan mevcut infaz mevzuatında yeniden düzenleme yapması, suç vasıflarının yenilenmesi, alternatif ceza uygulamalarına geçilmesi infaz sistemini de rahatlatır.

* * *

Esenyurt'ta yaşanan katliam devletin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğini gün ışığına çıkardı.

Tabii burada asıl olan devlet yönetiminin "sorunu gerçekte bitirmeyi isteyip istememesi."

İstanbul ve ülkenin suç cenneti olmaktan çıkarılması için, iktidarın bir an önce harekete geçmesi ve enerjisinin önemli bölümünü bu işe ayırması lazım. Aksi halde, süreç daha sarpa saracak ve içinden çıkılmaz hale dönüşecek.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"